Peygamber'den gelen veya özel bir yolla naslardan çıkarılan bilgiler gibi ilham ve keşf yoluyla vasıtasız olarak Allah'tan alınan bilgilere bâtın ilmi denir.
Bâtınîlik kelimesi Arapça Bâtın'dan üretilmiştir. Bâtın; gizli olan, bir şeyin gerçeği, iç yüzü anlamına gelir. Aynı zamanda İslami anlayışta Allah'ın 99 adından biridir. Terim, İranlı Gazali gibi Sünni Alimleri tarafından bu görüşleri benimseyen kişilere yönelik suçlayıcı bir anlam yüklenerek de kullanılmıştır.
Gizli hakikatleri konu alan ve bu yolla insanı mânevî kurtuluşa ulaştırdığına inanılan ilim. İnsanın görünen nesnelerin ardındaki gerçeklik, sonsuzluk ve birliğe ulaşma yönündeki ruhî tecrübesi ve bu tecrübeyi ifade eden doktrin.
Mutasavvıfların hadis, kelâm ve fıkıh gibi dinî ilimlere verdikleri ortak isim. Gizli hakikatleri konu alan ve bu yolla insanı mânevî kurtuluşa ulaştırdığına inanılan ilim. Tasavvufta bâtın ilminin (lüb) karşıtı olan zâhir ilmi (şeriat) için kullanılan bir terim.
Fıkıh terimi olarak vasiyet ve mirasla ilgili konular yanında genellikle bir kimsenin soy ve sülâlesi için vakıf kurması münasebetiyle geçen batın kelimesi, soyun nesep bakımından derecelerini ifade eder.
İlgili 45 soru bulundu
Bâtınîlik, Anadolu'da önce Kızılbaş, sonra 18. yy'dan itibaren Anadolu Alevîliği adı ile söylenir oldu.
Ledün ilmi Allah katından melek veya peygamber aracılığı olmadan Allah'ın dilediği kuluna verdiği ilim olup, sadece o ilme sahip olan kul sorumludur. Duyusal bilgi, insanların duyu organlarıyla algıladıkları şeyler, gaybla ilgili bilgi ise, duyu organlarının algı alanı dışında kalan hususların bilgisidir.
Ledün ilmi Allah'ın dilemiş olduğu kullara vermiş olduğu, olayların arkasında yer alan sırları ve bunula birlikte gayb bilgilerini de bilme yeteneği şeklinde tabir edilir. Kehf Suresi içerisinde 65. Ayet kapsamında, Hz. Hızır'a Allah katından rahmet şeklinde ledün ilminin verilmesinden söz edilir.
LEDÜN İLMİ NASIL ÖĞRENİLİR? Ledün ilmi Allah'ın istediği kullarına farklı bir özellik olarak verdiği bir ikramdır. Eğitim alarak ya da okuyarak ledün ilmine ulaşılamaz. Tasavvuf ehline göre, hassas kalplerin Allah'ı çokça zikretmesi ile yumuşaması ve bunun sonucunda bazı sırların kendine verilmesi mümkündür.
İslamiyet'ten örnek vermek gerekirse Hz. Muhammet'in vahiy alma mucizesi kendine has bir özellik olduğu için havas ilminde yer almaktadır. Ruh ve gönül durumları hususunda uzman olan kişiler de kendisine has bazı mucizelere sahip olabilir bu yüzden bu kişiler de havas ilminde yer alır.
Havas ilmi nesnelerin gizli özelliklerini tanıma ve bu özelliklerden faydalanmayı amaçlayan bilgi dalıdır. Eğer nesnelerin gerçek özelliklerine nüfuz edip onlardan istifade yoluna gidilebilirse bunda dinî açıdan bir sakınca yoktur; aksine özendirilmesi dahi söz konusudur.
Yıldızların insanları ve olayları etkilediği inancına dayanan sözde ilim dalı, astroloji, yıldız falcılığı, müneccimlik.
Bu yüzden bâtın ilmi ancak zeki, yetenekli, istekli ve kalp gözü açık kimselere öğretilir. Bâtın ilmini işaretle değil sözle anlatan ilk süfî Zünnûn el-Mısrî'dir (ö. 245/859). Fakat o bu ilmi sadece kendisine inananlara anlatmaktaydı.
Zâhir ilmi yola, bâtın ilmi menzile ait bilgilerdir. Sûfîler metot olarak zâhir ilminin eğitim ve öğretimle, bâtın ilminin ise mistik sezgi (keşf) ile elde edildiğini söylerler.
El- Batın ismi, Allah'ın isimlerinden birisidir. Gizli ve görünmeyen anlamına gelir. Aynı zamanda gözle algılanamayan manasına da gelmektedir. Yaratıklara her türlü nimeti lütfeden anlamına gelen el- Batın isminin çocuklara verilmesi uygun değildir.
Müslümanlıkta İslam bilgileri iki kısımdır: 1- Naklî bilgiler [din bilgileri], 2- Aklî bilgiler [fen bilgileri]. Bu ilimlerin birine pozitif, diğerine negatif denmez, çünkü ikisi de İslâmî ilimlerin bir koludur.
İlim, bir cihetle vehbî ve kesbî olmak üzere ikiye ayrılır. Kesbî ilim; okuyarak, dinleyerek, araştırarak öğrendiklerimizdir. Vehbî ilim ise, peygamberlere gelen vahiy ve veli zâtlara gelen ilham türünden olan bilgilerdir.
Dereceler konusunda tam bir bilgi bulunmamaktadır. Bunun dışında Seyyid Abdülhakîm Arvasi ise, şu bilgileri ifade etmiştir: "Emîr Sultan hazretleri, ledünnî ilmine sahipti. Bu ilim ise yetmiş iki derecedir."
Sorular, ilmin anahtarıdır. Onun içindir ki, yine Peygamberimiz (asm) ilmin “kadın-erkek” her Müslümana farz olduğunu bildirmiştir. Demek, ilim öğrenmek hiçbirimizin kaçamayacağı kadar önemli bir görevdir. Gerek kendimizin, gerekse kâinatın var oluşu ve devamı ancak ilimle mânâ kazanır.
Ledün ilmi Allah'ın dilediği kullarına verdiği, olayların arkasındaki sırları ve gayb bilgilerini bilme yetisi olarak tabir edilebilir. Kehf Suresi 65. ayette Hz. Hızır'a Allah katından rahmet olarak ledün ilmi verildiğinden bahsedilir.
a-Tasavvuf manevi tecrübe ile anlaşılan hal ilmidir. b-Tasavvufi bilginin konusu Marifetullah'tır. c-Tasavvuf tatbiki bir ilim olduğundan mürşid vasıtası ile öğrenilir. d-Tasavvuf tecrübi olduğu için kitaptan öğrenilmez.
Ali kültü etrafında şekillendiğine inanma hali var. Bu inanca göre Ali, Aleviliğin temel kurucu mürşidi ve piri oluyor. Alevi dedeleri de Hacı Bektaş Veli'nin soy şeceresi üzerinden kendilerini Ali soyuna bağlamakta sakınca görmüyor. Nitekim Anadolu dışında Aleviliğin Ali soyu olarak görüldüğü bir gerçektir.
Günümüzde, Anadolu'da Alevî tanımlaması, Türk-Türkmen Alevîlerin yanında, Bektaşîler, Kürt Alevîler, Otman Babalılar, Nusayrîler gibi birçok grubu da kapsamaktadır.
Tamamına yakını Türkmen (Oğuz) soylu olan Alevîler'dir. Öyle ki Tokat'ta -Dodurga'dan, Salur'a; Afşar'dan Kınık'a- neredeyse 24 Oğuz boyunun tamamından Alevîler yaşamaktadır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri