VEHBÎ (ﻭﻫﺒﻰ) sıf. (Ar. vehb ve nispet eki -і ile vehbі) Allah vergisi, dâdıhak. Karşıtı: KİSBÎ.
Vehbi, ismi, Allah'ın kuluna lütfettiği yetenek demektir. Örneğin konuşmak ve düşünmek, Allah vergisidir. Bu özellikler sonrasında geliştirilse de, insanın sonradan kazandığı bir meziyet değildir. Bu tür özelliklere Vehbi denir.
İlim, bir cihetle vehbî ve kesbî olmak üzere ikiye ayrılır. Kesbî ilim; okuyarak, dinleyerek, araştırarak öğrendiklerimizdir. Vehbî ilim ise, peygamberlere gelen vahiy ve veli zâtlara gelen ilham türünden olan bilgilerdir.
Kesbi sözcüğü, daha çok, sonradan kazanılmış meziyetler ve alışkanlıklar için kullanılır. İnsanın özünde olan nitelikler ise Vehbi yani Allah vergisi olarak tanımlanır.
Türk Dil Kurumu'na göre Vehbi isminin anlamı şöyle; Tanrı bağışı olan.
İlgili 24 soru bulundu
Anlaşıldı Vehbi'nin kerrakesi TDK sözlük anlamı şu şekildedir: işin içyüzü, gerçeği öğrenildi anlamında kullanılan bir söz.
Dünyanın son zamanlarında ortaya çıkıp doğru inancı ve adaleti yeryüzüne hâkim kılacağına inanılan kurtarıcı.
Peygamber Efendimiz (asv) iradesi ile o makama mukaddeme olmuştur. Geri kalan kısımları ise Allah lütuf ve ihsanı ile inşa etmiştir. Risalet ve nübüvvet mesleği tamamen vehbidir. Yani insanın gayret ve kesbi ile elde edeceği bir mertebe ve makam değildir.
1994, “ksb” mad.; İbn Manzur, Lisânu'l-arab, Beyrut 1994, “ksb” mad. Râgıb el-İsfehanî kesbi, “İnsanın servet kazanmak gibi faydalı olan veya haz veren bir şeyi talep etmesi” şeklinde tanımlamıştır.
Sözlükte “kazanmak, elde etmek” anlamındaki kesb kökünden türemiş bir masdar olup “kazanılan ve elde edilen maddî veya mânevî şey” mânasına isim olarak da kullanılır. Râgıb el-İsfahânî kesbi, “insanın servet kazanmak gibi faydalı olan veya haz veren bir şeyi talep etmesi” diye açıklar.
Bunlar, Kitab, Sünnet, İcma ve Kıyas'tır.
Mutasavvıf (Arapça: متصوف), tasavvuf ehli olan, herhangi bir tasavvuf yolunda mertebe kat etmiş kişidir.
Özet: Hanefi-Mâturîdî âlimlere göre ilham, nazar ve istidlale başvurmadan kalbe gelen bilgidir. Bu bilgi Allah'ın rahmetinden lütfünden olduğu gibi şeytanın vesvesesi ve nefsin hevâsından kaynakla- nabilir. Nitekim Şems Suresi 8. ayette insana gelen ilhamın “fücûr” da takva da olabileceği açıkça be- yan edilmektedir.
Vehb bin Münebbih (654 - 732), Tabiinden olan tarihçi ve din alimi. Tarihi boyunca İslam literatüründeki İsrailiyat kökenli rivayetler onun eserlerinden alınmıştır. Özellikle peygamberler ve kadim toplumlara ait İsrail kökenli rivayetler uzmanlık alanıdır. 654 (HS 24) yılında San'a'da doğdu.
Manevî Bilimler
Kapsamına teknoloji, lisan, sanat, edebiyat, felsefe gibi insan ürünlerinin yanında din kapsamında ahlâk, tasavvuf gibi sosyal ve ilahî konular girmektedir. Manevî bilimler, kavram olarak 19. yüzyılında Avrupa'da ortaya çıkmıştır.
Sözlükte “içmek, birden yutmak” anlamındaki lehm (lehem) kökünden türemiş olan ilhâm kelimesi “yutturmak” demektir. Terim olarak “Allah'ın, doğrudan veya melek aracılığıyla iyilik telkin eden bilgileri insanın kalbine ulaştırması” diye tanımlanabilir.
Kişinin dinî, ahlâkî ve iktisadî hayatındaki her türlü kazanımını ifade eden terim. Hukukî bir sebebe dayanmadan bir şahsın mal varlığının başkası aleyhine çoğalması. Allah'ın hoşnutluğunu kazanma niyetiyle harcamada bulunma.
Kadim, Arapça kökenli bir sözcüktür ve dilimize de çok eski zamanlarda Arapça dilinden geçmiştir. Kadim, geçmişi çok eski ya da eskilere dayanan anlamlarında kullanılan bir kelimedir.
KÂSİB. (ﻛﺎﺳﺐ) sıf. ve i. (Ar. kesb “çalışıp kazanmak”tan kāsib) Kazanan, elde eden, geçimini sağlamak için çalışan (kimse): Zaman müsâid iken kâsibü'l-kemâl olalım (Muallim Nâci). Allah kâsibleri sever (Nâmık Kemal).
Kur'an'da adı geçen peygamberlerin, vazife sırasına göre ilki Âdem, sonuncusu ise Muhammed'dir. Bu ikisi arasında, sayısı bazı hadis kaynaklarına dayandırılan, 124 bin veya 224 bin olan başka peygamberlerden de bahsedilir.
O, hanif dinine mensuptu. Dolayısıyla İbrahim (a.s) bizim müslüman olarak isimlendirebileceğimiz bir peygamberdir. O, her hangi bir dine mensup olamaz.
peygamber seçilen insanın bedenî ve ruhî açıdan diğer insanlardan üstün bir şekilde yaratıldığını ifade ederek nübüvvet ile nebî arasında bir bağ kurmaktadırlar22. Kanaatimizce bu grubun içerisine Abdülkerîm eş- Şehristânî (ö. 548/1153) ve Nûreddîn es-Sâbûnî (ö. 580/1184) gibi ulemâyı da dâhil etmek mümkündür.
Hazret-i Mehdi, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in sülalesinden ve Hazret-i Fâtıma -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'in aslındandır. Şu anda Mekke-i mükerreme'de yaşıyor, Medine-i münevvere'de vazifesini ilân edecek.
yüzyıldan bu yana kullanılmakta olan vahamet kelimesi, ansızın gelen bela, aşılması zor olan tehlike anlamına gelir.
Hasan kökeni Arapçadan gelen bir isimdir. Aynı zamanda beğeni toplayan anlamı ile beraber İslami açıdan önemli bir kökene sahiptir. Türk Dil Kurumu açısından anlamına bakıldığında Hasan ismi 'Güzel' ya da 'iyi ve hayırlı iş' şeklinde karşılık bulmaktadır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri