Neoklasik iktisat, mal ve hizmetlerin üretim, tüketim ve değerlemesinin (fiyatlandırma) arz ve talep modeli tarafından yönlendirildiğinin gözlemlendiği bir ekonomi yaklaşımıdır.
Neoklasik teori, analizlerine toplumsal gerçekliği dahil etmemekte ve toplumun süreç içinde geçirdiği evrimi görmezden gelmektedir (Bilir, 2018). Analiz ve varsayımlarını bireyi merkeze alarak oluşturan neoklasik teorinin, bir anlamda yöntemsel bireyciliği kullandığı söylenebilir (Bénıcourt & Guerrıen, 2017).
Neo-Klasiklerin temayüz etmiş iki önderinden biri A.C. Pigou (Pigou, 1941), diğeri Don Patinkin'dir (Patinkin, 1948 ve 1956).
Neo-klasik okul, klasik okulun görüş ve ilkelerini reddetmez, sadece bazı eksiklikleri olduğunu savunur. İnsanın örgüt içindeki davranışları üzerinde durmaktadır. Bu nedenle davranışsal okul olarak da anılmaktadır.
Klasik iktisatçılara göre, devletin ekonomik faaliyetlere müdahale etmesine hiçbir gerek yoktur. Her şeyden önce, rekabet şartları altındaki piyasalarda fiyat mekanizması veya “görünmez el” tüm ekonomik faaliyetleri en etkin biçimde yönlendirebilecektir.
İlgili 45 soru bulundu
Keynes 1923'te ekonomi teorisine ilk katkısı olan ve bakış açısı klasik olmakla birlikte daha sonra Genel Teori'de yer alacak fikirleri içeren Parasal Reform Üzerine Bir İnceleme'yi yayınladı.
Keynesçi iktisatçılar, tam istihdamı ve fiyat istikrarını hedefleyen kamu politikalarını içeren bir devlet müdahalesini savunmuşlardır. Keynes teorisi göre, talebi canlandırmak ve küresel ekonomiyi depresyondan çıkarmak için hükümet harcamalarını azaltılmalı ve daha düşük vergiler uygulamalıdır.
Neoklasik; 18. yüzyılın ortalarında başlayan ve o dönem sıklıkla kullanılan barok ve rokoko tarzının aşırı süslemelerine tepki olarak doğmuş mimari bir akımdır. Antik Yunan ve o dönemdeki yapıların görkemli sadeliği örnek alınmıştır. Neoklasik mimaride anıtsal yapı tarzı benimsenmektedir.
Neo-klasik yönetim kuramı temelde klasik yönetim kuramının görüş ve ilkelerine dayanır, ancak bunlara yenileri eklenmiş özellikle insan unsuru öne çıkartılarak, insanın örgüt içinde nasıl davrandığı, davranışının nedenleri ve örgüt yapısı ile davranış arasındaki ilişkiler irdelenmiştir.
Neoklasik makroekonomi teorisinin en önemli varsayımı, “temsili ajan” varsayımıdır. Ajan olarak isimlendirilen karar birimleri arasında rekabetin olduğu söylenerek makroekonomi teorisi şekillendirilmektedir.
Neoklasisizm, Antik Yunan ve Antik Roma dönemine ait tarzların yeniden canlandırılmasıyla ortaya çıkan bir akımdır. Bu akımın en önemli özelliklerinden biri önceki dönemlerdeki Barok ve Rokoko sanatındaki aşırı süslemeciliğe duyulan tepkinin ortaya konulmasıdır.
Neoklasik yaklaşımın ana fikri, organizasyon yapıları içinde çalışan insanı tanımak ve anlamak, onun beceri ve potansiyelinden maksimum düzeyde yararlanmak, çalışanları organizasyon amaçlarını gerçekleştirmek için katkılarını sağlamak, onları motive etme yollarını aramak olmuştur.
Yukarıda değinildiği gibi, neo-klasik düşünce akımları Avusturya'da Karl Menger, İngiltere'de Stanley Jevons ve İsviçre'de Leon Walras tarafından 1870 lerde ortaya atılan marjinal değer teorileri ile başlamıştır.
Keynesyen iktisat olarak da tanımlanan bu görüşleri ile Keynes'e göre; piyasada egemen olan durum tam istihdam değil eksik istihdamdır. Ekonomiyi otomatik olarak tam istihdama getirecek bir doğal düzen yoktur. Para ise nötr bir değişim aracı değil, önemli bir iktisadi politika aracıdır.
Neo-klasik yönetim yaklaşımının temelini George Elton Mayo ve F. Roethlisberger'in öncülüğünü yaptığı bir grup akademisyenin 1924-1932 yılları arasında “Western Electric” adlı işletmenin Hawthorne fabrikalarında yaptıkları araştırmalar oluşturmuştur.
Neo-klasik dönem 1930-1950 yıllarında yoğun olarak yaşanmıştır.
Bu araştırmalar 1924'de başlamış fakat sonuçları 1930'larda alınmıştır. Bu çalışmalar başlangıçta klasik teorinin bir nevi uygulaması olarak başlamıştır.
Literatürde özellikle Weber'in Bürokrasi Teorisi, Taylor'un geliştirdiği Bilimsel Yönetim Teorisi ve Fayol'un geliştirdiği Yönetim Süreci Yaklaşımı, Klasik Yönetim Teorisi altında incelenmektedir.
Modern kuram: Çalışanların karmaşık olduğunu ve çeşitli faktörler tarafından motive edildiğini öne sürmektedir. Örgütler dinamik ve açık sistemler olarak ele alındığı için değişim ve karmaşıklık bu kuramın üzerinde durduğu temel nokta olarak görülmektedir.
Neoklasisizm, 18. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkan ve Antik Yunan ve Roma sanatına dönüşü temsil eden bir sanat akımıdır. Bu akım, özellikle mimarlık, heykel, resim ve diğer görsel sanatlar üzerinde etkili olmuştur.
Çok eski dönemden beri dilde var olan neoklasik sözcüğünün aslı Fransızca'dır. Bire bir çevirisi tam olarak "yeni eski" anlamına gelmektedir.
Neo-klasik teori bireyin örgüt içindeki davranışlarının sadece maddi beklentilerine dayalı olmadığı görüşüne bağlı olarak işgörenin örgüt ortamındaki psikolojik beklentilerinin de tatmin edilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur.
Adam Smith FRSA (/ˈædəm smɪθ/; y. 16 Haziran [E.U. 5 Haziran] 1723 – 17 Temmuz 1790), "Ekonominin Babası" ve "Kapitalizmin Babası" olarak anılan İskoç ekonomist, ahlak filozofu, politik ekonominin öncüsü, ve İskoç Aydınlanması sırasındaki önemli bir figürdü.
Smith'in teorisi genellikle kabul edildiği gibi üç temel ilkeye dayanır. 1)Doğal düzenin yararlı işleyişi yani görünmez el kavramı. 2)Doğal özgürlük ▪ 3)Devletin yetersizliği ilkesi'dir.
John Maynard Keynes (5 Haziran 1883, Cambridge - 21 Nisan 1946, Sussex, İngiltere), radikal düşünceleriyle ekonomide yeni bir akım başlatan Britanyalı iktisatçı.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri