Arapça kökeni "c-h-t" (اجتهد) kökünden gelir. Anlamı: "Müçtehit," İslam hukukunda veya fıkıh alanında dini hükümleri yorumlama ve yeni hükümler oluşturma yetkisine sahip olan bir kişiyi ifade eder. Müçtehitler, İslam hukukunu derinlemesine inceleyen ve farklı durumlara uygun hükümler çıkarabilen dini bilginlerdir.
Müctehid Arapça bir terimdir. İslam dininde, bir konu hakkında var olan delilleri inceleyerek hüküm çıkartan din adamlarına verilen isimdir.
Müctehid ise İslâm hukuku literatüründe şer'î delillerden amelî hükümleri çıkarabilme yeteneğine sahip olan kişi olarak kabul edilir.
Bunlar: Ebû Bekr b. Abdurrahmân, 'Urve b. Zübeyr, Sa'îd b. el-Müseyyeb, 'Ubeydullâh b. 'Abdullâh b. 'Utbe b. Mes'ûd, Hârice b. Zeyd b. Sâbit, Kâsım b.
Şâfiî ve Hanbelî usulcüleri mukayyed (müntesip) müctehidi genel olarak dört tabakaya ayırırlar: a) Hüküm ve delilde imamını taklit etmeyip sadece ictihad ve fetva hususunda onun metodunu izleyen ve onun mezhebine davet eden müctehid.
İlgili 41 soru bulundu
Kelime anlamı olarak: İslam şehirlerinde çarşı ve pazar esnafını din kurallarına göre denetleyen görevli, belediye memuru.
sıfat,eskimiş Bir yere, birine bağlanmış, kapılanmış, intisap etmiş olan.
(Bkz İbid., 20 vd; 51 vd.) Yani sahabeler ara- sında müçtehidler vardı: Mesela Hz. Ömer ve Ali, Abdullah İbn Mes'ud, Zeyd bin Sabit, Abdullah İbn Abbas, Abdullah İbn Ömer erkek müçtehidlerden, Hz. Aişe (R.A.) ise kadın müctehid idi.
Sahâbe Grupları.
Abbas, Nehaî ve Şa'bî'ye göre ilk müslüman olan kişi Ebû Bekir; Ebû Zer el-Gıfârî, Mikdâd b. Esved, Selmân-ı Fârisî ve başkalarına göre Ali b. Ebû Tâlib; Katâde b. Diâme, İbn Şihâb ez-Zührî ve İbn İshak'tan nakledilen rivayetlere göre Hatice; Zührî'nin bir başka nakline göre ise Hz.
Peygamberle beraberlik sayesinde Allah ve Rasûlünün maksadını çok iyi anladıkları için Sahabe neslinden müctehidlerin sayısı bir hayli çoktur. Ancak kendilerinden hüküm ve fetva nakledilen Sahabe müctehidi yüzotuz kadardır. Bunlardan yedi tanesi fetvaları birer kitab olacak kadar çoktur.
Bu söylemi dile getirenlerden biri de Joseph Schacht'tır. O hicri dördüncü yüzyıldan itibaren içtihat kapısının kapandığını, İslam hukukunun erken dönemlerde teşekkülünü tamamladıktan sonra asırlarca değişmeden devam ettiğini ve hukukun değişmez katı kurallar bütününe dönüştüğünü iddia etmektedir.
Muhammed'in ictihad ve te- emmül ile elde ettiği ahkâm» (42) şeklinde tarif etmiştir. Bu ta- riften istidlal ederek müellifimizin de Hz. Peygamberin ictihadi- nı kabul ettiğini söyleyebiliriz.
Terim olarak naslarda yani Kur'ân-ı Kerim ve sünnette hakkında açık ve kesin hükmü bulunmayan fıkhî bir meselenin hükmünü, ilgili delilden çeşitli yöntemler kullanarak çıkarabilmek için bütün gücün harcanması anlamına gelir.
İmam Gazali de mutlak anlamda müçtehit idi, ama yeni içtihatlar ile mezhep kurmamıştır.
FUKAHÂ (ﻓﻘﻬﺎﺀ) i. (Ar. faḳіh'in çoğul şekli fuḳahā') Fıkıh âlimleri, fıkıh ilminde söz sâhibi olan kimseler, fakihler: Aliyyülkārî, Hanefî fukahâsından pek muktedir ve fâzıl bir zattır (Ömer N. Bilmen).
Fıkhî bir meselenin hükmünü fetvaya yetkili kişilerden sormaya istiftâ (suâl), fetvayı isteyene müsteftî (sâil), böyle bir meseleyi açıklamaya veya meselenin hükmünü sözlü veya yazılı olarak cevaplandırmaya iftâ, verdiği fetva ile hükmü açıklayana da müftî (mucîb) denir.
Çok akıllı ve hâfızası güçlü bir çocuk olan Zeyd, Hz. Peygamber Medine'ye gelmeden önce on yedi sûreyi ezberlemişti. Hicretten hemen sonra akrabaları tarafından Resûl-i Ekrem'e tanıtıldı, ezberlediği sûreleri ona okudu ve onun takdirini kazandı.
Mekke'nin en zengin ailelerinden birine mensuptu. İslam peygamberi Muhammed ondan şu sözlerle bahseder: Mekke'de Mus'ab bin Umeyr'den daha güzel giyinen, daha yakışıklı ve nimetler içinde yüzen başka bir genç görmedim.
İslam'ın ilk günlerinde Mekke'de adı geçen ilk Türk sahabi, Ebu Ubeydullah Süreyc et-Türkî'dir. Süreyc, Hz. Peygamber'in dedesi Abdulmuttalib'in en büyük oğlu olan Haris'in hizmetlisidir. Hanımı Raika da ilk Müslüman Türk sahabiyesidir.
Kurucu ictihad
kendi kendini inkar ve imha etmesi, yok oluşa mahkum etmesi anlamına gelir.
Mutlak İctihâd: “Şer'î (dînî- hukûkî) meselelerin tamamında ictihad ederek hüküm elde edebilme ve fetvâ verebilme kudretidir”. Bu melekeye sahip olan âlime, “mutlak müctehid” denilir. 2. Mukayyed İctihad: “Şer'î meselelerin tamamında değil de sadece bir kısmında ictihad edebilme ve fetva verebilme kudretidir”.
Re'y ve ictihad, en genel anlamıyla, aslî iki delil olan Kur'an ve Sünnet'i, sayılan metotları ve benzerlerini kullanarak anlama, yorumlama ve metinle akıl ve toplum arasını buluşturma faaliyetidir.
Bireylerin en çok kullandığı kelimeler arasında, bezirgan sözcüğü de bulunuyor. Bezirgan kelimesi, tüccar ve alışverişte çok kar etme amacı olan kişiler için tercih edilen bir sözcüktür.
İntisap kelimesi ile beraber aynı şekilde intisap etmek kelime grubu eş anlamlı olarak öne çıkar. Bu doğrultuda intisap etmek, 'Bağlanma ya da girme ile beraber kapılanma' gibi anlamlara üzerinden ele alınmakta ve ifade edilmektedir.
Müsned kelimesi İslam literatüründe terim anlamında kullanılır. Ravi zincirinde kopukluk olmayan, ilk ve son aktaranı belli olan hadislere müsned denir. Müsnedler genellikle kronolojik ya da alfabetik sıraya göre yazılır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri