(Osmanlı Dönemi) (Hüsün) Güzellik. İyilik. Eksiksizlik.
Arapça ve Osmanlıca yazılan metinlerde "hüsn", Türkçe metinlerde ise "Hüsnü" şeklinde yazılan kelime, güzel demektir. Türkiye'de yaklaşık 6 bin kişi Hüsnü, 11 bin kişi de Hüsniye adını taşıyor. Kelimenin ikinci anlamı ise iyidir.
Bir kişinin başka birine karşı beslediği iyi niyete ya da olumlu bir düşünceye hüsnü zan denmektedir.
HÜSNÜNİYET – HÜSNİNİYET
(ﺣﺴﻦ ﻧﻴّﺖ) i. (Ar. ḥusn “güzellik” ve niyyet ile ḥusn-i niyyet) Gizli veya kötü bir tarafı bulunmayan hâlis ve temiz niyet, yürek temizliği, iyi niyet. Karşıtı: SÛİNİYET: Bendeniz, Hilmi Bey'in hüsnüniyeti olduğundan emînim Ahmet Beyefendi (Burhan Felek).
HÜSNÜZAN – HÜSNİZAN
(ﺣﺴﻦ ﻇﻦّ) i. (Ar. ḥusn “güzellik” ve ẓann ile ḥusn-i ẓann) Bir kimse hakkında iyi ve güzel kanâat besleme, iyi fikir besleme. Karşıtı: SÛİZAN: Biz dâima hüsnüzanla mükellefiz.
İlgili 41 soru bulundu
“Hüsn” kelimesi sözlükte “güzel olmak, iyi olmak” anlamına gelir. Hoşa giden, tatmin eden, göze hoş gelen, hayranlık uyandıran anlamında da “hüsn” kelimesi kullanılır.
-Hüsn-ü zan (güzel düşünce) mümkün olduğu müddetçe, suizan (kötü düşünce) edilemez. %99'un altında hüküm veren kişi günaha girer. Su-i zan (kötü düşünce) büyük bir haramdır.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan hüsn kelimesinin sözlük anlamı güzelliktir. Hüsün şeklindeki kullanımı da yaygın olan sözcük, iyilik ve hayır manasında da kullanılır.
Kelime Anlamı: Muhtelit kelimesi, karışık, karmaşık veya farklı ögelerin bir araya geldiği anlamına gelir. Bir şeyin içinde birçok farklı unsurun bulunduğunu ifade eder. Kökeni: "Muhtelit" kelimesi Arapça kökenlidir. Arapça'da "مُخْتَلِط" (mukhtalit) kelimesi karışık veya karmaşık anlamına gelir.
Bir hak kazanılırken hakkın kazanılmasına engel olan bir hususun varlığı veya kazanma için gerekli olan bir unsurun yokluğu hakkında şahısta mevcut mazur görülebilen bir bilgisizlik veya yanlış bir bilgidir. Subjektif hüsnüniyet hakkın kazanılmasında ortaya çıkar.
Zan kavramının bazı hadislerde olumlu ve olumsuz anlamlarda kullanılması dikkate alınarak İslâm ahlâk kültüründe bir kimsenin kesin bilgisi olmamakla birlikte başka biri hakkında iyi kanaat beslemesine "hüsn-i zan", kötü düşünce ve kanaate sahip olmasına "sû-i zan" denilmiştir.
Hüsn ü Aşk, Galib'in “yeni bir yol açmak, yeni bir tarz yaratmak” iddiasıyla kaleme aldığı bir eserdir. Konu itibariyle eser; tasavvufî aşkı, ilahi sevgiliye kavuşma yolunda çekilen sıkıntıları anlatmaktadır. Vahdete ermekle sonuçlanan eserde alegorik anlatım esas alınmıştır.
Hüsn-i hulk; «ahlâk güzelliği, güzel ahlâk» demektir. Her husus gibi, onun tarifini de Rabbimiz tayin eder. Bu mânâda, güzel ahlâk; Cenâb-ı Hakk'ın bizden istediği ahlâktır.
TDK sözlüğüne göre “Hüsnü” “güzel” demek ; “ Kemal” ise “bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik” demek, bir başka anlamı ise “En yüksek değer”.
Gıpta, başkalarında bulunan bir özellik ya da varlığa karşı duyulan özlem. Kişinin, başkasında bulunan bir şeyin yok olmasını temenni etmeyerek aynı şeyin kendisinde de olmasını arzu etmesi durumu.
Gıpta etmek, kişinin başkasında görüp çok beğendiği bir şeyi, haset ve kıskançlık gibi olumsuz duygulara kapılmadan istemesi anlamına gelir.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan mütenahi kelimesi, intiha sözcüğünden türetilmiştir. İntiha sona ermek ve tamamlamak anlamına gelirken, mütenahi, biten ve tamamlanan demektir. Bu kelime tamlamalarda ve kalıp ifadelerde son ve sonuç anlamında kullanılır.
1. Suçlayan, itham eden. 2. anlam kaymasıyle. Suçlanan, müttehem: Bu müttehim zevce ne diyecekti? (Hâlit Z.
(ﻣﺴﺘﺮﺣﻢ) sıf. (Ar. istirḥām “yalvarmak, saygı ile istemek”ten musterḥim) Yalvaran, saygı ile ricâ eden, istirham eden: Bu göz yaşlarıyle perdeli elâ gözlerde parlayan, bu müsterhim kırmızı dudaklarda titreyen arzu (Hüseyin C. Yalçın).
gözyaşı anlamına gelmeyen farsça kelime. farsçadaki "-ân" eki bizdekine benzer şekilde fâil yapar. bu ek "gözyaşı" anlamına gelen "girye" kelimesine eklenerek kelimeyi "giryân" hâline getirmiştir, meydana gelen kelime "ağlayan, gözyaşı döken" anlamına gelir. farsça ağlamak anlamına gelen kelime.
Allah'a karşı hüsnüzan ise; O'nun merhametini, rahmetini ve keremini dilemek, af ve rahmetiyle muamele edeceğini tereddütsüz bir şekilde ummak ve böyle bir mutluluğa ereceğine inanmak şeklinde yorumlanmış.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre suizan kelimesinin anlamı kısaca "kötü zan, kuşku" olarak açıklanabilir. Daha ayrıntılı olarak açıklamak gerekirse, suizan kelimesinin anlamı "Bir kişi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan önyargılı olarak olumsuz kanaat taşımak" şeklinde açıklanabilir.
Suizan hastalığı, korku kültürünün hastalığıdır. Baskı ve korku kültürlerinde olur bu. Bir toplumda baskı, korku zorbalık varsa despotik kültürlerde insanlar doğruları söyleyemediği için içine atarlar fitne, fesat, entrika çevirirler.
İslâmî gelenekle yetişen toplumlarda hâtime hayatın nasıl sonuçlanacağı, son nefeste imanın korunup korunamayacağı şeklinde anlaşılmaktadır. Dünyadan imanla göç etmeye hüsn-i hâtime, imandan yoksun olarak gitmeye de sû-i hâtime denilmiştir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri