Herhangi bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanmak suretiyle, bir duruma benzediği başka bir varlığın yerine kullanma sanatı istiare olarak bilinir. Diğer ismi ile beraber eğreltileme olarak ifade edilir.
Eğretileme, tüm edebi türlerde kullanılan bir söz sanatıdır. Klasik Türk edebiyatındaki karşılığı ''istiare'' olan bu söz sanatında, ya sadece kendisine benzeyen ya da kendisine benzetilen vardır. İki ögenin bir arada kullanıldığı benzetmelere ise teşbih denir. Eğretileme anlatıma zenginlik katmak için yapılır.
İstiare, Türk Edebiyatında, bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzediği başka varlığının adıyla anma sanatı. Diğer adı eğretilemedir. Benzetmenin iki temel öğesi vardır, benzeyen ve benzetilen. İstiare bunlardan birinin söylenmemesiyle yapılır.
Eğretileme, benzetmenin daha üstünde bir kavramdır. Eğretileme sadece bir şeyi başka bir şeye benzetmek değil, benzetilen şeyin yapısal özelliklerinden, anlamsal ifadesinden yararlanarak ve kendi bünyesine katarak anlamını güçlendirme yoludur (Yurt, 2020).
İstiare de denilen eğretileme, bir kelimenin benzetme maksadıyla, başka bir söz yerine kullanılması olarak da tarif edilebilir. Aslında eğretileme sanatında, bir kelimenin kendi anlamını değil başka bir kelimenin anlamını ifade ettiği için mecazi anlamda kullanıldığı görülmektedir.
İlgili 35 soru bulundu
İstiare çeşitlerinden biri olan açık istiare benzetme sanatının sadece "kendisine benzetilen" yani güçlü olan öğesi kullanılarak yapılan söz sanatıdır. Daha iyi anlaşılması için sizin için hazırladığımız bazı açık istiare örnekleri aşağıdadır; Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! (Mehmet Akif Ersoy)
Edebi sanatlar, genel olarak üç grupta incelenir ve bunlar mecaza, anlama ve söze dayalı sanatlar şeklinde ayrılır. Her bir kategori, farklı durumlarda kullanılır ve hepsinin amacı, okuyucunun zihninde iz bırakabilmek ya da etkileyebilmektir.
Bir kelimenin yerine anlamca onu çağrıştıran başka bir kelimenin kullanılmasına istiare ya da eğretileme denir. Sözlük anlamı ödünç almak olan istiare, bir sözcüğün başka bir sözcüğün yerine ''ödünç'' olarak kullanılması anlamına gelir. İstiare kendi içerisinde açık ve kapalı istiare olarak ikiye ayrılır.
İstiâre-i Mekniyye.
Yalnızca benzeyenle yapılan istiaredir. Bu durumda benzetilen öğe zikredilmeyip okuyucunun onu tayin etmesini sağlayacak bir ipucu verilir. Bâkî'nin, “Eşcâr-ı bâğ hırka-i tecrîde girdiler / Bâd-ı hazan çemende el aldı çenârdan” beytinde bahçedeki ağaçların dervişlere benzetilmesi kapalı istiâredir.
Teşbih, "benzetmek" manasına gelir. İfadeyi kuvvetlendirmek için aralarında benzerlik bulunan iki kavramdan zayıf olanın güçlüye benzetilmesidir. Dinî kavramlarda ise Teşbîh, Tanrı'nın şeklen insana benzetilmesi mânâsına gelmektedir.
Öz: Bir edebiyat terimi olan cinâs, anlamları farklı olmak şartıyla yazılışları aynı yahut benzer olan ke- lime ya da kelimeleri nazım ya da nesirde kullanma sanatını ifade eder.
Teşhis bir edebi sanat türüdür. İnsan dışındaki varlıkları insan özelliğiyle donatma, kişileştirme sanatıdır. Edebiyat dışında hitabet sanatında (retorik), görsel sanatlarda, dini metinlerde vs. de kullanılır.
İstiare Örnekleri
"Şakaklarıma kar mı yağdı; ne var?" "Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte, kar yağıyor üstümüze, inceden."
Sadece benzeyen ve benzetilen unsurların kullanıldığı ve benzetme yönü doğrudan söylenmediği için en etkili türü teşbih-i beliğdir. “Anlam burada etkili ve abartılı biçimde ifade edildiğinden teşbih türlerinin en makbulü sayılır. Beliğ teşbih Batı retoriğinde “metafor” (istiare) olarak tanımlanmıştır.
a- Müstear minh (kendisine benzetilen). Yukarıdaki misalde insan; b- Müstear leh (benzetilen).
Teşbih sanatının iki temel unsurundan birini kullanarak yapılan söz sanatına istiare denir. Şu halde istiare, benzerliğe dayalı bir söz sanatıdır. “Yuvayı yapan dişi kuştur.”
“İstiâre-i temsiliyye”; üslûp zenginliği, söylenen sözü ifade etme kuvveti ve edebî güzellik barındırdığı için benzetme ve tasvire dayanır.
İrsal-ı mesel, atasözlerini kullanarak yapılan bir söz sanatıdır. İrsal, göndermek, mesel ise atasözü manasına gelir. Şiirde anlamı pekiştirmek, anlaşılır kılmak için yazıya konuyla ilgili atasözü koyarak yapılır. Meseldir, gülşen-i âlemde bir gülle bahar olmaz.
Tevriye, anlamla ilgili edebî sanatlardan biri. Sesteş bir kelimenin bir dizede, beyitte, dörtlükte iki gerçek anlama gelecek biçimde kullanılmasına ve bir sözcüğün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmeye tevriye sanatı denir. Örtmek, meramı gizlemek demektir.
Hüsn-i ta'lil, nedeni bilinen bir olay, olgu ya da durumun gerçek nedenini bir yana bırakıp; onu hoşa gidecek hayalî bir nedenle açıklama ve anlamlandırma sanatıdır. Her olayı veya olguyu güzel bir sebebe bağlama sanatı da denilebilir.
Teşbih-i Beliğ Örnekleri
Sadece kendisine benzetilen ve kendisine benzeyen ile yapılan teşbih-i beliğ sanatı ile ilgili örnekler aşağıdaki gibidir; Dev çocuk görenleri şaşkınlığa uğrattı. Yeni doğan bebeğin elma yanakları hemen dikkat çekiyordu.
Kalb: Kalb, bir kelimenin, harflerinin yerlerinin değiştirilerek yenilenmesidir. Başka bir ifadeyle kalb, cinaslı sözlerin harflerinin sıralanışlarının değiştirilmesine dayanır. Bir kelimenin, yine anlamlı olmak şartıyla, tersten okunuşunun kullanılmasına kalb-i kül (kalb-i muntazam, 'aks-i müfred)denir.
Şiirde belli bir coşku, heyecan, şaşkınlık, acı, öfke... belirtmek için genellikle "hey, ey, ya..." gibi seslenme ünlemlerini kullanmak nida sanatıdır. Örneğin; Dur yolcu!
Tekrir (Yineleme), sözün etkisini güçlendirmek için sözcük ya da söz grubunu yineleme şeklinde yapılan söz sanatıdır.
İntak ya da dillendirme,bir edebi sanattır. Kişileştirilen bir varlığın konuşturulmasına denir. Daha çok şiirde ve fabl türü hikâyelerde kullanılır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri