Geçmişte spor yanda kaza gibi sebeplerle eklem yaralanması geçiren bireylerde risk artar. Eklemlere tekrarlayıcı zorlamalara neden olan meslek mensuplarında kireçlenme daha sık görülür. Bazı kişiler genetik olarak yatkındırlar. Doğuştan kemik ya da eklem hastalığı ile doğanlarda da kireçlenme riski daha yüksektir.
Kireçlenme her yaşta insanda görülebilir ancak 65 yaş üstü kişilerde kireçlenme görülme sıklığı daha fazladır. Yaygın risk faktörleri arasında; ilerleyen yaş, obezite, eklemlerin sık kullanımı ve genetik yatkınlık yer alır. 4 yetişkinden birinde 85 yaşına kadar kireçlenme görülmektedir.
Genellikle orta ve ileri yaşlarda ortaya çıkar. 50 yaş üzerinde yaşlanmaya, kiloya bağlı olarak ortaya çıkması yaygındır. Kadınlarda daha fazla görülür.
Obezite sorunu, sporcu yaralanmaları, kalıtımsal etkiler, eklemlerin aşırı kullanımı, yaş gibi faktörler kireçlenmeye neden olmaktadır. İdeal kilonuzu koruduğunuz takdirde, diz, kalça ve belinizde oluşabilecek kireçlenmenin önüne geçebilirsiniz. Ayrıca kilo kaybı kireçlenmenin ilerlemesini azaltabilir.
Kireçlenme belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan hücresel kayıplar, ileri yaş hastalığı olarak bilinen ancak genç yaşlarda da görülebilen eklem kireçlenmelerine neden olabilmektedir.
İlgili 42 soru bulundu
En sık belirtisi ağrıdır. Eklem hareketlerinde zorlanma, özellikle uzun yürüyüşler ve hareketler sonrasında akşam hissedilen ağrılar kireçlenme belirtisi olabilir. Bazen eklemde şişlik de olabilir. Şişlik eklem içindeki sıvı artışından ya da kemiklerdeki sivrileşme ve genişlemeden kaynaklanabilir.
D vitamininin özellikle eklem ağrısı ve osteoartirit (kireçlenme) ile ilişkisi olduğuna dair araştırmalar bulunduğunu belirten Prof. Dr. Gökhan Meriç, sözlerine şöyle devam etti: “Yapılan bazı çalışmalar, düşük D vitamini seviyelerinin, eklem ve kas ağrısının artmasına neden olabileceğini gösteriyor.
Kireçlenmenin tam iyileşme sağlayan kesin bir tedavisi yoktur ancak belirtileri yönetmek için farklı seçenekler mevcuttur. Doktorlar, eklemlerdeki ağrı ve iltihabi durum için ilaç reçete eder. Fizik tedavi ile belirtilerin hafiflemesi sağlanabilir. Bazı hastalarda cerrahi işlem gerekebilir.
Eklem kireçlenmesi, eklem hastalığının en büyük nedenidir. Eklem kireçlenmesinden en çok etkilenen eklemlerimiz; kalça, diz, boyun, bel, başparmak eklemleridir.
Dizdeki eklemleri korumak için yeterli ve düzenli beslenmek, kalsiyum bakımından zengin gıdalar tüketmek, yeterli C vitamini almak önemlidir. Bunun yanı sıra, egzersiz yapmak da kireçlenmeye karşı alınabilecek önlemler arasındadır.
Eklemlerde görülen şekil bozuklukları, şişlikler ve kemik çıkıntıları olabilir. Hastalığın ileri evlerinde hareket etmek zorlaşır ve işlev kayıpları yaşanabilir.
Sık görülen kireçlenme belirtileri şu şekildedir; Eklemlerde hareket ederken hissedilen ağrı ya da hareket sonrasında oluşan ağrı Sabah uyandıktan sonra veya uzun süre hareketsiz kaldıktan sonra oluşan eklem sertliği. Eklem ve çevre bölgelerine hafif baskı uygulandığında, bölgede hissedilen hassasiyet.
Kireçlenme tanısı koymak için öncelikle hastanın şikayetleri dinlenir ve fizik muayene tamamlanır. Röntgen, kan tahlili tetkikleri yapıldıktan sonra bilgisayarlı tomografi gibi detaylı tetkiklere başvurulabilir. Genellikle röntgen ile tanı konulan kireçlenme hastalığında belirtilerin şiddeti önemlidir.
Örneğin yürüyüş yapmak çevre kasların güçlenmesi için önemlidir. Fakat aşırı derecede zorlayarak ve uzun mesafelerle yapılan yürüyüşler tam tersi bir etki göstererek kireçlenmeyi hızlandırabilir. İşte bu nedenle kireçlenmesi olan kişilere hafif ve kısa mesafeli yürüyüşler yapmalarını öneriyoruz.
Osteoartritte öncelikle kullanılan ilaç parasetamol grubu ağrı kesicilerdir. Bunlar hepimizin bildiği vermidon, minoset, parol gibi ilaçlar olup günde 2–3 kez alınabilir.
Her türlü kireçlenme durumlarında ilgili bölüm ortopedi veya fizik tedavi ve rehabilitasyon servisleridir ve alanında uzman doktorlar eşliğinde kireçlenme sorunu tedavi edilmeye çalışılır.
Dr. Levent Arslan, '' Kireçlenme ihtimalini arttıran en önemli neden yaş olmakla birlikte bunun yanında ispatlanmış bir çok neden vardır. Bunlar; Cinsiyet, obezite, kalıtım, eklem ile ilgili sorunlar, burkulma ve zorlamalardır. Hareketle artan ve istirahatle azalan ağrı olduğunda ilk aklımıza kireçlenme gelmelidir.
Ağrıları gidermede yan etkisi olmayan etkili bir tedavi yöntemidir. Bel tutulması, eklem ağrısı, baş ağrısı, bel-boyun fıtığı ve kireçlenmeye bağlı ağrıları giderir. Kaygı bozukluğu, depresyon ve korkulara karşı etkilidir.
İlerlememiş ayak bileği kireçlenme vakalarında ağrı kesici ilaçlar, egzersizler ve fizik tedavi önerilir. Enjeksiyon yöntemi de erken dönem kireçlenme durumlarında tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Ancak söz konusu tedavilerin yetersiz kaldığı durumda cerrahi tedavi uygulanmalıdır.
Profesör Jones, diz kireçlenmesi ve kemik erimesi tedavisinde faydalı olmamasına rağmen, genel kemik sağlığını geliştirdiği için D vitamini ve balık yağının kullanılmasında yarar olduğunu vurguladı.
Eklem kireçlenmesi karşı evde aloe vera cilt yüzeyine sürülebilir, zencefil, zerdeçal ve yeşil çay tüketilerek iltihaplanmanın yarattığı ağrı azaltılabilir. Bunların yanında sıcak ve soğuk kompres yapmak, masaj uygulamak diz kireçlenmesine evde iyi gelen yöntemler arasında yer alır.
Zencefil özellikle dizlerdeki kireçlenme üzerinde etkilidir. Günde 2 ya da 3 bardak zencefil çayı içebilir ya da kuru zenzefili çiğneyebilirisniz. İçerdiği kurkuminden dolayı zerdeçal andi-iltihap ve antioksidan özellikler gösterir. Kireçlenmenin azalmasına yardımcı olan zerdeçalı kür yaparak tüketebilirsiniz.
Yaşlanmaya bağlı kıkırdak kaybı olan kişiler, Sporcu yaralanmalarında, Menüsküs ve tendon rahatsızlığı bulun kişiler, Eklem kireçlenmesine bağlı kıkırdak harabiyeti olan kişiler tip2 kolajen kullanabilirler.
Sağlam kas yapısının önemini vurgulayan Op. Dr. Yiğit Erdağ, “Hareketsizlik kireçlenmeyi tetikler, kireçlemeyi önlemek için eklemin her yönde hareketi ve kasların sağlam olması gerekiyor. O yüzden spor yapılmasını öneriyorum, yeterli sıvı almak lazım.
Yıllardır inanılan görüş, bu hastalığın iltihapsız bir romatizma olduğu yönündeydi. Oysa benim de inancım ve son veriler ışığında, hastalığın kendine ait bir romatizmal reaksiyon da içerdiğini gösterir. Bu anlayış farkı, osteoartriti tedavi edilebilir hastalıklar sınıfına yaklaştırır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri