Rivayetlere göre Kureyş Mekke'nin en güçlü kabilesiydi. İslam peygamberinin kabilesi olmakla beraber aynı zamanda Müslümanların en çok savaştığı kabiledir. Muhammed, Kureyş kabilesinin Haşimoğulları sülalesine mensuptur.
Hâşimoğulları veya Hâşimîler (Arapça: هاشمي), Benî Haşim kabilesine bağlı bir Kureyş boyu. Ayrıca kan bağı ve kabile birlikteliği yoluyla Kızıl Deniz boyunca kurulan hanedanların sahibi olan boy.
Beni Haşim veya Haşim oğulları (Arapça: بنی هاشم), Haşim (Amr) bin Abdumenaf bin Kusay bin Kilab'a mensup Kureyş kabilelerinin en meşhur kollarındandır. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) bu kabiledendir.
Peygamber, Hz. İbrahim ve onun Mısırlı eşi Hacer'in oğlu İsmail'in soyundan gelmektedir. Hacer ve İsmail, Hicaz bölgesinde Mekke'de yerleşmişler;1 Hz. İsmail o bölgede yaşayan Cürhümlüler'den Arapça konuşmayı öğrenmiş ve bu kabileden bir kızla evlenmiştir.
Rivayet kültürüne göre Muhammed, İbrahim'in büyük oğlu İsmail'in soyundan, Adnaniler kavmine uzanan bir soy hattından, Kureyş kabilesinin Haşimoğulları sülalesinden gelmektedir.
İlgili 45 soru bulundu
Hz. Peygamber'in mensup olduğu Arap kabilesi. Adnânîler'in Mudar kolundan olup genellikle kabul edildiğine göre adını Kureyş lakabıyla bilinen Fihr b. Mâlik'ten alır.
İbrâhim ve oğlu İsmâil'in dualarında yer alan bu peygamber onların soyundan gelen Hz. Muhammed'dir. Nitekim İsmâil'in neslinden daha başka peygamber de gelmemiştir.
İslam peygamberi Hazreti Muhammed'in soyunu devam ettiren kızı ve Dördüncü Halife Hazreti Ali'nin eşi Hazreti Fatıma, temsiliyet, muhabbet, merhamet, adalet ve sabır üzerine inşa ettiği anneliğiyle mümin kadınlara örnek oldu.
Hz. Peygamber'in soyundan gelenleri ifade eden bir terim. Sözlükte “efendi, bey, önder, sahip, faziletli, kerim” gibi anlamlara gelen seyyid kelimesi (çoğulu sâdât) Kur'ân-ı Kerîm'de “toplumda seçkin bir yere sahip olan kimse” (Âl-i İmrân 3/39) ve “kadının kocası” (Yûsuf 12/25) mânasında yer alır.
“Hanefî ve Hanbelîlere göre, kendilerine zekât ve sadaka harâm olan Hâşimoğulları şunlardır: Abbâsoğulları, Alioğulları, Ca'feroğulları, Âkiloğulları, Hâris b. AbdilMuttaliboğulları. Dayandığı delîl, daha önce geçen hadîsin umûmî oluşudur. “Şafıìler, Hâşimoğulları ve Muttaliboğulları hakkında aynı hükmü vermişlerdir.
Kureyş kabilesi Hz. Peygamber (s.a.s) devrinde on koldan oluşmuştu. Bunlar; Nevfel, Zühre, Mahzûm, Esed, Cumah, Sehm, Ümeyye, Haşim, Teym ve Adiy idi.
Benî Hâşim (Hâşimoğulları), Abdülmuttalib'in dört oğluna (Abbas, Ebû Tâlib, Hâris, Ebû Leheb) nisbet edilen Abbâsîler, Tâlibîler, Hârisîler ve Lehebîler'den teşekkül ediyordu. Abdülmuttalib'in diğer oğlu ve Hz. Peygamber'in babası Abdullah'ın soyu ise Resûl-i Ekrem'in kızı Fâtıma yoluyla devam etmiştir.
Muhammed'in amcası Abbas b. Abdülmuttalib b. Hâşim'den alır. Bu nedenle hânedana ilk atalarına nisbetle Hâşimîler de denilmektedir.
Cevap: B seçeneğidir. Peygamberimizin babası Abdullah Kureyş Kabilesinin Haşimoğulları koluna mensuptur.
Muhammed, Kureyş Kabilesinin Haşimoğulları kolundandır. Haşimoğulları, Kureyş Kabilesinin en saygın ailelerinden biridir ve Hz. Muhammed'in babası Abdullah da bu ailenin mensuplarındandı.
Kureyşan ocağı mensupları, soylarını İslâm peygamberi Muhammed'e dayandırsa da ocağın ismi, Muhammed'in mensup olduğu Kureyş kabilesinden gelmemektedir. Kureyşan; ismi Mahmud, lakabı Kureyş olan ve peygamber soyundan geldiği şecere ile tasdiklenmiş olan dervişten gelmektedir.
Seyyidlerin genelde soy şecereleri bulunmaktadır. Bu şecerelerden kişinin seyyid olduğu anlaşılabilir. Seyyid olmanın verdiği asıl şeref İslamı yaşamak ve İslam davasını dava edinip ona sahip çıkmaktır. İslama sahip çıkan ve onu yaymaya çalışan kimseler, peygamber soyundan gelmeseler de manevi seyyid sayılırlar.
Peygamber'in torunları ve Hz. Fatıma'nın çocukları olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in neslinden gelen kız veya erkek evlâtlarıyla evlenen her kim olursa olsun (Arap, Türk, Kürt, Acem, hiç fark etmez) hepsinin çocukları anne veya baba tarafından seyyid sayılırlar.
Soyun devam etmesi, erkekle kadın arasında müşterek bir hadisedir. Çünkü insan üremesi iki eşin varlığına bağlıdır. Bu konuda birisinin diğerinden üstün olması düşünülemez. Ancak, taşıyıcı anne olduğundan Kur'an ve hadislerde ona daha fazla önem verilmiştir.
Hz. Muhammed, Hz. İbrâhim'in oğlu İsmâil'e nisbetle İsmâilîler diye de anılan ve iki büyük Arap topluluğundan birini teşkil eden Adnânîler'e (Arab-ı müsta'ribe) mensuptur (diğeri Arab-ı âribe, Kahtânîler'dir).
Peygamber Efendimiz en küçük kızı Fâtıma'yı anne sevgisiyle sever, ona “babasının annesi, anam” diye hitap ederdi.
Peygamberin kızı Hz.Fatıma (s.a.a)Tahire olarak adlandırılmıştır; zira Hz. Fatıma (s.a) her türlü kirden arıdır ve hiçbir zaman adet ve nifas kanı görmemiştir.
İşte bütün bu bilgiler bir araya getirildiğinde, Nûh(a.s.)'dan önce kendisine peygamberlik görevi verilen37 ve yedinci sırada olduğu tespit edilen İdris(a.s.)'ın, Sümerlere gönderilmiş bir peygamber ve dolayısıyla yazıyı ilk olarak icâd eden kişi olduğunu söyleyebiliriz.
Kur'ân'da açıkça Peygamberimizin Arap olduğu ifade edilir. İbrahim Sûresinin "Kendilerine apaçık anlatılabilsin diye, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik." mealindeki 4. âyeti buna delildir.
İbrahim ismi İbraniceden dilimize geçen bir isimdir. Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'de yaklaşık 570.000 kişi İbrahim adını kullanmaktadır. İsmin farklı anlamları olmakla beraber bu isim ülkemizde erkek çocuklar için tercih edilen bir isimdir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri