Işık ışınlarının etrafa yayıldığı ışıkküre katmanının sıcaklığı yaklaşık 5500°C'yken Güneş'in çekirdeğinin sıcaklığı 15.000.000°C'dir. Uzayın ortalama sıcaklığı ise -270,4°C civarındadır.
Büyük Patlama'nın kozmik fon radyasyonuyla belirlenen uzayın taban sıcaklığı 2,7°K kelvindir. bu da (−270,45 °C - 454,81 °F) tekabül etmektedir. Aslında bu sıcaklık Büyük Patlamadan sonra ortaya çıkan ışınımın günümüze gelen dalga boyudur.
Dolayısıyla uzayda ısı enerjisi iletim ya da konveksiyon yoluyla değil sadece ışıma yoluyla yayılır. Sonuç olarak Güneş'ten ya da başka bir yıldızdan yayılan ışınları soğurarak enerji kazanan moleküllerin bulunduğu bölgelerin dışında uzay çok soğuk kalır.
Esasen uzayda her yönde Büyük Patlama'dan arta kalan ışık vardır. Ancak evrenin genişlemesi sebebiyle, kozmik mikrodalga artalan ışıması olarak adlandırılan bu ışığın dalga boyu uzamıştır. İnsan gözü, ışık tayfının mikrodalga kısmında kalan artalan ışımasını algılayamaz.
Apollo, Gemini gibi uzay araçlarında kullanılmış olan, plastik reçinelerden üretilmiş, kullanıldıktan sonra tahrip olan ısı kalkanları belli bir sıcaklığa maruz kaldığında yanmaya başlar ve kimyasal tepkime sonucunda açığa çıkan sıcak gaz, uzay aracından uzaklaşarak yüksek ısının uzay aracına zarar vermesini önler.
İlgili 21 soru bulundu
Uzayın yoğunluğu çok düşük yani moleküller arasındaki mesafe çok fazla olduğu için uzaydaki moleküller birbirleriyle nadiren çarpışır. Bu yüzden ışık ışınlarını soğurarak enerji kazansalar bile bu enerjiyi birbirlerine aktaramazlar.
Oksijen Olmayan Yerde Ateş Yanmaz.
Uzayın Rengi: Kozmik Latte. Tüm bu bilgilerden sonra, uzayın siyah gibi gözükme nedeni çok daha anlaşılır olacaktır: Uzay siyahtır, çünkü uzayın kendisi bir ışık kaynağı değildir, dolayısıyla uzayın kendisinden gözümüze herhangi bir ışık gelmiyor ve bu durumu beynimiz de bu bilgiyi "siyah" olarak algılıyor.
Evet, uzayda gündüz ve gece yoktur, ancak gezegeninizdeki gündüzü ve geceyi görebilirsiniz. Uzayda uyumak için yastık veya yatak gerekmez, hatta uzanmanıza bile gerek yoktur (Unuttunuz mu?
Uzay madde ve enerjiden meydana gelen bir sistemdir. Kainattaki madde; Güneş, gezegenler, yıldızlar, galaksiler, astroidler ve meteorlardan meydana gelen hacimli ve kütleli gök cisimlerinin tamamıdır. Dünya ve diğer bütün gök cisimlerinin de içinde yer aldığı sonsuz olarak kabul edilen boşluğa Uzay (evren) denir.
Ancak “uzay” ifadesi ile çoğunlukla uzayın Dünya ve onun atmosferinin dışındaki kısmı kastedilir. Atmosferin en dış katmanı Dünya'nın yüzeyinden yaklaşık 960 kilometre yüksekte biter.
UZAYA GİTMEK NE KADAR SÜRER? Uzay mekiklerinin en yüksek ulaştıkları hız 58 bin 536 km'dir. Aradaki mesafe ve hıza bölünürse 106 güne yakın bir yolculuk karşımıza çıkmaktadır. Ay'a en kısa yolculuk 8 saat, 35 dakika olarak gerçekleşti.
Kütleçekim etkisi gökadanın bir arada bulunmasını ve Güneş'in gökada etrafındaki yörüngesinde kalmasını sağlıyor.
Sonunda, bu nem bulutları oluşturmak üzere yoğunlaşır, ardından yağmur olarak yere düşer ve sonunda bir kez daha su buharına dönüşür. Uzayda sıvı suyun olmaması, yerçekimi etkilerinin azalmasıyla birlikte, uzayda Dünya benzeri yağışların gerçekleşemeyeceği anlamına gelir.
Fizikçi James Farnes evrenin yüzde 95'nin negatif kütleli karanlık sıvıdan oluştuğunu söyledi. Sonuçta evrenin yalnızca yüzde 5'i normal maddeden oluşuyor ve geri kalanı karanlık madde ile karanlık enerjiden meydana geliyor.
Yani, kutunun içindeki her şeyi kaplayan o boş alan, uzaydır. Bir başka deyişle, evrenin içindeki her şey uzayda bulunur. Kısacası, evren her şeyi içeren büyük bir kutu gibidir ve bu kutunun içindeki boş alan ise uzaydır. İşte uzay ve evren arasındaki fark bu kadar basit.
Yani ışık hızının yüzde 99,9'u kadarlık bir hız ile 1 saat boyunca hareket edersek dünyadakiler için 22,36 saat (neredeyse 1 gün) geçiyor. Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir.
Uzayın karanlık olmasının nedeni, uzayın boşluğunda çok az madde bulunmasıdır. Bu nedenle, uzayda ışığı emen veya yansıtan yeterli madde yoktur. Dünya atmosferinde güneş ışığı, atmosferdeki gaz molekülleri tarafından saçılır ve gökyüzünün mavi renkli görünmesine neden olur.
Kısalması bir yana, uçuş sonrası yapılan deneylerde, astronotların telomerlerinin uzadığı kaydedilmiştir. Yani bir bakıma, uzaydayken hücre yaşlanması durmuştur! "Gençlik iksiri" gibi görünen hayret verici bu değişim, hemen söyleyelim ki, kalıcı olmamıştır.
Aydınlanma olayının gerçekleşebilmesi için iki kriter gerek: ışık kaynağı ve o kaynaktan çıkacak ışığın çarpıp yansıyacağı materyal. Uzay boşluğu ise bir madde değildir. Dolayısıyla aydınlanamaz. Çünkü ışığın çarpıp yansıyabileceği bir şey değildir.
Genel olarak yıldızların rengi sıcaklıklarına bağlı olarak değişir. En soğuk yıldızlar kırmızı, en sıcak yıldızlarsa mavi renklidir. Güneş ise aslında beyazdır çünkü ışık tayfının görünür bölgesinin tamamında ışık yayar.
Özetle, uzaydan bakıldığında yeryüzü fazla renkli değil. Gri ve kahverenginin tonlarının üzerine serpiştirilmiş beyaz bulutlardan oluşan bir manzaraya bakıyor olacaksınız.
Vakum Ortamı ve Namlu Gazı
Uzay, bir vakum ortamıdır ve namludan çıkan gazlar dağılamazlar, çünkü atmosfer yoktur. Bu durum, silahın ateşlendiğinde ortaya çıkan gazların geri tepme gücünü nötralize edebilir. Bu nedenle, ateşlendikten sonra silahın geri tepmesi normal atmosferdeki kadar etkili olmaz.
Oksijen Yetmezliği
Bu noktaya kadar fark etmiş olabileceğiniz gibi, uzay boşluğunda soluyabileceğiniz oksijen yoktur. Bu sebeple nefes alamazsınız - ve yine fark etmiş olabileceğiniz gibi, hayatta kalmak için sürekli oksijen kaynağına ihtiyacımız vardır.
Roketler oksijeni de yanlarında götürüyor. Yakıt ve oksitleyici maddeler, roket motorunun yanma odasında tutuşturuluyor ve bunun sonucunda genişleyen, sıcak gazlar ortaya çıkıyor. Bu gazın basıncı, roketin üst tarafını alt tarafa göre daha fazla itiyor ve roketin yukarı ya da ileri gitmesini sağlıyor.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri