Bu durumda yapacağımız şey, kalben buğzetmektir. Yani o kötülüklere karşı tavır almaktır. Sonra söz konusu kötülüklere karşı Allah'a sığınmak ve kötülükleri yapanların ıslâhı için duâ etmek veya çok fazla damarımıza dokunmuşsa Allah'ın Kâhhar ism-i şerifine havâle ederiz.
- 'Kötülük eden kötülük bulur. ` Anlamında kullanılan bir sözdür. Yani birine kötülük ettiğiniz zaman ya da edildiğinde karşılığını başka zaman, başka şekilde bir şekilde bulacağı anlamını taşımaktadır.
Dinî literatürde Allah'ın yasakladığı, karşılığında ceza tertip edilen inanç ve davranışlar şer diye nitelenir. Kur'ân-ı Kerîm'de şer kelimesi biri çoğul kalıbıyla olmak üzere otuz yerde geçer. Allah insanları iyilik ve güzellikler vasıtasıyla denediği gibi korku, açlık, mal ve can kaybıyla da imtihana tâbi tutar.
Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır: ''Sizden kim ki bir münker ve kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse ona diliyle müdahale etsin. Buna da gücü yetmezse, ona kalben buğz etsin (kalben onu reddetsin).
“İyilik ve kötülük hepsi Allah'tandır.” mealindeki ayetin manası; iyiliği de kötülüğü de yaratan Allah'tır, demektir. “Hayrın da şerrin de yaratıcısı Allah'tır.” şeklindeki Ehl-i sünnetin düsturu, bu gibi ayetlerin bir açıklaması hükmündedir.
İlgili 31 soru bulundu
Şu fani âlemde insanoğlu gerçekleştirdiği her fiilinin mutlaka karşılığını günü ve zamanı gelince görecektir. Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hakk, Zilzal suresinde: “Kim zerre kadar iyilik yaparsa onun karşılığını, kim de zerre kadar kötülük yaparsa mutlaka onun karşılığını görür” buyurmaktadır.
Ama Allah c.c.'ın tarifine göre, burada zarar eden kötülüğün muhatabı değil bizzat kötülüğü yapan kimsenin olduğudur. Kötülük yapanların dünyada ruhsal azap çektikleri tecrübelerle sabittir. Ayrıca ahirette de onların ceza çekerlerken hiçbir yardımcılarının olmayacağını yüce Allah bildirmiştir.
Öyle olsa dünyada hiçbir kötü olay olmazdı. Oysa Allah'ın iradesi insanın sorumlu olması ve iyilik ya da kötülük yapmaya yetenekli yaratılmasıdır. İyilik yapan ödüllendirilir, kötülük yapan da cezalandırılır. Er geç ya bu dünyada ya da ahirette kötüler cezasını bulur.
Zalim, sana gelirse kalkmak, ayakta karşılamak caiz olur. Dinin izzetini ve zulmün kötülüğünü bildirmek için kalkmamak iyi olur. Mümkün ise, nasihat yapılır. Zalimden her zaman uzak kalmak daha iyidir.
Bir insana yapılacak en büyük kötülük, ona umut verip sonra hiçbir şey olmamış gibi gitmektir… İnsana yapılacak en büyük kötülük, onu bir umudun içine hapsetmektir.
Dünyada da ceza vermek, Allahü teâlânın bir ihsanıdır. Dünyada ceza vermezse, günahlar daha yaygın hâl alır.
Delilci Kötülük Problemi
Bu, Tanrı'nın böyle bir kötülüğe neden izin verdiğine veya bu kötülüğün açıkça göründüğü kadar güçlü bir kanıt olmadığına dair makul teodiseler ya da açıklamalar bulma çabasını içermektedir.
Kötülük, 'başkasının görebileceği zararları dikkate almadan hareket etme ya da söz söyleme' şeklinde tanımlanabilir. Her insan farkında olarak ya da olmayarak zaman zaman birilerine zarar verecek davranışlarda bulunabilir.
Kötülük problemi özellikle başlangıcı itibarıyla Hristiyan felsefesinde pek çok problemle ilişkilidir. Zira bu problem Tanrı'nın ilim, kudret, irade ve iyilik sıfatlarının aynı kuvvetle savunulamayacağını, bunu savunan her teist sistemin büyük bir çelişki içinde olduğu düşüncesini içermektedir.
Genellikle bu kötülük türleri, iki farklı tür olarak bilinse de, felsefe literatüründe bu kötülük çeşitleri üçe ayrılmaktadır. Bu türler: Tanrı'dan doğan doğal kötülük; insandan meydana gelen ahlaki (moral) kötülük ve evrenin mükemmel olmaması ile alakalı olan metafiziksel kötülüktür (Küçükyavuz, 2019: 8).
Hayır, "kötülük geni" diye bir gen yoktur.
Kötülük sorunu, çıkış yönü itibariyle, hem teolojik hem de felsefi bir öz taşır. İlgili problem içinde Tanrı'nın ve güç ve iyilik gibi iki tanrısal niteliğin anılması, bir anlamda, teolojiye yöneltilen önemli bir eleştiridir.
Fikirden yoksun, düşünce üretmeyen insan, yaptığı eylemlerin sonuçlarını düşünmediği için, yaptığı kötülükten dolayı kendini sorumlu hissetmez. Kötülüğün kaynağı “düşünce yoksunluğu” eş deyişiyle “fikirsizlik”tir.
Kâinatı da imtihan için yaratmış. İmtihanın gereği olarak şerre müsaade edecek ve yaratacaktır. Şerri istemez, ama kul şerri arzu edip tercihini yaptığında da kulun isteğine göre yaratır. Bu da varlığın, dünyada olmanın yani imtihanın bir sonucudur.
Hukuka Aykırı Delil Elde Etme Yasağı
Yürürlükteki hukuk kuralları ile açıkça yasaklanmış yöntemlerle elde edilen deliller, tartışmasız biçimde hukuka aykırı olduğu gibi, açık bir yasaklama olmasa da ilgili usul kurallarına aykırı biçimde elde edilen deliller de hukuka aykırıdır.
- Allah sevdiği kuluna dert çok veriyor. Peki sevdiği kulu kaldıramayıp sapıtırsa neden bunu düşünmüyor? - Allah kulun kaldıramayacağı yükü vermez deniliyor, peki sapıtmış insanlar neden sapıtıyor.
Allah'ın vahiyle konuşması, vahyin şiddet ve zaaf yönüyle çeşitli mertebelerini içine alabilir. Hem peygamberlere hem de Hz. Musa (as)'ın annesinde olduğu gibi, diğer insanlara, gerek yakazada, gerekse rüyada olan ilâhî mesajı ifade eder. Dolayısıyla, buradaki vahiy, “ilham” manasını da tazammun etmektedir.
Nefret; bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu olarak tarif edilmektedir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri