sükün - سكون سُكُون [مفرد]: 1- مصدر سكَنَ1/ سكَنَ إلى/ سكَنَ في1| ساد السُّكونُ المكانَ: كان هادئًا.
SÜFLÂ (ﺳﻔﻠﻰ) sıf. (Ar. esfel'in müennes şekli suflā) Çok (daha, en, pek) alçak, âdî, bayağı, sefil.
Eski ve Orta Türkçe süçig ve süçüg ifadeleri, Anadolu ağızlarında süci, sücü ve sünci (DS, 2009: 3706, 3707) olarak görülür. “Şarap” anlamında yaşayan bu ifadelerden süci, Konya ve Tokat'ta; sücü, İzmir'de ve sünci de Ordu'da görülmektedir.
Subhan/سبحان kelimesi Arapça S-B-H(س ب ح) kökünden türer. Kök anlamı; (batmadan, üzerinde)yüzmek, ileriye yuvarlanmak, hızla uzaklaşmak, hızlı olmak anlamındadır.
سَكوت [مفرد]: ج سُكُت، مؤ سَكُوت، ج مؤ سُكُت: صيغة مبالغة من سكَتَ/ سكَتَ عن/ سكَتَ على: دائم السكوت قليل الكلام.
İlgili 43 soru bulundu
Susma anlamında bir fıkıh terimi.
SUKŪTUHAYAL. [l ince] (ﺳﻘﻮﻁ ﺧﻴﺎﻝ) i. (Ar. suḳūṭ ve ḫayāl ile suḳūt-ı ḥayāl) [Halk arasında daha çok bilinen sükût kelimesinin etkisiyle yanlış olarak sükütühayal şeklinde de kullanılır] Hayal kırıklığı, düş kırıklığı: Bir garip tesâdüf yaman sukūtuhayal / Hayat şâiri mecrûh eder hakîkat-i hal (Ali E.
sülale - Nişanyan Sözlük. Arapça sll kökünden gelen sulāla(t) سلالة “soy, bir kişinin soyundan gelenler, hanedan” sözcüğünden alıntıdır.
Bir şehir veya bölgenin emniyet ve asayişinden sorumlu askerî vali. Sözlükte “yük, azık, düşmanlık, at sürüsü” mânalarına gelen şahne (şıhne) kelimesi, III. (IX.) yüzyılın sonlarından itibaren bir şehrin veya bölgenin muhafaza ve kontrolünden sorumlu kişiyi ifade eden terim olarak kullanılmıştır.
sıf. Etkisi veya anlamı birçok şeyi içine alacak şekilde yaygın olan, birçok şeyi kapsayan: “Şümullü bir târif.”
Kökeni: "Sübut" kelimesi Arapça kökenli bir kelime olup "ثبوت" (ṯubūt) kelimesinden türetilmiştir.
Süluk, bir yola, bir mesleğe girmek demektir. Meslek aynı kökten gelir ve gidilen yol anlamına gelir. Yola girene salik denir. Özel manada seyri süluk, tasavvuf yolculuğu veya manevi yolculuk anlamına gelir.
Süngü bir yivli tüfek, misket tüfek veya benzeri herhangi bir ateşli silahın namlusunun ucuna takılan bıçak, hançer, kılıç veya sivri uçlu bir silahtır. Tüfeğin mızrak gibi kullanabilmesine olanak sağlar. 17. yüzyıldan I. Dünya Savaşı'na dek piyade saldırıları için başlıca silah olarak kabul ediliyordu.
FUZALÂ – FUDALÂ
(ﻓﻀﻼﺀ) i. (Ar. fāżil'ın çoğul şekli fużalā') Fâzıllar, ahlâk, ilim ve meziyetçe üstün, fazîletli kimseler: Fuzalâ-yı asırdan Abdülmecid-zâde Derviş Mehmed Efendi'nin dershâne-i irfânına devam ettirdi (Şeyhülislâm Yahyâ).
(ﺳﻔﻠﻴّﺎﺕ) i. (Ar. suflі > sufliyye'nin çoğul eki -āt almış şekli sufliyyāt) Bayağı, değersiz, süflî şeyler, işler ve hususlar.
ARAPÇA FİİLLERİN BABLARI (HARF SAYILARINA GÖRE FİLLERİN ÇEŞİTLERİ) 1) SÜLASI FİİLLER (Üç Harfli fiiller): Kök hali üç harften oluşan fillere denir. A) SÜLÂSİ MÜCERRED FİİLLER: Üç harften oluşan fiil köküne herhangi bir ilave yapılmamış olan fillere "mücerred (ilavesiz) fiil" denir.
SENGLÂH. (ﺳﻨﮕﻼﺥ) i. (Fars. seng “taş” ve yer bildiren -lāḫ ekiyle seng-lāḫ) Taşlık yer: Senin mahabbetin sahn-ı sînem eylemişken senglâh (Şeyhülislâm Yahyâ).
سهیل Arapça ve farsça anlamları رسد. (منتهی الارب) (اقرب الموارد).
Sehî - سهی
(سَ) (ص .) 1 - راست ، راست رسته . 2 - تازه .
Cevap: Bir atadan gelen kimselerin topluluğu, sülale.
az konuşan, suskun, sükûtî
paranın gözüne vurmuş insanların, bakmakla yükümlü oldukları sanılan eş, dost, akrabalar bütünü..
1. Bir şeyin içine sığdırabileceği en fazla miktar. 2. Bir taşıtın taşıyabileceği en fazla yolcu adedi ve yük miktârı.
çoğunlukla sükût ile karıştırılan sözcük. sükût, susma, sessizlik, konuşmama anlamı taşırken, sukut (ikinci u bir parça uzun) düşme, devrilme, sarkma anlamı taşımaktadır. dolayısıyla sükût-u hayal, hayal sessizliği; sukut-u hayal ise hayal yıkılması anlamına gelir.
Yirmi bir şiirden oluşan Ömrümde Sükût, Cahit Sıtkı'nın 1933'te yayımlanan ilk şiir kitabıdır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri