Özet: Su, esansiyel bir besin maddesidir ve gereksinim duyu- lan miktarı çeşitli faktörlerin etkisiyle çok değişir.
Su önemli bir besin maddesidir ve insan vücudunda önemli bir rol oynar. Yiyecek olmadan birkaç haftaya kadar yaşayabiliriz, ancak su olmadan sadece birkaç gün yaşayabiliriz.
Su, Dünya üzerinde bol miktarda bulunan ve tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez olan, kokusuz ve tatsız bir kimyasal bileşiktir. Sıklıkla renksiz olarak tanımlanmasına rağmen kızıl dalga boylarında ışığı hafifçe emmesi nedeniyle mavi bir renge sahiptir.
Su içerisinde çeşitli elementler bulunduruyor. Bu elementler arasında, su molekülünü oluşturan hidrojen ve oksijen elementleri yer alır. Ayrıca, suda yüzde 0.1 ile 2 arasında oranlarda bulunan bazı mineraller de bulunabilir. Bu minareler arasında, sodyum, klor, kalsiyum ve magnezyum gibi elementler yer alır.
İnsan vücudunun %55 ila %75'i sudan oluşur. Bebeklikte %75 olan su oranı, yaşlılarda %55'e kadar düşer1. Su, vücudumuzdaki besin maddelerini hücrelere taşır ve hücrelerdeki atıkları alır, vücut ısısını dengeler, eklemleri ve iç organları kayganlaştırır, kan dolaşımını sağlar, kalp damar fonksiyonlarını korur2.
İlgili 27 soru bulundu
Su, 2 hidrojen ve 1 oksijenden oluşan renksiz, kokusuz ve tadı olmayan bir sıvıdır. Su, kendi molekülleri arasındaki çekim kuvveti sayesinde dağılmadan kalabilir. Bu sayede toprak altındaki boşluklarda rahatça hareket eder, topraktaki su, bitkilerin su kanallarından kolaylıkla geçebilir.
Kan dolaşımı aracılığıyla böbreklere gelen suyun büyük bir kısmı idrar olarak vücut dışına atılmaktadır. Bir kısmı ise, deri, solunum ve sindirim sistemi tarafından kullanılarak vücuttan atılmaktadır. Vücutta su tutulumu, vazopressin adı verilen hormon yoluyla sağlanmaktadır.
İçtiğimiz suyun içinde ne vardır? İçme suyu, diğer tüm maddeler gibi çok az da olsa bir miktar bakteri içerir. Bu bakterilerin büyük bir kısmı yaygın ve zararsız olanlardır.
Çünkü, su tek başına pek tadı olmayan bir sıvıdır ama öncesinde tüketilen şeylerin ağız içerisinde bıraktığı tatlar ile birleşerek bir tadı varmış gibi algılanabilir. Genel anlamda suyun ağızda kalan tatlarla birleşmesi sorun değildir. Sadece buna dayanarak suyun bir tadının olduğunu söylemek doğru olmayacaktır.
-renksiz, kokusuz, tatsız ve saydam bir sıvıdır. - içinde çözünmüş bulunan gazlardan ve tuzlardan ileri gelir. - renksiz, kalın tabakalar halindeyken mavimtrak renktedir. -genleşir, dolayısıyla suyun özgül ağırlığı azalır.
Su aslında renksiz bir sıvı değildir. İçinde yabancı madde bulunmayan saf su bile hafif mavi bir ton barındırır. Bu tonu en iyi, uzun bir su sütunundan içinden bakarken görürsünüz. Sudaki bu mavilik, gökyüzüne mavi rengini veren ışığın saçılmasından kaynaklanmaz.
Su biyolojik bir çözücüdür bu nedenle vitamin ve minerallerin çözünmesini ve vücutta taşınmasını sağlar. 2. Hücrelerin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için ihtiyacı olan katı maddelerin çözülmesine yardımcı olur. 3. Metabolizmanın düzenli çalışmasını sağlar.
Suyun diğer su moleküllerine olan çekimi olarak bilinen kohezyon, suyun başlıca özelliklerinden biridir. Suyun polaritesi onu diğer su moleküllerine çekmeyi sağlar. Sudaki hidrojen bağları diğer su moleküllerini bir arada tutar. Suyun yapışkanlığı nedeniyle, sıvı yüzey gerilimine sahiptir.
"Su grubu hassas ve duygusal; hava grubu sıkılgan; toprak grubu sabit fikirli..." Ortak özellikleri içinde en önemlisi duygusallıktır.
Yiyecek, canlıların hayatlarını devam ettirebilmeleri için yemek suretiyle tüketmeleri gereken maddelerdir. Belirli bir öğünde tüketilen yiyeceklere yemek denir. Yiyecekler organik veya inorganik maddelerden üretilmiş olabilirler.
Besinler, vücudumuz için gerekli bileşenleri sağlayan, yenilebilir bitki ve hayvan dokuları olarak tanımlanır. Besin yerine, gıda veya yiyecek ifadeleri de kullanılmaktadır. Besinlerin yapısında bulunan, karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineraller ise besin öğeleri olarak tanımlanmaktadır.
Su tatsız bir sıvıdır. Fakat ağızdaki farklı gıdalarla birleştiğinde herhangi bir tadı olduğu düşünülebilir. Suyun farklı tatlarla birleşerek farklı algılanması sağlık açısından zararlı bir durum değil.
Saf su renksizdir. Fakat derin suda ışık deniz tabanından ansımadığı için koyu mavi bir renk alır.
Canlıların yaşamsal faaliyetleri için çok önemli olan suyun rengi, tadı ve kokusu yoktur. Aynı zamanda su iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşur.
Özellikle musluk sularında bulunan cıva, alüminyum ve kurşun gibi metaller vücutta birçok açıdan olumsuz etkilere neden olur. Bu metaller beyin ve sinir sistemine de etki eder. Musluk sularında virüs ve parazit bulunur. Bunlar ise birçok salgın hastalığın kolayca yayılmasına yol açar.
Herhangi bir şekilde güvenilir suya erişim olmadığı takdirde çeşme suyunun daha güvenilir bir şekilde tüketilebilmesi için su kaynatılabilir. Ancak kaynatma işleminin sadece suda bulunan virüsler, parazitler ve bakteriler dâhil olmak üzere hastalığa neden olabilecek mikropları öldüreceğini unutmamak gerekir.
Hava kirliliğinin yoğun olduğu kent merkezleri ve sanayi bölgelerinde karın yenmesi veya kar suyunun içilmesi, uzun dönemde organ ve sistemlerde yapısal bozukluklara neden oluyor.
Sıvıların mideyi terk etmesi katılardan daha hızlıdır ve mideyi boşaltması yaklaşık 20 dakikayı alır. Katı-sıvı karışımı materyalin mideyi terk etmesi ise yaklaşık 1.5 saati bulmaktadır.
Eğer çok fazla su veya sıvı tüketiminiz varsa 2 saatte bir idrara çıkabilirsiniz.
Eğer aç karnına ve susuz olmadığın varsayarak bir bardak su içtiğini düşünürsek. Su içtikten sonra yaklaşık 20 dk sonra ince bağırsaktan su kana karışır. Böbrekler yaklaşık her 60dk vücudumuzdaki tüm kanı tek tur filtreler, eklersek yaklaşık 1 saat 20 dakika sonra bir bardak su atılmaya hazır idrar haline gelir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri