Sesli düşünmek her zaman delilik işareti değildir, ama zihinsel yeteneğimizi geliştirir. Kendi kendine konuşma bizi bir konuya, bulunduğumuz dakikaya ve yere daha çok yoğunlaştırır. Bu bir otokontrol mekanizması olarak, her gün uygulamaya değer bir davranış şeklidir.
Kullanılabilirlik testleri esnasında sesli veri toplamak için kullanılan protokoldür. Ürün tasarım ve geliştirme esnasında kullanılan bu testlerde, katılımcılardan belirlenen senaryoları gerçekleştirirken düşündüklerini sesli olarak söylemesi istenir.
Kendi kendine konuşma bazı psikolojik hastalıkların işareti ve sonucu olabilen bir durum. Ancak psikolojik açıdan herhangi bir problemi olmayan sağlıklı insanlar da sık sık kendi kendilerine konuşur.
Muhakeme, ben şu meseleyi böyle mi yapıyım, böyle mi, buradan çıkınca Üsküdar'a mı gideyim, Kadıköy'e mi gideyim, bu meselenin artısı, eksisi nedir diye tartmak bu bir muhakemedir, tamamen normaldir. Kişiler uykuya dalarken, veya uyanırken herhangi bir iç ses duyması tamamen normal kabul edilir.
Ses tonun yüksek olan kişilerin öfkeli, baskı sağlamaya çalışan, karşı tarafı kontrol etmeye meyilli olan kişiler olduğunu dile getiren Tutak, “Ses tonu yüksek olan kişiler daha çok saldırgan, öfkeli, karşı taraf üzerine bir baskı sağlamaya, ikna etmeye ve karşı tarafı kontrol etmeye meyilli olan kişilerdir.
İlgili 23 soru bulundu
Anlaşılma isteğinde birey kendini yeterince iyi anlatamıyorsa ya da anlaşılamadığını düşünüyorsa ilk olarak ses tonunu bir tık yükselterek anlatmaya çalışır kendini. Çoğu zamanda duyulmadığımız veya yeterince iyi anlaşılamadığımız düşüncesiyle ses tonunu iyice yükselterek hatta bağırarak anlatmaya çalışırız.
Halk arası açıklamalara göre içimizdeki ses, vicdanımızın sesidir. Psikolojide buna "iç ses" ya da "iç monolog" diyoruz.
Halk arasında deli olarak tanımlanan şizofreni hastalarında kendi kendine konuşma, çok konuşma, hiç konuşmama ya da en sık olarak da garip konuşma görülür. Şizofrenide konuşmada yaşanan bozulma hastanın düşüncelerindeki bozulmanın biçimini yansıtır.
Aslen bu iç konuşma bir rahatsızlığın değil, aksine sağlıklı bir zihne sahip olunduğunun göstergesidir. Kafa içindeki düşünceleri ve aksiyonları planlamaya ve organize etmeye yardımcı olur. Yani kısacası iç konuşmalar insanın kendini kontrol etmesine destek olur.
Psikoloji temelli konuşma problemleri de altta yatan başka bir sorunun temsilidir, semptomudur. Semptom en sık konuşma bozukluğu, konuşma geriliği ya da seçici konuşmamazlık (selective mutizm) olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tinnitus, kulakta duyulan sürekli veya aralıklı bir çınlama, uğultu, vızıltı veya zil sesi gibi algılanan bir işitme hissidir. Bu sesler, gerçekte dışarıdan gelen bir ses olmadığı halde kişinin kulağında veya başında duyulur. Tinnitus genellikle bir hastalık veya durumun belirtisi değil, bir semptomdur.
Kafa içinde ki bu seslere genel olarak tinnitus denilir ve çok yaygındır. Tinnitus zaman zaman ortaya çıkabilir veya siz sürekli olarak bir ses duyabilirsiniz. Çok kalın veya çok ince olabilir, tek kulağınızda veya her iki kulağınızda da duyabilirsiniz. Zil sesi sürekli olduğunda bu kişiyi çok rahatsız edebilir.
Sesli düşünme protokollerinin puanlanmasında, sesli düşünme protokolü uygulama sırasında, kayıt cihazı ile kayıt edilen sözel veriler, öğrenci ile görüşmenin tamamlanmasının ardından, üzerlerinde hiçbir düzeltme yapılmadan, öğrenci tarafından ifade edilenlerin aynen duyulduğu şekilde dökümü yapılır (Sweeney, 2010).
Bazı hastalarda kendi kendine konuşma, kendi kendine gülme, aşırı bedensel uğraşlar, hipokondriyak ve obsesif düşünceler ilk belirti olabilir. Hastalar genelde şizoid ya da şizotipal kişilik tiplerine sahiptir. Sessiz, pasif, içe dönük, az arkadaşı olan bireylerdir.
Araştırmalara göre kendi kendine konuşmak zeka ve irade göstergesi. Zannedildiği gibi deliliğin işareti olmaktan çok uzak. İstersek sesli, istersek içimizden konuşmak odak ve beyin gücünü artırmaya yardımcı olur. Hatta kendi kendine konuşmak eşyaları daha çabuk bulmayla da bağlantılı.
Fikir Turu · Kendi kendine konuşurken delirir mi insan? Bazen kendinizi, bazen de başkalarını kendi kendine konuşurken yakalar, buna şaşırır, hatta endişeye kapılırız: Acaba deliyor muyuz? Bir klinik psikolog olarak hemen yanıt vereyim: Hayır! Her kendi kendine konuşma bir delilik eylemi değildir.
Aslen bu iç konuşma bir rahatsızlığın değil, aksine sağlıklı bir zihne sahip olunduğunun göstergesidir. Kafa içindeki düşünceleri ve aksiyonları planlamaya ve organize etmeye yardımcı olur. Yani kısacası iç konuşmalar insanın kendini kontrol etmesine destek olur.
Kafa içinde ses duymak; şizofreni gibi akıl hastalıklarında, uyuşturucu madde kullanımının zehirlenme ve yoksunluk döneminde, çocukluk çağında yaşanan zorluklara bağlı oluşan disosiyatif kimlik bozukluğunda görülebilir. Bazen de uykuya dalarken veya uyanırken olabilir ki bu durum tamamen normal olarak kabul edilir.
Halk arası açıklamalara göre içimizdeki ses, vicdanımızın sesidir. Psikolojide buna "iç ses" ya da "iç monolog" diyoruz. Gün içinde defalarca iç sesimizi duyarız. Örneğin bir video oyunu oynarken "bu son el" deriz.
Geleneksel açıklamalara göre içimizdeki ses, vicdanımızın sesidir. Hatta bazen filmlerde insanın iç sesi ile girdiği diyaloglar, melekler ve şeytanlarla tasvir edilir. Kuşkusuz bu yorumların da gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Psikolojide içimizden yükselen bu sese “iç ses” ya da “iç monolog” denir.
Şarkı söylemek hem iç sesinizi unutturabilir hem de sizi rahatlatabilir. Meditasyon, yoga yapmak sizi olumsuz düşüncelerden arındırır ve iç sesinizi susturabilir. Olumlu sözcükler kullanmak hem düşüncelerinizi hem de bakış açınızı olumluya dönüştürür ve iç sesten sizi kurtarabilir.
Konuştuğumuzda oluşan ses dalgaları diğer dış kaynaklı sesler gibi havada yayılırken kulağımıza ulaşır ve kokleadaki tüy hücreleri tarafından algılanır. Ancak ses dalgalarını oluşturan ses telleri titreştiğinde bu titreşimler boynumuzdaki ve başımızdaki kemikler tarafından da iletilir.
Yaşadığınız olumsuz olayın içinde zaten üzgün ve kırılganken sessizce bekleyen avcı gibi bu iç ses gelir ve saldırmaya başlar. Hali hazırda hissettiğiniz üzüntüyü, acıyı, hakaretleri ve söyledikleriyle daha da derinleştirir. Kendinizle ilgili olumsuz inançlar geliştirmenize, negatif kognisyonlara yol açar.
Beyin hasarının başlıca belirtileri; bilinç bulanıklığı, kol veya bacakta uyuşma, güç kaybı, kusma ve nöbettir. Beyin hasarına bağlı olarak kol veya bacakta meydana gelebilen güçsüzlük gibi durumlar ilk bakışta anlaşılabilen belirtilerdir.
Afazi Belirtileri Nelerdir? Afazi, genellikle ağır bir beyin travması sonrası aniden ortaya çıkan bir bozukluktur. Dolayısıyla böyle bir travma sonrasında yaşanacak dil bozukluğu, ifade etme, okuma, yazma, konuşma, konuşulanı anlama, tekrarlama ve adlandırma güçlükleri afazinin varlığını net olarak ortaya koyacaktır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri