Alevî geleneği, kamberlerin atası olduğuna inandığı Selmân-ı Fârîsî'yi de Selmân-ı Pak olarak anar.
Ali'ye, Ehlibeyt'e bağlı Kırklar Meclisinin üyeleri arasında bulunan, Hz. Ali tarafından kemerleri bağlanmış olan yüce şahsiyetlerdir. Bunların dışında Salman-ı Pak, bütün ömrünü Ehlibeyt yolunda, Hz. Ali'ye bağlılıkla geçirmiş bir kişidir.
Ebû Abdillâh Selmân el-Fârisî (ö. 36/656 [?]) İslâmiyet'i kabul eden İran asıllı ilk sahâbî.
Selmân-ı Fârisi (r.a.), Hicret'in beşinci yılına kadar köle olarak yaşamıştı. Bu sebeple Bedir ve Uhud harplerine katılamasa da Hendek ve sonraki bütün harplere iştirak etmiştir. Resülullah Efendimizin (s.a.v.) irtihâlinden sonra da ihtiyar hâline ragmen Şam ve Irak fetihlerine katılmıştır.
Berberlerin piri Selman-ı Pak olarak bilinmektedir. Berberlerin piri olarak kabul edilen Selman-ı Farisi hakkında da kesin bilgiler yoktur. Selman-ı Farisi'nin Fütüvvet ve esnaf lonca'larının gelişmelisinde de katkıları olmuş ve berberlerin piri olarak kabul edilmiştir.
İlgili 24 soru bulundu
Bûzehmeşân (Bûzekhân, Bûzihşân, Hûşbûdân) b. Mürselân b. Yehbûzân iken Müslüman olduktan sonra kendini Selmân İbnü'l-İslâm diye tanıtmış, Selmân el-Hayr, Selmân-ı Pâk veya Selmân el-Hakîm diye de anılmıştır. Mecusi dinine mensup olan babası köyünün reisi idi.
Yüz yıldan fazla yaşamış kimseleri ifade eden terim. Sözlükte muammer kelimesi “ömrü uzun olan kişi” anlamında olup hadis ilminde uzun süre yaşayan muhaddisler için kullanılır. Seksen yaşını aşmış kişiler zaman zaman muammerûndan sayılmışsa da bu terim daha çok 100-120 yıl yaşayanları ifade eder.
Hz. Peygamberin özel iltifatına ve övgüsüne mazhar olan insanlardan biri de Sahabeden Selmân-ı Farisî'dir. Zira onun hayatı, İslâm dininin son ve ekmel din, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) de son peygamber olduğuna dair delillerden biridir.
Dünya Savaşı'nda Kasım 1915'te Selman-ı Pak'ta Britanyalılar ile Osmanlılar arasında Irak Cephesi'nde yapılan bir muharebedir.
Selmân-ı Fârisî İran asıllıdır. İsfahan'ın Ceyy köyünde doğmuştur.
Hz. Osman'ın halife olduğu dönemde, Hicret'in 36. yılında vefat eden Selman-ı Farisi, 88 yaşına kadar yaşamıştır.
Alevi inancında can kelimesi farklı anlamlarda kullanılmaktadır. “Gelin canlar bir olalım.” veya bir gruba hitap edilirken, “merhaba canlar” gibi ifadeler kullanılmaktadır. Bu iki örnekte can, cinsiyet ayrımı gözetmeme, yani kadın-erkek herkesi ifade etme anlamında kullanılmıştır.
Cem, Alevilerin, Bektaşilerin cemaatle birlikte yaptığı, son derece ayrıntılı kurallara bağlanmış ibadet. Cem, yalnızca dinsel nitelikli bir toplantı değil, aynı zamanda hem ruhen yenilenme, yıkanma ve hem de toplumsal ve bireysel sorgulanma yeridir.
CEM, Alevilik;te en önemli dini törenin adıdır. Cem;e ayrıca; Âyin-i cem(cem âyini),Ali cemi, Görgü cemi denir. Cem;de ONİKİ HİZMET ve bu hizmetlerin ayrı ayrı sahipleri vardır.
Selman-ı Farisi hazretleri, eshab-ı kiramın büyüklerinden ve meşhurlarındandır. Ehl-i beytten sayılmıştır. İnsanları Hakka davet eden, doğru yolu göstererek saadete kavuşturan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velilerin ikinci halkasıdır. Hendek savaşından itibaren bütün gazalara katıldı.
Matematik, astronomi ve tıp bilgini. Fars bölgesinin Dârcirz şehrinden bir vezir ailesine mensuptur; soyunun Hz. Ebû Bekir'e bağlandığı söylenir.
Bu vesile ile Kûtu'l-Amâre zaferinin kahramanı Halil Paşa'yı az da olsa tanımıştık. Selman-ı Pak zaferini kazanan ve Kûtu'l-Amâre'nin de gizli kahramanı olan Nurettin Paşa'yı da tanımamızda fayda vardır.
Mekke'nin en zengin ailelerinden birine mensuptu. İslam peygamberi Muhammed ondan şu sözlerle bahseder: Mekke'de Mus'ab bin Umeyr'den daha güzel giyinen, daha yakışıklı ve nimetler içinde yüzen başka bir genç görmedim.
Hz. Hatice'nin ardından Müslüman olan ilk sekiz kişiye “İlk Müslümanlar/ Sabıkun-i İslam” adı verilir. Ebu Cehil'in işkencesi sonucu hayatını kaybeden Sümeyye bint Habbat ise ilk İslam şehidi olduğu gibi, hayatını kaybeden ilk sahabe olarak da kabul edilir; eşi Yasir bin Emir'le birlikte öldürülmüştür.
Bu olay Resûl-i Ekrem'in onu ne kadar sevdiğini göstermektedir. Üsâme, “hibbü Resûlillâh” (Resûlullah'ın sevdiği kişi) veya babasından dolayı hibbü'bni'l-hib (Resûlullah'ın sevdiği kişinin sevgili oğlu) diye şöhret kazanmıştır. Hz. Peygamber'in hicretten sonra Zeyd b.
İsmail ve Hz. İshak'ın saçlarını kesmesiyle tıraşı öğrenmiştir. Bu yüzden Hz. İbrahim, berberlerin ilk piri, peygamberimizin saçını tıraş eden Selman-ı Fârisî de ikinci piri olarak ka- bul edilmiştir (Erduran 2006: 192-193).
Fransızca coiffeur "kadın ve erkek berberi" sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Fransızca coiffe "saç kesimi" sözcüğünden +or son ekiyle türetilmiştir. Türk Dil Kurumu (TDK)'na göre kuaför “kadın berberi, erkek berberi” anlamında kullanılmaktadır.
1929 doğumlu Roza Solak, ablası Anjel ile birlikte Tarsus'ta o dönem kent merkezinde bulunan Çıplak Mahallesi'nde ilk kadın kuaförünü açarak çalışma yaşamına başladı. Kız kardeşler, 1940'lı yıllarda başladıkları kuaförlüğü 1970'li yılların sonuna kadar sürdürdü.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri