Soğuk hava sedef hastalarında cildin en büyük düşmanıdır. Kar, yağmur, kuru soğukta cilt nemini hızla kaybeder. Kişinin cildinde mikro çatlaklar oluşur. Bu çatlaklar Ekim ve Kasım ayından başlayarak ilerleyen kış ve soğuk hava dönemlerinde lezyonların artmasına ve çok ağırlaşmasına sebep olur.
Sedef hastalığı, güneşin etkisinin azaldığı sonbahar ve kış aylarında artış gösterir. Kış mevsiminde artan cilt kuruluğuna bağlı olarak kaşıntı artar, kaşımak yeni sedef döküntülerinin ortaya çıkmasına yol açabilir.
Sedef hastalığında iklim ve mevsimsel değişiklikler hastalığı etkilemektedir. Hastalık sıklıkla havanın soğuk ve kuru olduğu kış aylarında alevlenir.
Yaz mevsiminin gelmesiyle ciltte görülen rahatsızlıklar da artış göstermeye başladı. Ancak insanlar tarafından birbirinden ayırt edilmesi güç olan sedef ve egzama rahatsızlıklarına güneş ışınlarının iyi geldiği belirtildi. Prof. Dr.
Bu kadar sık bir şekilde yenileri ile değiştirilen eski hücreler birikerek, ciltte görülen gümüş pulları ortaya çıkarır. Bağışıklık sistemindeki bir hata ciltte gereksiz yere iltihaplanmaya, bu da yeni cilt hücrelerinin hızlı bir şekilde çoğalmasına neden olmaktadır.
İlgili 31 soru bulundu
Yapılan araştırmalar sonucunda B vitaminleri, A vitamini ve Çinko düzeylerinin sedef hastalarında düşük bulunduğu saptanmış. Ayrıca yine kan insülin ve glikoz seviyeleri de yüksek bulunmuş olan sedef hastalarında şişmanlık da önemli bir risk faktörüdür.
Okyanus suyu, nehir suyundan, sodyum, klorür, sülfat, magnezyum ve kalsiyum da dahil olmak üzere, önemli miktarda daha fazla miktarda mineral içermesi nedeniyle farklıdır. Bu nedenle sedef hastalığı gibi cilt hastalıklarında oldukça faydalıdır.
D vitamini barındıran kremler, deri hücrelerinin yenilenme hızını azaltıcı etki yapar. Kömür içeren ürünler ise krem, yağ ya da şampuan formlarında kullanılabilir. Şiddetli sedef hastalığı vakalarında fototerapi yanında sistemik ilaçlar kullanılır ve topikal uygulanan kremler de tedaviye eklenir.
Psoriasis bilinen adı ile sedef hastalığı, cilt hücrelerinin normalden daha hızlı çoğalmasına neden olan ve ciltte kabarık, pullu yamalar ile seyreden kronik bir otoimmün cilt hastalığıdır. Tanısı konulduktan sonra ömür boyu süren bir deri hastalığıdır.
Sedef hastalığı teşhisi konan kişilerin özel bir diyet izlemesi gerekir. Alerjik reaksiyonlara neden olabilecek ürünlerin reddedilmesini içerir. Narenciye, çikolata, bal, yumurta, tam yağlı sütün yanı sıra kırmızı sebze ve meyveleri diyetten çıkarmanız önerilir.
Sedef denizi ve güneşi sever. Bu yüzden hastaların hepsi yazın düzelir, kışın kötüleşirler. Sedef hastalığında deri hiç kuru kalmamalıdır. Yan etkisi olan ilaçlar uzun süre kullanılmamalıdır.
Geçirilen mikrobik hastalıklar (boğaz enfeksiyonu vb), ilaçlar, stres, mekanik tahriş (ovalama, kaşıma) veya güneş yanığı gibi çevresel faktörler arttırıcı etki yapabilir. Genetik yatkınlık olsa da ailenin her bireyinde görülmez. Çevresel faktörler hastalığın görülme sıklığını arttırabilir.
Cildi kurutmanın dışında, sabun cildin doğal pH'ini degiştirerek onu tahrişe daha yatkın hale getirebilir. Daha hassas bir temizleme için sabun içermeyen bir duş jeli kullanabilirsiniz. Bu size tuhaf gelebilir fakat yulaf ezmeli bir küvette banyo yapmak rahatlatıcı olabilir ve kabukların dökülmesine yardımcı olabilir.
Sedef hastalığı sonucu cilt dokusunda kaşıntı ve ağrı oluşmaktadır. Kronik bir deri problemi olan sedef hastalığı hastanın hayatı boyunca devam etmekte, etkileri belirli dönemlerde azalmakla beraber, bazen bir anda yeniden ortaya çıkabilmektedir.
Anti-enflamatuar ve UV-immün baskılayıcı bir etkiye sahip olduğu için güneş sedef hastalarının cilt durumunu iyileştirme eğilimindedir. Ayrıca, UV ışınları, sedef hastalığı tedavisinde gerçek bir terapötik seçenek olarak kullanılır: örneğin güneş ışığının daha az olduğu kış aylarında fototerapi önerilebilir.
Genetik yatkınlığın hastalığın ortaya çıkmasında etkisi bulunmaktadır. Ebeveynde aynı hastalık görülmese de önceki nesilde varsa hastalığa yakalanma ihtimali yükselir. Diğer yandan aşırı stres, üzüntü depresyon gibi psikolojik durumların hastalığın ortaya çıkmasını tetiklediği görülmüştür.
Egzama hastalığında kaşıntı daha ön planda yer alırken sedef hastalığında kaşınma genellikle görülmüyor. Öte yandan sedef hastalığında daha kalın sert kabuklar yer alırken egzamada bu durum daha hafif bir şekilde görülüyor. Sedef kabuğu ince olduğu durumlarda ise dönem dönem egzama ve sedef karıştırılabiliyor.
haberler. KTÜ Farabi Hastanesi'nde Uygulanan Yeni Nesil Tedavi Sayesinde Sedef Hastalığından Kurtuldu! Dört yıldır sedef hastalığı (psoriasis) olan 25 yaşındaki Orçin EMİNAĞAOĞLU, daha önce kortizonlu kremler sürerek sedef tedavisi almakta iken yaralarında artış olması üzerine KTÜ Farabi Hastanesi'ne başvurdu.
Kadın ve erkekte eşit oranda ve her yaşta görülebilir, beklenmedik bir şekilde ortaya çıkıp kaybolabilir. Bulaşıcı ( mikrobik) bir hastalık değildir ve iyileşirken deride iz bırakmaz.
Aşırı hücre çoğalmasını engelleyerek hastalık aktivitesini baskılar. Ağızdan tablet şeklinde veya deri altı ve kas içine iğne şeklinde haftalık olarak uygulanır. Ağızdan kullanılan tabletleri genellikle 12 saat aralıklarla bölünmüş 3 doz şeklinde kullanılır.
Tedavi dermatoloji uzmanının reçete edeceği topikal kremler, nemlendirici kremler, sistematik kullanılan haplar, sedef hastalığı ilacı ve iğneler ile sağlanabilir.
Yapılan tedaviyle hem hastalığın belirtileri azaltılabilir ve ilerlemesi durdurulabilir ya da yavaşlatılabilir, hem de hastaların yaşam kalitesi en yüksek seviyede tutulmaya çalışılır. Erken tanı ile mevcut tedavi olanaklarından daha fazla yararlanılma söz konusu olabilir.
Meryemana dikeni, buğday ruşeymi yağı, hidrastis canadensis çayı, kadın tuzluğu, hodan yağı, aloe vera, keten tohumu yağı, dulavratotu sedef hastalığına iyi gelen bitkilerdir.
Patates, domates, biber ve patlıcan gibi kabuklu sebzeler iltihabı artırabilir ve sedef hastalığının semptomlarını daha da kötüleştirebilir. 1200 sedef hastası üzerinde yapılan araştırmada % 51'inin diyetlerinde bu besinleri azaltması sedef semptomları iyileştirdiğini gösterdi.
Sivas'ın Kangal ilçesindeki sedef hastalığına iyi geldiği belirtilen 'Balıklı Kaplıca'nın 'selenyumlu' suyu, kuraklıktan etkilenmiyor. Kentte, Kızılırmak'taki suyun azalmasına ve birçok akarsu ile göllerdeki kayba rağmen kaplıcanın ortasından geçen derenin debisinde düşüş yaşanmadı.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri