2. Periferik siyanoz: Cilt ve ciltaltı damar yatağının vazo- konstriksiyonu sonucu gelişir. Çoğunlukla hipotansiyon, düşük kardiyak debi, soğuk hava veya su teması sonucu gelişir.
Periferik siyanoz; ise dolaşımın yetersizliğine bağlı olarak özellikle parmak uçları gibi vücudun uç noktalarında ortaya çıkan siyanoz tipidir. Soğuk havalarda parmak uçlarında, damarlarda meydana gelen daralma ve buna bağlı dolaşımın azalması Periferik siyanoz için en tipik örneklerden birisidir.
Soğuk ortama uzun süre maruz kalma, dolaşım şoku, kalp yetmezliği, doğumsal görülen kalp yetmezlikleri, solunumsal sıkıntılar gibi nedenlerden dolayı dudak, yanak, tırnak yatağı, parmak uçlarında görülebilen ve kandaki oksijen azlığından dolayı vücutta morarmaya siyanoz denir.
Periferal siyanoz, parmaklarda ya da ekstremitelerde yetersiz dolaşıma bağlı mavi renklenmedir. Ekstremitelere ulaşan kan oksijence zengin değildir ve deriye bakıldığında deri mavi renkte gözükür.
Santral siyanoz, akciğerlerdeki oksijen seviyesinin düşmesi veya kandaki oksijen miktarının azalması nedeniyle, vücudun merkezi (trunkus) bölgesindeki derinin mavimsi renkte görünmesidir.
İlgili 22 soru bulundu
Siyanotik doğumsal kalp hastalıkları ise vücudun belirli bölgelerinde (el ve parmak uçları, ayak parmakları, dudaklarda) morluklara neden olan kalp hastalıklarıdır. Bu hastalık grubunda kalpte kirli kan temiz kana bulaşmaktadır.
Çabuk yorulma, siyanoz, çarpıntı, bayılma, gece idrara çıkma, ödem, nefes darlığı, göğüs ağrısı gibi belirtilere sahip olan kişiler kardiyoloji bölümünde tedavi edilir.
Siyanozun meydana gelen en yaygın ve gözle görülür belirtisi ciltte oluşan mavimsi veya morumsu renk değişimidir. Bu renk değişimi cilt, mukoza zarı, dudak, diş eti, tırnak yatakları veya göz çevresinde oluşabilir ancak bütün vücuda yayılmaz.
Siyanoz, derinin bazı bölgelerine yeterli seviyede oksijen gitmemesine bağlı olarak karşılaşılan renk değişimidir. Bu değişim nedeniyle cilt renginde maviye ve mora çalan bir görünüm oluşur. Tıp dilinde siyanoz olarak bilinen bu rahatsızlık günümüzde morarma şeklinde de kullanılabilmektedir.
Santral siyanoz: Kardiyak veya pulmoner hastalıklara bağlı olarak; sağdan sola şant nedeniyle veya akciğer fonksiyo- nunun bozulması sonucu gelişen siyanozdur.
Pıhtılaşma bozukluğu, hemofili gibi genetik geçişli olabildiği gibi bazen de sonradan ortaya çıkar. Bu nedenle bu tür morarmalarda hematoloji uzmanına başvurmak gerekir. Morarmalar pıhtılaşma sorunlarının yanı sıra karaciğer hastalıklarına, alerjilere ya da lösemiye de işaret edebilir.
Morarma, morluk ya da bere olarak adlandırılan ve tıp dilinde ekimoz olarak tanımlanan cilt yüzeyinin mor renk alması durumu, çarpma ve cilde alınan darbelere bağlı olarak cilt altında bulunan kılcal damar yapılarının hasar görmesi olarak tanımlanabilir.
Ayak parmaklarında morarma şikayeti genellikle dolaşım bozukluğuna bağlıdır. Özellikle ayak bileğinden daha uç kısımlarda morarma, ağrı ve üşüme şikayetleri atardamarların daralması veya tıkanmasına işaret olabilir. Bu durum iki şekilde ortaya çıkabilir.
Parmak uçlarında kandaki oksijen yoğunluğu çok düşüktür. Bu nedenle kanın rengi iyice koyulaşır. Biz bu renk değişikliğini, derinin morarması olarak görürüz. Derinin renginin koyu mavi ya da morumsu bir renk almasının nedeni kandaki oksijen miktarının azalmasıdır.
“Akrosiyanoz”, ekstremitelerde, özellikle avuç içlerinde ve ayak tabanlarında bulunan periferik siyanoz tipidir. Dudak çevresindeki deride de görülebilir. Bebeklerde akrosiyanoz genellikle normaldir. Çocuklarda soğukta (soğuk suda yüzmek gibi) akrosiyanoz olabilir, ancak ısındığında geçer.
Bu tip büyük PDA'larda, üst kollarda oksijenlenme normalken bacaklarda oksijenlenme azalmıştır. Üst kollarda deri rengi normalken bacaklarda sıklıkla morarma mevcuttur. Bu durum, diferansiyel siyanoz olarak adlandırılır.
Hastaların büyük çoğunluğunda lösemi belirtileri bacakta morluk, kollar ve gövdedeki kas gruplarında morarma ile hassasiyet şeklindedir. Ayrıca hareket kabiliyetinde azalma veya ağrı da oluşabilir. Morlukların boyutu ve şekli değişebilir.
Darbe ya da çarpmanın yanı sıra kanda trombosit (kan pulcukları) miktarının düşmesine bağlı olarak da vücutta veya bacaklarda morarmalar meydana gelebilir. Genelde ağır bir enfeksiyon geçiren, yoğun bakımda yatan kişilerde bu tür morluklar görülür. Yaş da bu durumda önemli bir faktördür.
Dudak Morarması Nedenleri
Kansızlık ve Akdeniz anemisi hastalıkları nedeni ile de ortaya çıkmaktadır. Aşırı sigara tüketimi ile de oluşabilmektedir. Az su tüketmek ve kuruması sonucunda aşırı yalamak da neden olabilmektedir. Solunum yolları enfeksiyonu ile oluşan hastalıklar nedeni ile de oluşabilir.
Siyanoz, redükte hemoglobin konsantrasyonunun 5 gr/dL'den fazla olması sonucu cildin ve muköz membranların mavi mor bir renk almasıdır. Kardiyovasküler, akciğer veya merkezi sinir sistemiyle ilgili önemli bir hastalığın habercisi olabileceği gibi methemoglobinemide de ortaya çıkabilir.
Raynaud fenomeni; soğuk hava koşullarına maruz kalmanın sonrasında el parmakları, ayak parmakları, burun ve kulak gibi kan dolaşımının zayıf olduğu bölgelerde görülen ciltte solukluk veya morarma gibi belirtilerin ortaya çıkmasına verilen isimdir. Belirtiler yeniden ideal ortam koşullarına dönüldüğünde kaybolur.
Hipoksemi, kandaki oksijen seviyelerinin azalmasıdır. Nefes darlığı ve göğüs ağrısı ile sonuçlanabilir, akciğerler ve çeşitli organlarda çeşitli işlev bozukluklarına yol açabilir. Hiperkapni ve hipoksemi kan gazı ölçümüyle belirlenir.
Özellikle kalp ve damar cerrahlarının ilgi ve yetki alanındadır bu konu. Çünkü lenf ödem bir DAMAR HASTALIĞIDIR. Bu nedenle bu gibi bacak sorunlarında İlk gideceğiniz yer Kalp ve Damar Cerrahı veya KALP DAMAR CERRAHİSİ klinikleridir.
Morarmalar. Demir eksikliği anemisinde kemik iliği demirden yoksun olunca, yeterince kırmızı kan hücresi üretemez. Ayrıca trombosit üretiminde de azalma olabilir. Trombositler kanın pıhtılaşmasına önemli rol oynar, dolayısıyla trombositlerdeki azalma morarmaların artmasına neden olur.
Geçici ödem, tuz alımını azaltarak ve otururken bacaklarınızı yukarıda tutarak iyileştirilebilir. Bunun dışında herhangi bir hastalığa bağlı olsun ya da olmasın, vücudunuzun herhangi bir noktasında meydana gelen ödem için hastanelerin Dâhiliye ya da Nefroloji polikliniklerine başvurabilirsiniz.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri