Mevlevîlik, Osmanlı Devleti‟nde padişahlar ve ileri gelen devlet adamları tarafından destek ve himaye gören tarikatlardan biridir. Osmanlı padişahları arasında bizzat bu tarikata girenler olduğu gibi saray tarafından Mevlevîhânelere ve Mevlevî şeyhlerine her türlü yardımda bulunulmuştur.
“Meselâ, Osman Gazi ile oğlu Orhan Gazi, torunu Alâüddin Paşa, Vefâiyye Tarikati'nden âhi şeyhi Şeyh Edebâlî'ye bağlıdır” diyen Bahadıroğlu, yazısında şu ifadelere yer verdi: Bursa fethedilip Osmanlı'ya “merkez” olduğu andan itibaren yoğun bir tasavvufi hayata geçmiş, adeta tarikat ve tasavvufun da başkenti olmuştur.
fatih sultan mehmet, edirne civarında birkaç bin kişilik çukur kazdırmak suretiyle, hurufilik tarikatına mensup kişileri diri diri, cayır cayır yaktırmıştır. bu tarikatı kuran fazlullah ise, timur'un oğlu miranşah tarafından öldürülmüş, derisi yüzülmüş ve köpeklere yem edilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan beri hâkim mezhep, Hanefilik'ti.
Tarikat (Arapça: طريقة), veya tarik kelimesi "yol" tarikat "yollar" anlamına gelir, "Allah'a ulaştıran yol" mânâsında kullanılmaktadır. Tarikatlar Selçuklu ve Osmanlı'ya özgü düşünce ve inanç hareketleri olarak değerlendirilmektedir.
İlgili 25 soru bulundu
III.Selim ile II. Mahmud dönemlerinde devletle çok daha iç içe olduğu görülmektedir. Özellikle II. Mahmud dönemi, Mevlevîliğin en fazla itibar gördüğü dönemdir.
Hacı Bayram-ı Veli'nin, hocası Safev'îyye şeyhi Hoca Alâ ed-Dîn Ali Erdebilî'nin talebelerinden Şeyh Hâmid Hâmid'ûd-Dîn-i Veli'nin Aksaray'da ölümünden sonra Ankara'ya dönüp irşâd fa'aliyetlerine başladığı 1412 tarihi, ilk Türk tarikatı olan Bayramiye'nin kuruluşu olarak kabul edilir.
Kuruluşundan itibaren Osmanlı Devleti'nin resmî din anlayışı, Sünnî İslam anlayışı çerçevesinde şekillenmiştir. Bu anlayış ise Osmanlı topraklarında hâkim konumda Mâtürîdîlik ve Eş'arîlik tarafından temsil edilmiştir. Osmanlıda Sünnî düşüncenin resmî din anlayışı olarak benimsenmesinde özellikle XV-XVI.
Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi'nin son sayısında yayınlanan araştırmaya göre, Fatih, Yavuz ve Kanuni gibi birçok padişah Nakşibendî Tarikatı'na bağlıydı. "Anadolu coğrafyasına Nakşibendî tekkeleri ilk defa Fatih Sultan Mehmet ve Sultan İkinci Bayezid dönemlerinde kuruldu.
Muhammed ismi önce Mehemmed olmuş, sonra Mehmed, ondan sonra ise Mehmet olarak okunmaya başlanmıştır. Mehmet ismi Muhammed ismi'nin kısaltılmış halidir. Mehmet isminin anlamı yerde ve gökte övülen demektir ve anlamı Muhammed ismiyle aynıdır.
Akşemseddin (1389, Şam - 16 Şubat 1459, Göynük), asıl adı ile Mehmed Şemseddin, çok yönlü Türk âlim, tıp insanı ve Şemsîyye-î Bayramîyye isimli Türk Tasavvuf tarikatının kurucusu. Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed'in hocası olarak bilinmektedir.
Kendinden önceki padişahlardan farklı olarak, Şâzelî tarikatına intisap eden Abdülhamid, 1879'dan itibaren Kadiri tarikatının derslerini almaya başlamış ve ömrünün sonlarına doğru Nakşibendi tarikatına da intisap eylemiştir.
Nakşibendiyye tarikatının Hâcegân silsilesinde yer alan bir mutasavvıf.
Sözlükte “inmek, konaklamak, misafir olmak” anlamındaki nüzûl kökünden türemiş bir mekân ismi olan menzil “ev, konak; iki konak arası, bir konak yol; posta ve posta tatarları beygirlerinin bulunduğu mahal” mânalarına gelir. Osmanlı Devleti'nde daha çok resmî haberleşmeyi sağlayan posta teşkilâtını ifade eder.
Gerçek ismi Şemseddin Ahmed Bin İsmail El-Gurâni olan Molla Gurani, Osmanlı Şeyhülislamlarının dördüncüsü olup, Fatih Sultan Mehmed'in hocası ve Osmanlı devrinin ilk Kürt Şeyhülislâmıdır.
Padişahın naaşı gizlice İstanbul'a gönderildi. Kısa bir süre sonra iktidar savaşı başlayınca devlet ricali ne yazık ki Fatih Sultan Mehmet'in cansız bedenini unutacaktı. Daha beteri Sultanın bedeni yıkandığında çoktan çürümeye başladığı da kahreden başka bir detaydır. Ceset öylesine kokmuş ki kimse gidip yıkayamıyordu.
Türkçe, Farsça ve Batı dillerini öğreneceksiniz. Mutlaka İtalyanca ve Latince bileceksiniz çünkü Fatih Sultan Mehmet İtalyanca'yı iyi biliyordu. Herkesin bir modeli vardır. Model hükümdar odur" dedi.
bu özelliği kullanmak için reklamsız üyeliğe sahip olmanız gerekmektedir.
Mısır'daki uygulama XIX. yüzyıla kadar böyle devam etmiş, 1805'te Mehmed Ali Paşa zamanında mahkemelerde hükümlerin Anadolu'da ve Rumeli'de olduğu gibi sadece Hanefî mezhebine göre verilmesi esası getirilmiş, bu uygulama XX. yüzyılın başına kadar sürmüştür.
Halvetiyye[1] İslâm dünyasının en yaygın tarikatı olmuş ve kendinin yüzlerce kol ortaya çıkmıştır. Halvetiyye tarikatı Azerbaycan'da kurulmuş, gelişmiş ve buradan Anadolu'ya, Anadolu'dan da Balkanlar, Suriye, Mısır, Kuzey Afrika, Sudan, Habeşistan ve Güney Asya'ya yayılmıştır.
Cerrahiler Osmanlı döneminde olduğu gibi “seküler yaşam biçiminin dışlanmadığı, yüksek eğitimli ve elit kesimlerin itibar ettiği bir dini grup” olarak dikkat çekiyor. Cerrahilik, Halvetiyye Tarikatı'nın günümüze ulaşan kollarından biridir. Cerrahilik tarikatının kurucusu Nureddin Cerrahi'dir.
Yeseviyye silsilesi bilhassa Seyyid Ata ile Sadr Ata'dan gelmektedir. Mürşidi Şeyh Yûsuf el-Hemedânî gibi Ahmed Yesevî de Hanefî bir âlimdir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri