Alevîlik, Kızılbâşlık ve Bektâşîlik (bir tarikattır) kendi içinde bazı nüanslar olmasına rağmen Hz. Ali ve Evlâd-ı Resûlʼe, yani On İki İmamlar diye adlandırılan Ehl-i Beytʼe bağlıdırlar.
Alevî terimi tasavvufta bazı tarikatların ortak adı olarak da kullanılmıştır. Tasavvufun XI. yüzyıldan itibaren tarikatlar şeklinde teşkilâtlanmasından sonra bunlardan bazıları silsilelerini çeşitli maksatlarla Hz. Ali'ye dayandırdıkları için “Alevî tarikatlar” diye tanınmışlardır. Kādiriyye ve Rifâiyye bunlardandır.
Temel inanç Alevilik, Hâkk-Muhammed-Ali üçlemesiyle Ehl-i Beyt ve On İki İmamları önemseyen Câferiyye Şiiliği ile ortak noktalara sahip olan bir yoldur. Alevilikte varlık birliği önemli yer tutmaktadır. Dört Kapı Kırk Makam şeklindeki kâmil insan olma ilkelerini Hacı Bektaş-ı Velî'nin tespit ettiğine inanılır.
Alevilik – Bir Anadolu İslam sentezi
Önderliğini Cem Vakfı'nın yaptığı bu fikre göre Alevilik tamamen İslamla içiçe olan ama Anadolu inanışları ile kaynaşmış, insani değerleri öne çıkaran, temelde son büyük halife Hz.Ali'ye verilen aşırı önemle diğer İslami mezheplerden ayrılan bir dini öğretidir.
Sonuç olarak, İmam Musa-yi Kazım aracılığı ile soyu Hz. Muhammed ve Hz. Ali'ye dayanan Seyyid Mahmud-ı Kebir'in (Kureyş) nesli olan ve yukarıda bahsettiğimiz bugünkü Kureyşan ocağı mensuplarına göre Alevilik, Hz. Muhammed Mustafa'nın, Allah'ın emriyle insanlığa getirdiği “son inanç yolu”dur.
İlgili 20 soru bulundu
Tamamına yakını Türkmen (Oğuz) soylu olan Alevîler'dir. Öyle ki Tokat'ta -Dodurga'dan, Salur'a; Afşar'dan Kınık'a- neredeyse 24 Oğuz boyunun tamamından Alevîler yaşamaktadır.
Alevîlik inancının, Anadolu'ya gelen Hacı Bektaş-ı Veli sayesinde ve ozanların nefesleriyle hayat bulduğuna inanılmaktadır.
Alevilikte abdest vardır. Hem normal abdest hem de boy abdesti de dediğimiz gusül abdesti vardır.
Günümüzde, Anadolu'da Alevî tanımlaması, Türk-Türkmen Alevîlerin yanında, Bektaşîler, Kürt Alevîler, Otman Babalılar, Nusayrîler gibi birçok grubu da kapsamaktadır.
Alevi topluluğu, Kuran'ın Ömer, Osman ve özellikle de Maviye ile Yezit zamanında değiştirildiğine ve birçok ayetinin yok edildiğine inanır. Bu nedenle de Kuran'larını "Telli Kuran" ve "Kuranı Natık" olarak adlandırırlar. Ozanların, pirlerin deyişlerini, sözlerini Kuran'ın ayetleri olarak kabul ederler.
Birçok boyutuyla da bir din ve bir mezhep olmaktan öte, bir düşünce akımı, bir yaşam biçimi, bir inanç olarak yaşanıyordu Alevilik. Başından itibaren İslam içinde olup da sonradan çeşitli yorumlarla sapkınlık gösterip İslam'dan ayrılmış bir mezhep, bir inanç değildir.
Alevî içtihadına göre, en zirvedeki mürşîd, Hz. Ali ile Hz. Peygamber'dir.
Osmanlı Devleti'nin özellikle Kızılbaşlığı (Aleviliği) kendine özgü bir inanç sistemi veya resmî bir mezhep olarak tanımadığını Osmanlı arşivinde bulunan mevcut belgelerde görmekteyiz. Özellikle sünni inancın dışındaki Alevi topluluk için, “Kızılbaş” veya “Rafizi” tabiri kullanılmıştır.
Alevilerin günlük ibadetleri sabah güneş doğarken ve akşam güneş batarken olmak üzere 2 vakittir. Kur'an'ı Kerim'in de içerisinde geçtiği ayetler 2 vakiti işaret etmektedir. 3 ya da 5 vakit namaz Şiilik ve Sünnilik geleneklerinde mevcuttur.
Aleviler, cennet hevesiyle yaşamaz; cehennemden de kork- maz. Önce kendisinden emin olmak ister. Onun için çalışır, insanı-ı kâmil olmayı amaçlar. Çünkü insan-ı kâmil için dünya ve dünya ötesi her yer birer cennettir.
Alevî yazılı metinlerinde bu üçlünün birbirinin ardına bir bütünü ifade ediyormuş gibi kullanılmış olması da ayrıca buna katkıda bulunmaktadır. Kelime-i şehadetin İslam âleminde makbul görmüş şekli Alevîlikte “La İlâhe İllallah, Muhammeden Resulullah, Aliyyun Veliyullah” şeklinde ifade bulmuştur.
Vefâîlik, Yesevîlik, Kalenderîlik ve Haydarîlik gibi Alevîliğin prototipi diyebi- leceğimiz ilk nüvelerini teşkil eden akımların oluşturduğu bu anlayış tarzı, Moğol istilası sonucunda, Türkmenlerin Anadolu'ya göçleriyle birlikte, Horasan ve İran coğrafyası üzerinden Anadolu'ya taşındı.
Alevilerde dedeye bağlı olan ve sevenler pirim seklinde hitap ederler.
Nakşibendilik (Osmanlıca: نقشبندیه Nakşbendiye), Abdulhalik Gücdevani tarafından sistemleştirilen, Muhammed Bahauddin Şah-ı Nakşibendi'nin isim babası olduğu Sünni İslam dini tarikatı.
Yani Aleviler , Diyanet İşleri Başkanlığının Müslüman olmanın beş koşulundan ancak ilkini , kelimei şahadeti yerine getirdikleri için Diyanet İşleri Başkanlığı Alevileri Müslüman saymıyor. SONUÇ OLARAK DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI ALEVİLER VE SÜNNİLER EVLENEMEZ “ diyor.
Genel olarak Alevilerin de kestikleri yenilir. Çünkü İslam dairesi içindedirler.
Alevîlik-Bektaşîlikte gönül, mescid/secdegâh10 (Kutlu, Parlak, 2008: 302), Kâbe-i hakîkî (Kutlu, Parlak, 2008: 265) olarak telakki edildiğinden do- layı gösteriş ve riyadan dolayı Kâbe'ye gidip Hac yapmak şekilsel putperest- lik olarak değerlendirilir, asıl Hac ise Kâbe'ye giderek suret-i toprağı (bedeni) ve kisveyi ( ...
Ali kapısıdır, hikmeti dileyen kapıya gelsin.” dediğine inanırlar. Bu nedenle Alevi-Bektaşi inancında kapı ve eşik kutsaldır, Ali'yi simgeler. Ali'yi simgelediği için eşiğe basılmaz, oturulmaz ve hatta kutsal mekânların (yatırlar vb.) kapıları ve eşikleri öpülerek içeri girilir.
Seyyid ve şerifler, İslam tarihin ilk ailesi olan Ehl-î Beyt mensubu olup, yine o soydan gelmektedirler. İslam dininin Caferîlik mezhebine ve Alevî-Bektaşî tasavvuf tarikatına mensup olanları, itikat olarak Peygamber Muhammed ve On iki İmamlar ittikâdine mensupturlar.
Bir Müslümanın böyle kişilerle evlenmesi caiz değildir. Ancak iman esaslarına inanan, İslam'ın şartlarını kabul eden, —bir kısmını uygulamasa bile- bunları reddetmeyen kişiler ise Müslümandır. Böyle kişilerle hangi mezhepten olurlarsa olsunlar evlilik yapmak caizdir."
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri