Uzamış açlık durumunda ise kanda bulunan glukoz azaldığı için bunun doğal neticesi olarak insülin seviyelesinde de düşme meydana gelir. Zaman içerisinde hem kasların hem de karaciğer gibi organların insülin hassasiyetleri artarak, enerji metabolizmasının daha verimli çalışması sağlanır.
Pankreasın görevini yerine getirememesi, kan şekeri seviyesinde düzensizliklere ve sindirim rahatsızlıklarına yol açabilir. Oruç tutmanın da kan şekerinde azalma gibi etkileri olabilir. Dolayısı ile pankreas hastaları, oruç tutması önerilmeyen risk grubu içerisinde yer alırlar.
Bilimsel araştırmalar üç gün boyunca oruç tutmanın bağışıklık sistemini yenilendiğini ortaya koymaktadır. Kanser, kalp rahatsızlıkları, kolestrol ve şeker hastalığı gibi birçok rahatsızlıkta orucun iyileştirici etkisi olduğunu gösteren bilimsel araştırmalar vardır.
Hastalık, oldukça ciddi ve tedavi gerektiren bir durum olabileceği gibi basit bir rahatsızlık da olabilir. Ramazan ayı süresince özellikle kalp, hipertansiyon, şeker hastalığı, ülser ve ruhsal problemler gibi kronik hastalığı bulunanların oruç tutmaları sakıncalıdır.
Oruç kaynaklı dehidrasyon özellikle yaz aylarında daha akut hale geliyor. Baş ağrısından böbrek taşı riskine ve dikkat bozukluğuna kadar dehidrasyonun çeşitli fizyolojik, bilişsel ve psikolojik olumsuz etkileri biliniyor. Dehidrasyonun yanı sıra, kan şekerinin aşırı düşmesi ve sonra yükselmesi de tehlikeli olabiliyor.
İlgili 29 soru bulundu
Ramazan ayı, oruç tutan kişilerin beslenme düzenini tamamen değiştirir. Bu nedenle orucun ilk birkaç gününde insanlar, kendilerini biraz yorgun ve halsiz hissedebilirler. Çünkü oruç süresince vücuda besin ve sıvı alımı olmadığı için ihtiyaç duyulan enerji, besin depolarından karşılanır.
Örneğin sadece insülin direnci veya gizli şekeri olanların oruç tutmasında sakınca yoktur. Yine Tip 2 diyabeti olan ama diyetin yanında sadece şeker dengeleyici ilaç kullanan, henüz şeker düşürücü ilaç ya da insülin kullanmayan diyabetliler oruç tutabilir.
Yüksek riskli diyabet hastaları oruç tuttukları takdirde, özellikle ciddi kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi), diyabetik koma (ketoasidoz), vücutta ciddi susuzluk (dehidratasyon) ve damarlarda pıhtılaşmaya meyil (tromboz) risklerine maruz kalabilirler.
Şeker hastalığı başlangıç aşamasında olan; günde yalnızca bir tek ve şeker düşüklüğüne neden olmayan ilaç kullanan hastaların oruç tutması, doktorlarından da onay alınarak mümkün olabilir. Ancak özellikle şekeri düşürücü bazı grup ilaçları ve insülin kullanan hastaların oruç tutmaları sakıncalıdır.
Oruç Tutmanın , Kalp Damar Hastalıklarına Etkileri
Aşırı sıvı ve tuz kaybı, kan basıncında aşırı düşmelere, baygınlık gelişmesine yol açabilir hatta kalbin beslenmesinin bozulması sonucunda kalp krizi ve kalp yetersizliğine neden olabilir. Bu durum yaşlı hastalarda daha da belirgin olabilir.
Açlık seviyesinin en üste çıktığı zamanlarda baş ağrısı, mide bulantısı ve kötü ağız kokusu da semptomlara ekleniyor. Vücudunuz oruç tutmaya alışmaya başlıyor. Yağı tüketti ve kan şekerine dönüştürdü. Sahur ve iftar vakitleri arasında su alımı azaldığı için vücutta terleme hızlanırken, sıvı kaybı da artıyor.
Ramazanda kandaki şeker düzeyi ilk günlerde düşer ancak ikinci haftadan sonra kan şekeri 40 ile 80 puan arasında yükselir.
Sarımsak, brokoli, siyah üzüm, ıspanak, çiğ tercih edilen diğer sebzeler, ev yoğurdu, karahindiba, zerdeçal yemek; evde hazırlanan meyve-sebze suları ve bol su içmek pankreas sağlığınızı korumanıza yardımcı olur.”
Önce açlık sonra ziyafet çektiren bir beslenme programı pankreas organının kendini yenilemesini sağlayabilir. Güney California Üniversitesi'nden araştırmacılar başta sınırlı miktarda, ardından ise çok besin verilen farelerde, pankreasın kendini onardığının gözlemlendiği sonucunu açıkladı.
Kan şekerini ölçtüğünde 70 mg/dL'nin altında veya 300 mg/dL'nin üstünde çıkarsa veya hasta kendini kötü hissederse mutlaka orucunu bozması gerekir.
Oruç tutan diyabetli kişi orucunu hangi şartlarda sonlandırması gerektiği hususunda bilgi sahibi olmalıdır. Kan şekerinin 70 mg/dl'nin altında ya da 300 mg/dl'nin üstünde saptanması durumunda oruç hemen sonlandırılmalıdır. Bu değerlerde oruca devam edilmesi durumunda hayati tehlike oluşabilir.
Ramazan'ın yaz mevsimine denk gelmesiyle birlikte oruç tutanların günde 16 saati bulan susuz kalma durumu, bazı kişilerde ürolojik sorunlara ve böbrek sağlığının bozulmasına yol açabiliyor. Bu dönemde böbrek taşı oluşma riski de arttığı için sahur ve iftar vakitlerinde yeterli su tüketimine özen gösterilmesi gerekiyor.
Tokluk kan şekeri seviyesi 100-140 mg/dL 'lik bir değerde ise kişinin normal (sağlıklı) değerlerde olduğunu göstermektedir.140-199 mg/dL' lik tokluk kan şekeri seviyesi değeri prediyabet (gizli şeker) olduğunuzu göstermektedir. 200 mg/dL ve üzeri bir tokluk kan şekeri seviyesi değeri ise diyabet tanısı koymak için ...
Yüksek kan şekeri kalp ve damar sağlığını bozarak göz, sinir ve böbrek hasarlarına, kalp krizi ve inmeye neden olabilir. Şeker hastalarında kalp hastalığı ya da felç riski 2-5 kat daha fazladır.
Aralıklı aç kalmanın insülin direncine iyi geldiği belirtiliyor. Bu direnç, kan şekeri seviyesini dengede tutuyor.
Günlük olarak mutlaka düzenli egzersiz yapılmalı ya da hareketli bir yaşam tarzı benimsenmelidir. Uyku düzeni, insülin direncinin kontrol edilmesinde çok önemlidir. Yaşam tarzı değişikliklerinden yarar görülemeyen hastalarda ilaç kullanımı düşünülebilir. İlaç dozu mutlaka uzman kontrolünde ayarlanmalıdır.
İnsülin direnci ömür boyu hapis cezası değildir ve kolaylıkla üstesinden gelinebilir, çünkü glukoz seviyeleri, yaşam tarzı, uygun beslenme ve egzersizden etkilenebilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri