Kilikya ve Mersin, erken 7. yüzyılda Emeviler tarafından fethedildi. Ardından Mısırlı Tolunoğulları, Bizans İmparatorluğu, Klikya Ermeni Krallığı, Karamanoğlu Beyliği, Memlûk Devleti ve 1473 yılında Ramazanoğulları Beyliği tarafından fethedildi.
Bunlardan birincisi, civarda yetişen ve Akdeniz ikliminin tanıtıcı bir bitkisi olan Arapların da Hambales dedikleri Myrtus-Mersin ağacı nedeniyle bölgeye Mersin adı verildiğidir. İkincisi ise Mersin adının bu bölgede yaşayan “Mersinoğulları veya Mersinoğlu” adındaki bir Türkmen ailesinden geldiğini kabul eden görüştür.
1924 yılında Mersin Adıyla Vilayet olmuş, 1933 yılında da Merkezi Silifke olan İçel ile birleştirilerek İçel adını almıştır. 28 Haziran 2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 4764 sayılı Kanunla İl'in ismi yeniden Mersin olmuştur.
Mersin'in Tarihçesi
Mersin, M.Ö. 1700 yılından itibaren Kizzuvatna Krallığı, Frigler, Pers Satraplığı, Selevkoslar, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Araplar, Bizanslılar, Anadolu Selçuklu Devleti, Ermeni Krallığı, Karamanoğulları, Ramazanoğulları ve Osmanlı uygarlıklarına ev sahipliği yapmıştır.
Klasik devirde Klikya olarak adlandırılmış olan Mersin; sırası ile Hititler, Frigler, Asurlular, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslıların, XI. yüzyılda Selçukluların, XIV. yüzyılda Karamanoğulları ve Ramazanoğullarının XV. yüzyılda da Osmanlı İmparatorluğunun hâkimiyetine geçmiştir.
İlgili 21 soru bulundu
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası Mersin, İngiltere ve Fransa tarafından işgal edilmiştir.
Tarsus, 7.yy'dan itibaren Bizans İmparatorluğu, İran ve Araplar arasında sık sık el değiştirmiştir. Sıra ile Emevi Halifesi Muaviye, Abbasi Halifesi Harun Reşit ,Tarsus'u ele geçirmiştir. 965'de Arapların Anadolu seferlerinde ordu, Tarsus'ta konaklamıştır.
1919'da bağımsız sancak haline getirilmiş, 1924 yılında yeni kurulan İçel İlinin merkezi yapılmış, 1933 yılında Mersin ve İçel illerinin İçel İli olarak birleştirilmesi ve Mersin'in yeni İçel İlinin merkezi olmasıyla birlikte İçel İlinin ilçesi olmuştur. İlçe Büyükşehir sınırlarındadır.
Hitit tabletlerinde Tarşa, Asur kaynaklarında Tarzi, Grek kaynaklarında Tarsos; Arap ve Osmanlı kaynaklarında Tersîs ve Tarsûs adıyla da anılır. Kilikya'nın kapısı olma özelliğini taşıyan Tarsus'un kuruluşu 8 bin yıl öncesine dayanır.
Mersin'de yaşayan Şanlıurfalılar 71 bin 828 kişiyle birinci sırada yer alırken, ikinci sırada 66 bin 833 kişiyle Diyarbakırlılar, üçüncü sırada ise 55 bin 307 kişiyle Adanalılar yer aldı. Mersin'i en az tercih edenlerin başında ise Yalovalılar geliyor.
MAHALLE SAYISI: 806
6360 sayılı yasaya göre Nisan 2014 itibariyle 505 köy mahalleye dönüştürülmüştür. Mersin, 2022 yılı sonu ADNKS sonuçlarına göre 1.916,432 nüfus ile Türkiye'nin 11. büyük ilidir.
Anamur Muzu kendine has aroması ve kalitesinden dolayı Türk patentince coğrafik işaret ile Anamur Muzu olarak tanımlanmıştır.
Bunların ardından sırasıyla, Tunceli, Erzincan, Tokat, Çorum, Kahramanmaraş, Bingöl, Amasya, Erzurum, Malatya, Adıyaman, Yozgat, Hatay, Elazığ, Muş, Balıkesir, Mersin, Kars, Adana, Ankara, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kırıkkale, Kütahya ve Ordu illeri gelmektedir.
Çok zengin bir tarihi olup, bazı dini inançlar yönünden önemli bir kenttir. Kur'an'ın Kehf Suresinde geçen Ashab-ı Kehf (Yedi Uyurlar)ın kaldığı mağaranın Tarsus'ta olduğuna inanılır. Yeni Ahit'in yazarlarından biri olan Pavlus da Tarsus doğumludur. Bu sebeple Hristiyanlarca da hac yeri olarak kabul edilmektedir.
Bu kesin olmayan kanılara karşı bilinen gerçek şudur. Varsaklar, Oğuz kökenli bir Türkmen birliğidir. Kimi tarih kitapları “Varsaklar Yurdu Silifke” diye yazmış, Bu görüşten Silifke'nin bir Varsaklar ülkesi olduğu ve de Silifkeliler' in çoğunluğunun Varsak boyundan geldiği anlaşılır.
Mersin ili, özellikle de Mersin kırsalı, ülkemizde, Yörük-Türkmen topluluklarının en yoğun yaşadığı coğrafi bölgelerin başında gelir.
M.S.638 yılında Emeviler zamanında Çukurova fethedilmiş, Abbasiler Döneminde buraya yerleşilmiştir. M.S. 1083 yılında Çukurova Anadolu Selçuklu Devleti´ne katılmıştır. Haçlı Seferleri sırasında Ermenilerin eline geçen Çukurova bir süre sonra yeniden Konya Selçukluları tarafından alınmıştır.
Ö. 1200-839'da Anadolu ve Kilikia'da birçok küçük prenslik ve krallıklar oluşmuştur. Tarsus bu krallıklardan birinin başkentidir. Asur metinlerinde Kral Salmanassar II'nin, Kilikia'daki Que Krallığı'na dört sefer düzenlediği ve Tarsus Kralı Kate'yi tahttan indirerek kardeşi Kirri'yi tahta geçirdiği anlatılmaktadır.
“Tarsus Müzesi Müdürlüğünce 214 Ada, 7 ve 8 no.lu parselde gerçekleştirilen kurtarma kazısında kültür dokusunun ortaya çıkarılarak niteliğinin anlaşılabilmesi için amorf durumda pişmiş toprak kandil parçası, çatı kiremiti, amphora parçaları vb. buluntulara ulaşılmış olup envanterlik nitelikte taşınır-taşınmaz kültür ...
Hasan Çetin, Tarsus'un içinden geçen bir fay hattının bulunmadığını belirterek, “Fayların aktif mi ölü mü olduğunu anlamak için analizler yapılıyor, kazılar ile fayın hareketleri ölçülüyor. Yaşanan depremlerde Elbistan fayı Tarsus bölgesini oldukça rahatlattı. Bu da Tarsus'ta riskin az olduğunu gösteriyor.
Fransızların Tarsus'u terk ettikleri 27 Aralık 1921tarihinde, Adana'daki Türk alayının bir taburu ve bir süvari bölüğü Tarsus'a, 3 Ocak 1922'de de Mersin'e girdi, böylece Mersin ve Tarsus'un kurtuluşu sağlanmış oldu.
Bundan sonra da 1517 yılında Ramazanoğlu Beyliği Osmanlı İmparatorluğu'na Osmanlı İmparatorluğunu bağlı vasal bir devlet haline geldi. 1607 yılında bölge tamamen Osmanlı İmparatorluğu parçası oldu.
b) İÇEL olarak bilinen yer, İlk Çağ Kilikyasının küçük bir bölümüne verilen addır. Katip Çelebi , İçel'i taşlık ve yüksek dağlar içindeki bir bölgeye verilen ad olarak tanımlamışdır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri