Kar yağarken gökyüzünün pembemsi bir renk alması, bir optik olayla, ışığın yansımasıyla ilişkili.
Şehrin ışıklarının (sokak lambaları, binaların ışıkları v.b.) renksiz olan, şeffaf kar taneleri tarafından yansıtılması ve kırılması neticesinde turuncu renk tonları oluşur.
Kar yağışı genellikle hava sıcaklığı -4 °C ilâ -20 °C arasındayken olur. Bu yağış, sıcaklık sıfırın altında birkaç derece olduğunda ağır, nemli, ebatları bir santimetreye ulaşan parçalar halinde gerçekleşir. “Lapa lapa kar yağması” tabiri bu durum için kullanılır.
Bulutlu ge- celerde ise normalde uzaya ulaşan uzun dalga boylu kırmızı ve tonlarındaki ışınlar bulutlardan sekerek yer- yüzüne geri döner. Bunun sonucunda bulutlu şehirler- de kırmızımsı gökyüzü parlamaları ortaya çıkar.
Yani kar bir susturucu görevi görmüş olur. Kar yağdığında hava ısınır mı? Aslında kar yağması havayı ısıtmaz; tam tersi ısınan hava kar yağmasına sebep olur.
İlgili 23 soru bulundu
Kar buz kristallerinin bir araya gelmesiyle oluşur ve yeni yağmış kar tanelerinin yüzeyinin gözenekli yapısı karın ses dalgalarını soğurmasına imkân verir.
kar yağışı ısı veren tepkime olduğu için ortama ısı verir. hava yumuşar. hava sıcak olur demek biraz abartıdır, sadece ayaza göre veya yağmura göre daha egzotermik bi olay olduğu için, kar yağışı ortamı bi nebze de olsa ısıtır.
Güneş yüzeyindeki patlamalar ile ortaya çıkan gökyüzünde gece renk değişimi, görenleri merakta bıraktı. Solar fırtına olarak adlandırılan bu olay, Güneş'te meydana gelen füzyon (birleşme-kaynaşma) sonucunda gözlenebiliyor.
Gökyüzü genellikle büyük şehirlerde yaşanan kirlilikten kaynaklı pembe görünmektedir. Yüksek basınçlı hava sistemlerinde; kirlilikten kaynaklı havadaki moleküllere parçacıklar eklenir. Bunun sonucunda da mor ışığın saçılması için etkili filtre oluşur.
Güneş ışınları gökyüzünün üst katmanlarını delerken mavi dalga boyları bölünür ve emilmek yerine yansır. Bu doğrultuda ufuk iyice alçaldığı sırada yeşil ile beraber mavi renk dağılmaya başlar. Bunun sonucunda ise turuncu ve kırmızı bir renk ortaya çıkar.
Bu çalışma edebiyatımızın en önemli yazarlarından Hâlit Ziya Uşaklıgil'in Kar Yağarken adlı öyküsünün yapısalcılık açısından tahlilini içermektedir. Öykü 1914 yılında yayımlanan Bir Şi'r-i Hayal'de yer almıştır. Uşaklıgil'in öykülerinin temel öğesi çocuk sevgisidir.
Erime ve donma olayları birbirinin tersidir. Kar yağarken havanın ısınmasının nedeni maddeler donarken çevresine ısı vermesidir. Bunun tersi kışın buzlar erirken havanın soğuk olmasının nedeni de maddeler erirken çevresinden ısı almasıdır.
Kuru ve soğuk bir havada ise toz halinde, daha küçük kar taneleri oluşur. Dolu ise bulutların içindeki yuvarlak ya da düzensiz şekilli buz parçacıklarıdır. Bulutların içindeki yağmur damlacıklarının bir fırtına sırasında yükselmesi nedeniyle aniden soğuyarak donması sonucu oluşur.
Prof.Dr.Orhan Şen de Afrika'dan taşınan toz nedeniyle havanın sarı renkli olduğunu belirterek "Bu toz demir bileşeni içerir. Yağışla birlikte aşağıya iner. Saçlara faydası vardır, yağışla birlikte elbiselerinizde leke yapabilir" dedi.
Açık ve güzel bir havada gökyüzünü mavi, bulutları beyaz, Güneş'i ise sarıya yakın bir renkte görürüz. Ancak gün doğumu ve gün batımı sırasında, gökyüzünde pembeden turuncuya farklı tonlarda renklere şahit oluruz.
Kırmızı, turuncu ve pembe bulutlar neredeyse tamamen gündoğumu ve günbatımında görülür ve atmosferin güneş ışınlarını saçmasıyla meydana gelir. Bulutlar uzun ve saçılıma uğramamış güneş ışınlarını yansıtırlar ve o rengi alırlar. Bu etki birinin kırmızı bir spotu beyaz bir kağıda tutmasına benzer.
Bulut: Depremden bir ile 12 saat önce görülebilen çizgiler halinde dizilmiş bulutlar. Gökyüzü: Kızıl, pembe, kırmızı, turuncu renkli gökyüzü 7'den büyük depremden bir iki ay önce, 4 büyüklüğündeki depremlerden ise 7 - 8 gün önce görülebiliyor.
Kar yağarken gökyüzünün pembemsi bir renk alması, bir optik olayla, ışığın yansımasıyla ilişkili. Görünür ışığın dalga boylarını ölçen bir spektrum ölçeğinde, kırmızı ışığın dalga boyu daha uzundur (bkz.
Güneş ışığı atmosfere girdiğinde saçılan ışınların dalga boyları farklı farklıdır. Bu farklılık saçılma anında farklı renklerin oluşmasını sağlar. Kısa dalga boylu ışınlar mor, mavi ve yeşil renkler olarak; uzun dalga boylu ışınlar ise sarı, turuncu ve kırmızı renkler olarak saçılır.
Gökyüzünün kırmızı renk almasının nedeni, güneş ışığının atmosferden geçerken saçılması ve soğurulması sonucu oluşan optik bir fenomendir. Bu durum genellikle güneşin doğuşu veya batışı sırasında görülür ve kırmızı, turuncu ve pembe tonlarını içerebilir. Bu fenomenin depremlerle bir ilgisi bulunmamaktadır.
Parlak kırmızı ışık veriyor elektrik yükü verilince. Neonun elde edilmesi ise havanın sıvılaştırılması ile elde ediliyormuş. Belkide depremler sırasında bir şekilde ayrışan neon elektriklenince kırmızı ışığa sebep oluyordur.
Güneş ışınları gökyüzünün üst katmanlarını delerken mavi dalga boyları bölünür ve emilmek yerine yansır. Bu doğrultuda ufuk iyice alçaldığı sırada yeşil ile beraber mavi renk dağılmaya başlar. Bunun sonucunda ise turuncu ve kırmızı bir renk ortaya çıkar.
Kar ayrıca kış boyunca toprak nemini korumaya yardımcı olur. Kar, topraktaki geniş sıcaklık dalgalanmalarına karşı koruma sağlar. Kar altında çok yıllık bitkilerin, çiçek soğanlarının, yer örtülerinin ve çilek bitkilerinin kökleri, donma-çözülme döngüsünden korunur.
Kış gelip de yeryüzünde havalar soğuduğunda, su yine de buharlaşmaya devam eder. Buharlaşan su yavaş yavaş atmosferin üst katmanlarına doğru yükselir. Ama oradaki sıcaklık o kadar düşüktür ki, su buharı sıvı hale geçmeye fırsat bulamadan doğruca katı kale geçer ve böylelikle "buz kristallerini" oluşturur.
Bulutun yüksekliğindeki hava, sıfır derecenin altına düştüğünde toz parçacıklarının çevresinde yoğunlaşmış damlacıklar donarak kristalleşir. Oluşan minik buz kristalleri zamanla birleşir, büyür ve ağırlaşır. Bulutta tutunamayacak kadar ağırlaştıklarında da birer kar tanesi olarak yeryüzüne düşerler.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri