Herkes içtihad edemez. İçtihad eden zatların belli bazı şartları haiz olmaları gerekmektedir. 2. İçtihad eden zatların Kur'an, Hadis ve Kıyas gibi fıkhî ölçülere muhalefet etmemeleri gerekir.
Kişinin müctehid olabilmesi veya ictihad yapmaya yeterli görülebilmesi için hem İslam hukuku ve diğer İslam ilimlerine vakıf olması (kısacası “ilim”) hem de hukukî bir kabiliyete sahip olması gerekir.
Yani hakkında âyet, hadis, yani nas bulunan konularda, bir içtihad yapılamaz; çünki Allah veya Peygamber o konuyu zaten düzenlemiştir. Zaten, içtihadı “fer'i olan bir şeri hükmü delilinden çıkarma” şeklinde tarif edenler de vardır. 4 Mesela, namazın, orucun rükünleri, vakitleri vb. hakkında artık içtihad yapılamaz.
İçtihadı Birleştirme Kararları Yargıtay tarafından verilmiş olan kararlarıdır. Anayasa Mahkemesi kararlarını Genel Kurul'da verir.
İlgili 38 soru bulundu
Kıyas, re'y, istidlâl, istinbat, fıkıh gibi yakın içeriklere sahip kavramlarla birlikte ictihad, nasların lafız, mâna ve bilinçli boşluklarında gizli şer'î-amelî ahkâmı ortaya çıkarmaya yönelik beşerî çabayı ifade eder. Bu çabayı gösteren kimseye müctehid, hakkında ictihad edilen konuya da müctehedün fîh denilir.
İçtihat, hukukun yardımcı kaynaklarından biridir. Hukukun uygulanmasındaki yardımcı kaynaklar, hakkında yazılı veya yazılı olmayan bir hukuk kuralı (örf ve âdet kuralı) bulunmayan konulara ilişkin uyuşmazlıklarda, başka bir deyişle, hukuk boşluğu söz konusu olduğunda hâkimin başvurabileceği kaynaklardır.
Mecelle'nin 14. maddesinde "mevrid-i nass'da ictihada mesağ yoktur, yani ayet-hadis olan yerde ictihad yoluna gitmek caiz değildir" denilmiştir.
Terim olarak naslarda yani Kur'ân-ı Kerim ve sünnette hakkında açık ve kesin hükmü bulunmayan fıkhî bir meselenin hükmünü, ilgili delilden çeşitli yöntemler kullanarak çıkarabilmek için bütün gücün harcanması anlamına gelir.
Danıştay içtihatları birleştirme kararları bağlayıcıdır. Bu kararların bağlayıcılığı Danıştay Kanunu'nda belirtilmiştir. Danıştay içtihatları birleştirme kararlarına, Danıştay dava ve kurulları ile idari mahkemeler ve idare uymak zorundadır (İnan, 1996: 78).
İçtihat "Yasada veya örf ve âdet hukukunda uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun düşüncelerinden doğan sonuç." ve "Görüş, özel görüş, anlayış, kavrayış" anlamlarına gelmektedir.
Somut olayda mevcut olan anlaşmazlık konusunda, üst mahkemelerin benzer olaylar bakımından verdiği farklı kararlarla ortaya çıkan ve anlaşmazlığı ortadan kaldırmaya yönelik; yetkili üst kurullarca alınan kararlardır.
Bir müçtehidin ulaştığı sonuç ile aynı düzeydeki bir başka müçtehidin ulaştığı sonucun birinin diğerine bir üstünlüğünden bahsedilemeyeceği için “içtihat içtihadı nakz etmez” ifadesi genel geçer bir ilke olarak yaygınlık kazanmıştır.
Değerli kardeşimiz, Kur'an-ı Kerim, hadis ve müçtehid imamların görüşlerine zıt düşmemek şartıyla, günümüz İslam alimlerinin verdiği fetvalarla amel edilebilir. İslâm'ın ana kaynakları dörttür; Kitap, sünnet, îcma ve kıyas'dır.
O meselenin illetinin insanın çabasıyla tespiti gibi bir şey caiz değildir, insanın böyle bir yetkisi yoktur İbn Hazm'a göre. Dolayısıyla kıyas da ta'lil de batıldır. İnsan böyle bir nassın illetini ortaya koyamaz.
Mutlak İctihâd: “Şer'î (dînî- hukûkî) meselelerin tamamında ictihad ederek hüküm elde edebilme ve fetvâ verebilme kudretidir”. Bu melekeye sahip olan âlime, “mutlak müctehid” denilir.
Akıl ve çevreye veya doğu ve batıdan ithal edilen düşünce ve görüşlere istinaden, hiçbir kimse İslâmi konularda ictihad edemez. İctihadın kapısı her zaman açıktır. İctihad kapısı, birinci asırda açık olduğu gibi her asırda da açıktır.
İslam dünyası 12. yüzyılda ekonomik çöküntü ve siyasi anarşiye sürüklenince, bir de din tartışmaları olmasın diye "içtihat kapısı kapandı" (yasaklandı!) denildi; ağır bir tutuculuk oluştu. Böylece, o çağlardaki ataerkil toplum yapısının ürünü olan yorum ve âdetler zamanla din kuralı zannedildi.
Hadis, Sünnet, İcma, Kıyas ve İçtihat da İslam dininin temel kaynakları içerisindedir.
Dinimizde ameli mezhepler dörde ayrılır. Bunlar sırasıyla Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleridir.
3- (Âlimler de hata eder) demek, âlimlere olan itimadı sarsacağı için yanlıştır. Allahü teâlânın ve Resulullah efendimizin övdüğü âlimler için, (Âlimlerde hata olur) demek çok çirkin olur.
Kıyası bazı İslâm hukuku, yani fıkıh, mezhepleri kabul ederken, bazı İslam hukuku mezhepleri kabul etmez. Örneğin, Şii-İsnaaşeriyye mezhebi içtihatta kıyas yerine direkt olarak aklı esas alıp içtihatta kıyasa başvurmaz.
içtihatlarrn birleştirilmesini talep edebiirler bu durumda Birinci Başkanlık Kurulu, içtihadı birleştirme yoluna gitmenin gerekli olup olmadığına kesin olarak karar verir.
Sözlüklerde bu kelime çaba göstermek, bütün gücünü kullanmak, ısrarlı olmak ve zahmet çekmek manasına gelmektedir. Cehd kökünden türemiş olan içtihat kelimesi bir konuda elinden gelen tüm çabayı sarf etmek, bir şeyi elde edebilmek için tüm gücünü kullanmak manasına da gelmektedir.
Bilimsel içtihada, doktrin (öğreti) adı da verilmektedir. Doktrin, hukuk bilginlerinin hukuksal meseleler hakkındaki bilimsel görüş ve kanılarını ifade etmektedir. Roma Hukuku'nda kanunların belirsizlikleri durumunda hukuk biliminin en yetkin uzmanları çözüm önerileri getirmekteydiler.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri