Haram yollarla kazanılan para ve mallara gelince; mirasçıların fakir olmaları durumunda söz konusu mirastan yararlanmaları câiz ise de fakir olmayan mirasçıların yararlanmaları câiz değildir. Bu tür para ve malların, fakirlere veya hayır kurumlarına verilmesi gerekir.
Sonuç: Faizli işleme bulaşmak haramdır. Ancak kendi ticaretiniz esnasında harama bulaşmadan helal ürünler satarak para kazandıysanız kazancınız helaldir. Kazancınızın haram olmayan bölümünden zekatınızı vermeniz gereken miktara ulaşıyorsa, zekatınızı vermeniz gerekir.
1783- Helâl mal, haram malla birbirinden ayırt edilmeyecek şekilde karıştığında, haram malın sahibi ve miktarı belli olmaz, haram olan miktarın humustan az veya çok olduğu bilinmezse, humusu verildikten sonra helâl olur.
Eline, haram mal, mesela para geçen, bunu sahibine vermeli, sahibi bilinmiyorsa, fakire sadaka vermelidir. Başka yere vermesi günah olur. Bu malı almak, fakirlerden başka kimseye caiz olmaz. Yalnız vârisin, haram mal olduğunu bildiği halde, mirası alması caiz olur.
Haramdan topladığı malları, kendi helal malı ile yahut birbirleri ile karıştırsa, buna Mülk-i habîs denir. Bu habis karışımdan verince, haram olduğunu tanımadığı malı, parayı almak caiz olur.
İlgili 40 soru bulundu
Değerli kardeşimiz, Miras bırakan kimse, o malı haramdan kazanmış, faiz, rüşvet, gasp ve karaborsacılık gibi yollardan temin etmişse, mirasçısı o malı yiyemez.
Paranın helâliyet derecesi, onun nasıl sarf edildiğine bakılarak tahmin edilebilir. Kazancın menşei karanlık ve bulanık ise gittiği yer de aydınlık ve berrak olmaz. Hayatımızda -Allah korusun- israf ve cimrilik varsa; bu hâl, kazancımızdaki mânevî problemlerin bir habercisidir.
Meşru olmayan yoldan kazanılan bir malı, bir parayı şahsın kendisinin yemesi caiz olmayıp, haramdır. Eğer bu mal hırsızlık, gasp gibi yollarla haksız yere ele geçirilmişse, insanın onu kazancından ayırması, uzaklaştırması gerekir. Bu halde sahibi belli ise, malın ona verilmesi gerekir.
Haram kazancın sahipleri veya kaynağı bilinmiyorsa bu takdirde bu para “habîs” yani kazanılma şekli itibariyle “pis” olduğu için halkın umumi ihtiyaçları için – tuvalet, hamam yapımı gibi- kullanılabilir Cami, vakıf gibi hayır kurumlarının elektrik, su, doğalgaz gibi faturaları ödenebilir.
Fakir olan kardeşe zekât verilebilir. Kardeş çocuğu, amca, dayı, hala ve bunların çocukları da böyledir (Merğinânî, el-Hidâye, 2/224; İbnü'l-Hümâm, Fethü'l-kadîr, 2/275; İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, 2/353-354).
Gayrimeşru ve haram yollarla elde edilen kazanç ile ibadetler yerine getirilemez. Dolayısıyla bu kazanç ile kurban ibadetini yerine getirmek caiz değildir. Malını haram yoldan kazanan kişi, eğer onun gerçek sahibini tespit edebiliyorsa bu malı ona iade etmelidir.
Sadaka olarak verilen haram maldan sevap ummak caiz değildir. Haram paradan verilen sadakayı alan kimse, bunun haramdan olduğunu bilerek, Allah kabul etsin derse, kafir olur. Veren de amin derse, o da kafir olur. Haram paradan sevap ummak.
Fetva Kurulu, faiz, tefecilik, rüşvet, içki, kumar, uyuşturucu, hileli kazanç, başkasının emeğini sömürme ve haram kılınan diğer malların ticaretiyle elde edilen kazançlardan zekât verilemeyeceğini belirtti.
Bu sebeple bu malı kabul etmesinde hiçbir sakınca yoktur. Bu yardımın, -dînî konuda birtakım şeylerden vazgeçmeye veya bırakmaya sebep olmaması kaydıyla-, müslüman veya kâfir olan bir devlet tarafından verilmesi arasında hiçbir fark yoktur.
Dâr-ül-harbde, yalnız kâfirlerden faiz alan bir bankaya para yatıran bir müslümanın, bu paranın faizini alması helal olur. Bu bankadan ödünç para alıp faiz verenlerin hepsi müslüman ise, bankaya yatırılan paranın faizini almak haram olur.
Cevap. Haram para ile hayır hasenat yapmak ve bundan sevab beklemek câiz değildir. Böyle olduğu iyi bilinen bir yerde namaz kılmak da başka namaz kılacak yer yoksa mekruhtur. Ancak bir kimsenin helal ve haram parası karışık ise, bunun yaptığı câmide namaz kılınır.
Haram yollarla kazanılan para ve mallara gelince; mirasçıların fakir olmaları durumunda söz konusu mirastan yararlanmaları câiz ise de fakir olmayan mirasçıların yararlanmaları câiz değildir. Bu tür para ve malların, fakirlere veya hayır kurumlarına verilmesi gerekir.
' İçki, uyuşturucu ve kumar gibi haram yollardan elde edilen mallar, muhtaç olan kişilere veya hayır kurumlarına verilerek elden çıkartılır. Başkasının hakkına girerek elde edilen mallar ise sahibine iade edilmelidir. Olur da sahibi bulunamazsa mirasçıları araştırılır ve kendilerine teslim edilir.
Tüm günahlardan bir tövbe ile tövbe ederse tövbesi geçerli olur. Yüce Allah'ın kuluna “dilediğini yap ben seni affettim” demesi yani kul, günah işleyip tövbe ettiği müddetçe affedilir. Böylece yaptığın her günahtan sonra tövbeye devam et.
Yediği, içtiği ve giydiği haram olan kişi, yaşayan bir ölüden farksızdır. Haram, afyon gibi insanı gaflete sürükler; Allah'a itaatten uzak bırakır. Yani zehir bulaşan bir beden nasıl ki elden ayaktan düşüyorsa, haram yiyen ruh da zehirlenmiş olur ve dolayısıyla da ibadetlere karşı elden ayaktan düşmüş olur.
Şüphe ile hüküm verilmez.
Haram para ile alınan elbise ile namaz kılmaya gelince; Maliki ve Şafiilere göre, haram elbise ile örtünmek haram olmakla beraber namaz sahihtir. Hanefilere göre, böyle bir namaz tahrimen mekruh olarak sahih ve geçerlidir. Bunun örneği erkeklerin ipekli kumaştan elbise giymeleridir.
Kocası haram kazanan kadının yapacağı ilk iş, kocasını haramdan uzaklaştırıp helâl yolla geçinmeye zorlamaktır. Şayet tesiri olmuyor, kocası haram kazançta ısrar ediyorsa, bu defa şahsına âit malı varsa o maldan kendi rızkını temin etmesi, kocasının haram malından yememeye gayret etmesi gerekir.
Değerli kardeşimiz, Kişinin kazancının haram olup olmadığı kesin bilinmiyorsa veya kazancının içinde helal olan kısım varsa, böyle kişilerin ikramını yemek caizdir.
İslam âlimleri; kazancının tamamı haram olduğu bilinen kişi ve kurumlarla alışveriş, borçlanma vb. muamelelerde bulunmanın haram, kazancının çoğu haram olduğu bilinen kişi veya kurumlarla bu tür işlemler yapmanın mekruh olduğunu ifade etmişlerdir.
Öncelikle bilinmelidir ki Allah'ın yeryüzündeki nimetlerinden helal olanlar çoktur, saymakla bitmez. Haram olanlar ise sınırlıdır, sayılıdır. Müslümana düşen sınırlı sayıdaki bu haramlara düşmeden helal olanın peşinde koşturmak, helal kazançla meşgul olmak, emeksiz ve haksız kazançtan uzak durmaktır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri