Göz beyazında sarı leke kanser çeşidi değildir. Genel olarak kornea bölgesine yakın, gözün gözbebeği ve burun arasında yer alan beyaz kısmında ortaya çıkan pinguekula, UV ışınlarına fazla maruz kalınmasıyla oluşum gösterebilmektedir.
Göz beyazında sarı leke daha yeni gelişiyorsa batma ve yanma hissinin azaltılması için göz damlaları ile tedavi edilmektedir. Sarı kitlenin büyüdüğü durumlarda da kitleyi gözden alma yoluna gidilip, hasta isterse ameliyatı yapılabilir.
Sarı beyaz renkte ufak bir tepecik şeklinde ortaya çıkan ilk haline "pinguekula" adı verilir. Genellikle gözün buruna yakın beyaz kısmında ve göz kapağı aralığında oluşmaya başlayan bu dokunun zamanla göz bebeğine doğru ilerlediği gözlenir.
Gözün beyaz kısmında sarı leke şeklinde görülen dokulara Pingekula adını veriyoruz. Pingekula, estetik olarak rahatsızlık yaratabilecek bir sorun olduğu gibi aynı zamanda göz kuruluğu, gözde batma, kızarıklık ve bulanık görme gibi sorunlara da neden olabilir.
Gri veya siyah lekeler, örümcek ağları ya da ipler gibi görülebilen bu cisimler genellikle göz sıvısının içerisinde meydana gelen değişikliklerden kaynaklanır.
İlgili 34 soru bulundu
Özellikle göz çevresindeki cilt incedir ve hormonlar, kirlilik, iklim, cilt yaşlanması, UV ışınları gibi iç ve dış etkenlere karşı hassastır. Bu nedenle güneş, özellikle göz çevresinin hiperpigmentasyonunda ve koyu halkaların ortaya çıkmasında önemli bir rol oynar.
Kornea hasar gördüğünde ödem(şişme) veya skar(leke) oluşumu meydana gelir. Kornea düzenliliği ve saydamlığı bozulur. Korneada skar, ödem veya başka bir nedenle oluşan düzensizlik ışığın yansımasına, dağılmasına, bulanık görmeye ve görme kaybına neden olur.
Pinguekula, konjonktiva üzerinde sarı-beyaz renkli, kabarık doku büyümesidir. Limbus sınırını geçmez. Genellikle gözün burun tarafındaki beyaz alan üzerinde, kalsiyum, kolesterol ve protein birikimi sonucu gelişir. Genellikle orta yaş ve yaşlı insanlarda görülür.
Göz beyazında sarı leke kanser çeşidi değildir. Genel olarak kornea bölgesine yakın, gözün gözbebeği ve burun arasında yer alan beyaz kısmında ortaya çıkan pinguekula, UV ışınlarına fazla maruz kalınmasıyla oluşum gösterebilmektedir.
Yaygın olarak safra taşı, kist, tümör ve iltihap sebebiyle safra kanallarının tıkanması ile vücutta sarılık gelişir ve bu durum da göz akının rengini değiştirir. Benzer şekilde, safra kesesi ile bağlantılı olan pankreas kanalının iltihaplanması veya tıkanması durumunda, safra düzgün bir şekilde boşaltılamayabilir.
Sarılığı olan kişilere sürekli su içmeleri ve daha fazla meyve ve sebze, kepekli tahıllar, yağsız proteinler, fındık ve baklagiller gibi karaciğer dostu yiyecekler yemeleri tavsiye edilir. Karaciğer tedavi ile iyileşmeye başladığında sarılık ve gözlerdeki sarı renk azalacaktır.
Kornea iltihabı veya dejeneratif hastalıklara bağlı korneada beyaz lekeler (Lökom)'in tedavisi kornea naklidir.
Bazı gözlerin kornea yani saydam tabakasında enfeksiyonlar, kazalar gibi çeşitli nedenlerle çizikler, izler ya da lekeler bulunabilir. Excimer lazer teknolojisi ile PTK yöntemi uygulanarak korneadaki bu çizikler, izler ya da lekeler silinerek hastaların net görmesi sağlanabilmektedir.
Göz altındaki lekelerin tedavisinde genellikle lazer tedavisinden faydalanıyoruz. Göz altındaki deri çok hassas olduğu için, lazer tedavileri genellikle ilk akla gelen seçeneklerden birisi olmuyor. Ancak Revlite gibi, Icon gibi lazer sistemleri deneyimli bir hekim tarafından uygulandığında etkili sonuçları olabilir.
Gözün sklera olarak bilinen beyaz kısmı konjonktiva adı verilen ince, berrak bir dokuyla kaplıdır. Bu doku, içerisinde küçük ve ince kan damarlarını bulundurur.
Makula; sarı nokta da denilen ve keskin görmeden sorumlu retina tabakasının ortasında bulunan küçük bir alandır. 5 mm çapında olmasına rağmen merkezi görmeden sorumludur. Bu alanda, ışığı algılayan fotoreseptör hücreleri yoğun olarak bulunmaktadır. Yine bu alan detayların da görülmesini sağlar.
Sarı nokta hastalığı gelişen kişilerde, görme alanının merkezinde görme kaybı başlar ve hücrelerin zamanla yok olmasıyla kaybedilen görme alanı kenarlara doğru gelişler. Bir diğer deyişle, hastalar merkezde karanlık bir nokta görürken kenarlarda halka şeklinde bir görüşe sahip olur.
Makula keskin ve renkli görmeden sorumlu retina tabakasının ortasında bulunan küçük bir alandır. Bunun ortasındaki toplu iğne başı büyüklüğündeki bölgeye içerdiği özel pigment maddelerinden dolayı sarı nokta adı verilir.
Sarı nokta, tıbbi adı ile maküla bölgesi, gözün alıcı tabakası olan retina - ağ tabakasının tam ortasında yer alan, merkezi görmemizi sağlayan bölgesidir. Bir noktaya baktığımızda, o görüntü makülaya ve tam ortasındaki fovea bölgesine düşer.
Arpacık, göz kapaklarının uç noktalarında bulunan yağ bezlerinin bakteriyel enfeksiyonudur. Gözde arpacık çıkması sık karşılaşılan ve çoğu zaman zararsız bir durumdur. Arpacık gözün mikroplanması nedeniyle olur, kızarıklık, hafif acı, ağrı ve rahatsızlık verir. Göz kapağı şiş, kırmızı ve normalden sıcaktır.
Konjonktivada sayısız kılcal kan damarları mevcuttur. Bu kılcal damarlar değişik sebeplere bağlıdır yırtılabilir ve oluşan kanama konjonktiva ile sklera arasında birikir. Bu küçük kanama odacıkları skleranın beyaz görüntüsü önünde açık kırmızı nokta şeklinde görülür.
Çeşitli şekillerde bakteri, virüs veya mantarların göze bulaşması sonrasında kornea zarar görebilir. Keratit adı verilen ağrılı enfeksiyonlarında görme bulanıklığı, sulanma, çapaklanma ve ağrı belirtileri ile korneada beyazlaşma ve lekelenme gelişebilir.
Keratit tedavisinde gecikme göz yüzeyinde (korneada) kalıcı leke ve görme kaybına yol açar. Kalıcı lekenin önlenmesi amacıyla erken tedavi çok önemlidir. Leke kalan hallerde tedavide excimer lazer ya da kornea nakli (keratoplasti) gerekebilir.
Kornea hasarı belirtileri, göz kızarıklığı, ağrı, bulanık görme, ışığa hassasiyet, gözde yabancı cisim hissi, gözde sulanma, göz kapağı şişmesi ve baş ağrısı gibi semptomlar olabilir. Kornea zarar gördüğünde, tedavi seçenekleri korneanın hasar derecesine ve nedenine bağlı olarak farklılık gösterebilir.
Lüsid rüya araştırmacısı Stephen LaBerge'e göre, algılar ya duyulardan ya da hayal gücünden gelebilir. Talamusun dahil olduğu, muhtemelen serotonerjik nöronları içeren bir inhibitör sistem, hayali algıların fazla aktif hale gelmesini engeller ve böylece halüsinasyonlara dönüşürler.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri