Arapça acz (=beceriksizlik, bir şeye güç yetirememe) sözcüğünden türetilen mu'ciz (=acze düşüren) kelimesinin bir başka şekli olan mu'cize (=hayrette bırakan, acze düşüren) sözünden aktarılmıştır. Farsça mūcize, Kürtçe mūcîze, Azerice ve Uygurca möcizä, Özbekçe mocizä, Tatarca möğcizä.
mucize / mûcize / معجزه
İnsanların benzerini yapmakta aciz kaldıkları olağanüstü şey.
İlim, hüner, tanıma.
Mucize ya da tansık; bilimsel yasalarla açıklanamayan ve ilahî güçlere mâl edilen, inananları tarafından hoş karşılanan, sıra dışı olay.
fail / fâil / فاعل İşleyen, yapan. Te'sirli, etkili.
İlgili 25 soru bulundu
vesim. (Çoğulu: Vüsemâ-Visâm) Güzel yüzlü. Güzel çehre. Damgalı.
devr-i zaman. (Devr-i felek) Tali, kader. şans.
Mucize kelimesinin kökeni Arapça dilidir.
mucize - Nişanyan Sözlük. Arapça ˁcz kökünden gelen muˁciza(t) معجزة “1. aciz bırakan şey, 2. İslam inancında peygamberlere mahsus olan doğaüstü eylem” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça ˁaciza عجز “aciz idi” fiilinin mufˁila(t) vezninde IV. etken fiil sıfatıdır.
Din felsefesinde mucizenin kullanılan anlamı da şu dur: “Tanrı tarafından meydana getirilmiş, dinî önemi haiz, olağanüstü türden bir olay”. Din Felsefesi ve teoloji geleneği içerisinde mucizeler vahyi destekleyici, yani onların doğru vahyi, yanlışından ayıran bir unsur olduğu şeklinde kabul edilmektedir.
Dilimize Farsçadan geçmiş olan Nesrin isminin sözlük anlamı yaban gülüdür. Osmanlıca kaleme alınmış metinlerde bu isim ''Nasrin'' şeklinde geçer.
mihr - Nişanyan Sözlük. Arapça mhr kökünden gelen mehr veya mihr مهر “nikâhta kadına ödenen para” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Orta Farsça mihr “ant, sözleşme, kontrat” sözcüğünden alıntıdır.
Mer'ā kelimesinin çoğulu merāî'dir. Buna mukabil Farsça ve Kürtçe merg 'çayır, otlak' yer demektir.
haiz-i ehemmiyet / hâiz-i ehemmiyet / حائز اهميت
Ehemmiyetli, mühim, önemli.
Kelam kaynaklarında, hissî mucizenin dışındaki bütün de- lil ve alametlere genel olarak akli mucize denilir. Bunlara aynı zamanda manevi mucizeler adı da verilir.
can / cân. Hayat, ruh, gönül.
(Mecaz) Olağanüstü, şaşırtıcı
Söz konusu kavram, makalemizde, klasik tanımıyla değil, ancak 'Peygamberleri desteklemek amacıyla onlara verilen olağanüstü hadiseler' anlamında ele alınacaktır. Kur'ân-ı Kerim'de mucize kelimesi geçmemektedir.
Birdenbire ve hiç umulmadık bir zamanda gerçekleşir. Gerçekleştiğinde insanın aklı ve mantığı almaz. İnsanların tabiat üstü bir olay olarak algılanmasına neden olur. Mucize gerçekleştiğini gören kişi, hayatının en büyük şaşkınlığını ve mutluluğunu yaşar.
Mucize Çeşitleri
Kelam âlimleri mucizeyi tasnif ederek hissi, haberi ve akli mucizeler şeklinde üç grupta toplanmıştır. Bunlar tabiat kanunlarının normal akışının dışında meydana gelen ve insanların duyularına hitap edem mucizelerdir.
Alışılmışın dışında tabiattaki işleyişi belirli zamanlarda bozan tabiat üstü olaylar için kullanılan terim. Allah'ın varlığına, peygamberlerin doğruluğuna işaret eden delil ve mûcize anlamında, ayrıca Kur'ân-ı Kerîm sûrelerinin belli bölümlerinden her biri için kullanılan bir terim.
Peygamberlerin Allah'tan gelen vahye dayanarak verdikleri gaybî haberlere, haberî mucize denilmektedir.
mesud / mesûd / مسعود Mutlu.
semin / semîn / ثمين (Semine) Çok değerli, pahalı, kıymetli.
ebed / ابد Sonsuz, sonu olmayan.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri