Azan, günâha dalan, yemin ve sözünde yalancı çıkan hakîkatten yan çizen kişi. Allah`ın emrinden çıkan, günâhkâr, İslam`ın emirlerini çiğneyen, dinî ölçü ve prensiplere aykırı hareket eden kimse.
Sözlükte “yarmak, bir şeyi genişçe yarıp açmak” anlamındaki fecr veya fücûr kökünden türeyen bir sıfat olarak “dindarlık perdesini yırtan, fütursuzca günaha dalan, haktan bâtıla sapan kimse” gibi mânalar taşır.
“Fâcir” ise, Allah'ın emirlerini yerine getirmeyen, dinin yasaklarını çiğneyen, aşırı isyana dalan, günahta ısrar eden ve en büyük günahlardan dahi kaçınmayan kimse demektir.
Fâsık, Allah'a itaat etmekten büyük ölçüde çıkıp dinin sınırlarını aşan kimsedir (Mefâtîḥu'l-ġayb, III, 200; V, 165). Râgıb el-İsfahânî'ye göre az veya çok olsun her günah fısktır. Fâsık ise şeriatın hükümlerini benimseyip ikrar ettikten sonra bunların tamamını veya bir kısmını ihlâl eden kimsedir.
Terim olarak ise fısk, isyan etmek ve Allah'ın emrini terketmek anlamına gelir.
İlgili 34 soru bulundu
Sözlükte "yarmak, bir şeyi genişçe yarıp açmak" anlamındaki fecr veya fücûr kökünden türeyen bir sıfat olarak "dindarlık perdesini yırtan, fütursuzca günaha dalan, haktan bâtıla sapan kimse" gibi mânalar taşır.
(ﻓﺠ]ﺎﺭ) i. (Ar. fācir'in çoğul şekli fuccār) Fâcir olanlar, günahkâr ve sefih kimseler, fecere: Celâlin eylemekçün hükmün icrâ / Cahîmi mesken-i füccâr edersin / Gedâ eylersin istersen şehânı / Gedâyı şâh-ı haşmet-kâr edersin (Hersekli Ârif Hikmet).
Fâsık; İslâm dini terminolojisinde günahkâr demektir. Fıkıhta farz sayılan emirleri yapmayan, günah olanları yapan, herhangi bir şekilde "büyük günah işleyen" veya "küçük günahta ısrar eden" kimselere denir. Namaz kılmayan, zina eden veya içki içen kişiler fâsık sayılırlar.
Genellikle şeriatın/dinin hükmünü kabul ve ikrar ettikten sonra onun ahkâmının tamamını yahut bir kısmını ihlâl eden/çiğneyen kimseye “fâsık” denilir. Kökten kâfir olan için de fâsık kelimesi kullanılır; çünkü o da aklın ve fıtratın/bozulmamış insan tabiatının gerektirdiği Allah'a itaat hükmünü çiğnemiş demektir.
Sıfat olarak düşünüldüğünde günahlara dalan ve batıla sapan anlamlarını taşıyabiliyorken, insanlar günah işlemeye meyil ettiren özelliği olarak da açıklanmaktadır. Facir kelimesi her ne kadar fasık kelimesine yakın olarak görülse de fasık facir göre daha umumi durumdadır.
(ﻓﺠﺮﻩ) i. (Ar. fācir'in çoğul şekli fecere) Fâcir olanlar, günahkâr ve sefih kimseler, fısk u fücur sâhipleri, füccar.
İslâm döneminde “hak yoldan ayrılma, Allah'ın emirlerine itaatsizlik etme” şeklinde daha özel bir anlam kazanmış, hem müşrik, yahudi, hıristiyan ve münafıklar, hem de dinin emirlerine aykırı hareket eden müslümanlar fısk kelimesi ve türevleriyle nitelendirilmeye başlanmıştır.
Bununla beraber, genel olarak yaratıklar arasında ilk kâfir olanın İblis olduğunu söylemek mümkündür: “...İblis kâfirlerden oldu.” (Bakara, 2/34) mealindeki ayetin ifadesinden bunu anlamak mümkündür. İnsanlık camiası içindeki ilk kâfir olan kimsenin Kabil olma ihtimali kuvvetlidir.
Fasık kelimesi sıfat olarak Allah'ın emirlerini tanımayan, günah işleyen anlamına gelmektedir. Fasık Ne Demek? Allah'ın emir ve yasaklarına riayet etmeyen, haram işleyen ve bu günahları bilen kişiler için kullanılan bir sözcüktür.
Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez. Tevbe Suresi, 84. ayet: Onlardan ölen birinin namazını hiçbir zaman kılma, mezarı başında durma. Çünkü onlar, Allah'a ve elçisine (karşı) inkara saptılar ve fasık kimseler olarak öldüler.
Çeşitli hadis rivayetlerinde Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, ana babaya karşı gelmek, yetim malı yemek, faiz yemek, dürüst kadınları iffetsizlikle suçlamak, büyü yapmak, savaştan kaçmak, yalancı şahitlikte bulunmak ve ödenemeyecek miktarda borçlu olarak ölmek büyük günahların başında zikredilmiştir (Müsned, II, ...
1- Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak. 2- Yetim hakkı yemek. 3- Anne babaya kötü davranmak.
Onlar iki türlü günahlardır: 1- İçerisinde kul hakkı bulunan günahlar. 2- Şirk ve küfür ihtiva eden günahlar. Bu iki türlü günahlar şartlarına uyarak tövbe etmedikçe bağışlanmaz.
Fesatlık yapmak bozgunculuk yapmak, ara bozmak, işe hile karıştırmak, işlerin karışması için çabalamak şeklinde kötü yorum yapan kişilere verilen bir ifadedir.
Türk Dil Kurumu üzerinden ele alındığı zaman fütuhat kelimesi, 'Zaferler ve fetihler,' karşılıklarını buluyor. Bu şekilde Osmanlı dönemi ile beraber farklı dönemlerde savaşlar için kullanılmış bir sözcük olduğunu ifade etmek mümkün.
Fıtrat, ‚yarmak, ikiye ayırmak; icat etmek‛ anlamındaki fatr kökünün isim hâlidir ve ‚yaratılış, belli yetenek ve yatkınlığa sahip oluş‛ anlamlarına gelir. İlk yaratılış, mutlak yokluğun yarılarak içinden varlığın çıkması şeklinde düşünüldüğünden fıtrat kelimesiyle ifade edilmiştir.
Ehl-i Sünnet'e göre büyük günah işleyen kişi günahkar Mümindir, ona dünyada bir Mümin gibi davranılır; yani örneğin cenaze namazı kılınır, Müslüman mezarlığına gömülür. Ahirette de bir Mümin'dir; günahının cezasını çeker veya Allah dilerse bu günahı affeder, ama sonunda iman etmiş olduğu için cennete girer.
Fıkıhta kâfir
İslam inancına göre kâfir, küfür işleyendir, küfür ise geleneksel Sünnilikte İslam amentüsünü oluşturan, imanın altı şartını kabul etmemek, inanmamak veya küçük veya değersiz görmek gibi eylemlere verilen addır.
Klasik kelamcılar sebebi ve durumunu göz önünde bulundurarak küfrü genellikle dört çeşide ayırmışlardır. Bunlar: küfr-i inkârî, küfr-i cühûd, küfr-i inâdî ve küfr-i nifâktır.
Hz. Peygamber'e ilk iman edenlerden ve cennetle müjdelenen on sahâbîden biri. Hz.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri