Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu.
Osmanlı döneminde kahve, evlere çoğunlukla kavrulmuş ve öğütülmüş 'kurukahve' olarak değil çiğ çekirdek olarak alınır, uzun saplı kahve tavalarında kavrulup el değirmenlerinde veya ağır dibeklerde öğütüldükten sonra özel kahve kutularında saklanırdı.
Bol köpüklü Türk kahvesi yapmak için ilk başta cezveye fincan başına 1 tatlı kaşığı Türk kahvesi konulur. Ardından kaç fincan kahve yapılacaksa o kadar su eklenmelidir. Her fincan için 1 fincan su konulur. Bol köpüklü Türk kahvesi için soğuk su kullanmak daha etkili olacaktır.
Cezveye Osmanlı kahvesini ve suyu ekleyin ve ocağa koymadan önce karıştırın. Kısık ateşte kaynamaya bırakın; pişerken kahveyi asla karıştırmayın. Kahve kaynamaya başladığında önce köpüğü bir kaşık yardımıyla alın ve fincanlara paylaştırın. Tamamen kaynadığında ise kahveyi fincanlara dökün ve sıcak sıcak servis edin.
Cezvenin içerisine her fincan kahve için bir fincan su koyun ve her fincan kahve için 1 çay kaşığı kahve ve 1 çay kaşığı şeker koyun. İyice karıştırın, cezveyi kısık ateşe yerleştirin. Yerleştirdikten sonra asla karıştırmayın ve yavaşça kaynama derecesine getirin. Yeniden kaynatın ve kalanı fincanlara dağıtın.
İlgili 41 soru bulundu
Eğer Türk kahvesi yaparken kahve-su oranı doğru ayarlanmazsa kahve köpüksüz olabilir. Klasik 90 ml fincanlar için 1 tatlı kaşığı ya da 2 çay kaşığı kahve konulmalıdır. Bu miktardan az kahve koymak, piştiğinde kahvenin köpüksüz olmasına neden olur.
Çok şekerli kahveye 3 çay kaşığı şeker kullanılarak yapılır. Cezvenin içerisine her fincan kahve için; bir fincan su, 2 çay kaşığı kahve ve şeker koyun. İyice karıştırın, cezveyi kısık ateşe yerleştirin ve yavaşça kaynama derecesine getirin. Kahve ne kadar ağır yani kısık ateşte pişerse o kadar lezzeti artar.
Kahve Osmanlı'ya Ne Zaman Geldi? Bu konu hakkında birden çok görüş ortaya atılmasına karşın en yaygın olanı Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) başkent İstanbul'a getirildiğidir.
Osmanlı Ocağı Nasıl Kullanılır
Birçok ocak çeşidi arasında en çok tercih edilen Osmanlı ocağı çaydanlık ve kahve yapımının yanında anneler için mama pişirimi konusunda da oldukça önemli bir alternatif sunar. Diğer ocaklardan farkı bulunmayan önemli bir materyaldir.
Fincan sayısı kadar suyu ve fincan başına 2 çay kaşığı olacak şekilde kahveyi tencerenin içerisine ekleyin. Ardından altını orta ateşte yakarak pişmesini bekleyin. Köpükler oluşmaya başladıkça kaşıkla köpükleri fincanlara bölüştürün. Ardından pişen kahveyi de fincanlara döküp servis edebilirsiniz.
Türk kahvesin taze olup olmadığını anlamanın bir yolu da bir tutam kahveyi elinize alıp kahve zerreciklerinin birbirine yapışıp yapışmadığını kontrol etmek. Eğer birbirine yapışmıyor ve dağılıyorsa o kahve taze demektir, aksi takdirde ise elinizde tuttuğunuz kahvenin bayatlamış olduğunu anlayabilirsiniz.
Endonezya, binlerce adalardan oluşmuş, dünyanın en büyük kahve üreticilerinden biridir. Bu adalardan en çok bilinenleri: Sumatra, Java, ve Sulawesi adalarıdır ve bu adalarda yetişen kahve tüm dünyada yüksek kaliteli kahve olarak olarak bilinir.
Tarihi kökenler. Kahve'nin anavatanı olan Etiyopya'nın yüksek yaylaları, yabani kahve bitkisinin doğal olarak yetiştiği bölgelerde yerli halk bu bitkinin tanelerini un haline getirip bir çeşit ekmek yapıyordu .
1543 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirdi. Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldı.
3. Yüzyılda Etiyopya'lı Khaldi adındaki bir keçi çobanı tarafından keşfedilmiştir. Çoban, keçilerinin uyarıcı kırmızı çekirdeklerini yedikten sonraki çocuk gibi enerjik hareketlerini fark etmiş ve kahveyi keşfetmiştir.
Son yasaklama ise Sultan IV Murat tarafından olmuş, kahvenin yanı sıra tütün ürünlerine de yasak getirilmiştir. Gerekçe olarak İstanbul'daki büyük yangınlara kahvehanelerin sebep olması gösterilmiştir. Ardından tekrar yasaklama kaldırılmıştır.
Geleneksel ve yöresel usuller ile üretilen Osmanlı Kahvesi Türkiye'nin en eski kahvecisi Tahmis Kahvesi'nde. Tahmis Kahvesi'nin Osmanlı Kahvesi 'nin içerisinde Öğütülmüş Harnup,Sahlep, Krema ,Kuru Kahve, Menengiç Kahvesi, Damla Sakızı ve Çikolata vardır.
Kahve, ilk defa Osmanlılarda Kanuni Sultan Süleyman devrinde yasaklandı. İkinci kez yasaklanışı, Sultan Murat III devrine rastlar. Bu yasak da uzun sürmedi. Karşı koyan din bilginleri ile kalem sahiplerinin ricası üzerine padişah 1587 yılında kahve yasağını kaldırdı.
Bu yüzden sarayda yeni bir yöntem geliştirilmiş. Padişah kahveyi içmeden önce parmağını önce kahveye sonra suya bandırırmış. Kahvenin suda dağılımından ise kahvenin zehirlenip zehirlenmediği anlaşılırmış.
1543 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirdi. Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldı.
Birçok besinin yanı sıra kahvenin içerisinde de oksalat bulunur. Kahvenin yanında ikram edilen su kahveyle içildiğinde oksalatın atılmasında yardımcı olur. Bu sebepten kahvenin topraklarımıza geldiği ilk günden bu yana kahvenin yanında su ikram edilir.
Atatürk de hiç karşı çıkmayarak tamam der ve son kahvesini kendisiyle beraber içmek istediğini belirtir. Kontrol bitiminde iki kahve gelir, biri şekerli, diğeri ise şekersiz. Atatürk şekersiz son kahvesini içer ve masaya bırakır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri