Şu halde üç mezhebe göre bir koca karısının cenazesini yıkayabiliyorsa, onun na'şını mezara da indirebilir. Bunu engelleyen dini bir yasak yoktur.
Bu yüzden kadın cenazeyi en yakın mahreminin yani çocuklarının, babasının veya erkek kardeşlerinin; onlar yoksa diğer akrabalarının kabre indirmesi gerekir, şayet mahremleri bulunmaz ise yaşlı ve salih kimseler yada kocası onu kabre indirebilir.
Dolayısıyla bir kadın veya erkeğin, vefat eden eşinin yüzüne bakmasında dinen herhangi bir sakınca yoktur (bkz. İbn Mâce, Cenâiz, 9; Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, III, 398).
Fıkıh kitaplarımızda şöyle bir hüküm vardır:
Çünkü kocasının ölümünden sonra dört ay on gün iddet bekleyecektir. Bu iddet müddeti tamamlanıncaya kadar kadın bir başkası ile evlenemez.
Yok eğer vasiyet ettiği birisi yoksa, ölünün yakınlarından en yakın olanı indirir. Eğer bilen birisi varsa, ölüyü onun kabre koyması daha evlâdır. Bilen birisi yoksa ve bilmeyen birisi ölüyü defnediyorsa, bilen kimse, ölünün nasıl kabre konulduğunu ona öğretmeli ve defnetme sırasında ona yol göstermelidir.
İlgili 32 soru bulundu
Eşi vefat edince karı-kocalık helal olmadığına göre, onu yıkaması da helal olmaması gerekir. Zira bu yıkama helal olsaydı, o kadına bakmasının helal olmasıyla sabit olurdu ki bu Hz. Peygamber (asm)'in, "Zevcenden başka diğer kadınlardan gözünü yum." hadisinden dolayı batıldır.
İmam Nevevî -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir: "Zaruret olmadan iki erkeğin veya iki kadının bir kabirde defnedilmesi câiz değildir.
6 ay ya da daha uzun bir süre eşlerin birbirinden ayrı kalması halinde dini nikâh düşmez. Fakat eşlerin keyfi olarak birbirinden ayrı kalması ve başka yerlerde yaşaması caiz değildir. Evlilikte esas olan eşlerin her zaman aynı çatı altında yaşamasıdır.
“Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kadın için ölmüş olan herhangi bir kimse için üç günden fazla yas tutması helal değildir. Ancak koca bundan müstesnadır; onun için dört ay on gün yas tutar (ve iddet bekler).” (Buhari, 1992:VI,186; Ebu Davud, 1992:II,722; Tirmizi, 1992:III,500;…)
Birbirleriyle uzun süre görüşmeyen eşlerin nikâhları zarar görür mü? Nikâh, ya boşanmak ya akdin feshi veya ölümle sona erer. Bunlardan biri olmadıkça eşlerin uzun süre ayrı kalmaları nikâhlarına herhangi bir zarar vermez.
Kadınlara bağlanma şartları erkekler için de oluşmuşsa erkeklere de ölüm aylığı bağlanıyor. Aylığın kesilmesine sebep olan tek değişiklik ise ikinci bir evliliktir. Koca evlenmediği sürece vefat eden eşinin maaşını alabiliyor. Sigortalının ölümü halinde, geride kalanlara ölüm aylığı bağlanır.
Ölüm İddeti.
Kocası ölen kadın hamile değilse beklemesi gereken süre dört ay on gündür.
Erkek vefat eden eşinden dolayı dul aylığı alabilir. Arkadaşınızın eşinin SSK'lı olduğu anlaşılıyor. SSK'lı kişinin vefatı halinde, eşine dul aylığı bağlanması için; 5 yıl sigortalılık süresi ve 900 gün prim ödeme şartları aranır. Arkadaşınızın eşi aranan şartları sağladığından; eşinden dul aylığı bağlatabilir.
Normal şartlarda bir kabre, yalnız bir cenaze defnedilir. Önce defnedilmiş olan cenaze, tamamen çürüyüp toprak hâline gelmedikçe, bir zaruret olmaksızın kabrin açılması ve bu kabre ikinci bir cenazenin defni câiz değildir. Cenaze çürüyüp toprak hâline geldikten sonra ise aynı kabre başka bir cenaze defnedilebilir.
Cenaze kıble tarafından kabre indirilir, sağ yanı üzerine kıbleye döndürülür ve kefen üzerinde bağ varsa çözülür. Cenazeyi kabre koyan kişiler “Bismillâhi ve alâ milleti resûlillâh = Allah'ın adıyla ve elçisinin dini üzere” derler. Cenazeyi kabre koyacak kişilerin sayısı ihtiyaca göre değişir.
Normal şartlarda bir kabre, yalnız bir cenaze defnedilir. Zaruret hâlinde bir kabre birden çok cenaze konulabilir. Nitekim Hz. Peygamber Uhud şehitleri için böyle bir uygulama yapmıştır.
Buna göre iddet; kocası vefat eden, karı koca hayatı yaşadıktan sonra boşanan ya da fesih yöntemiyle nikâhı sona eren kadı- nın nikâhtan kalan izlerin temizlenmesi için kurallarına uyarak başka bir nikâh arayışına girmeden beklemesi gereken zaman dilimidir.
2476- Kocası ölen kadın, hamile değilse kameri aylarından dört ay on gün iddet beklemelidir. Yani başkasıyla evlenmemelidir.
Râhûye, Müsned, III, 662; Müslim, “Cenâiz”, 27) olduğu belirtilmektedir. Bazı rivâyetlerde ise o anda ailesinin kendisine ağlamakta olduğu ölünün, aslında bu ağlama sebebiyle değil, dünyada işlediği günahlar sebebiyle azap çekmekte olduğu ifade edilmektedir (Buhârî, “Meğâzî”, 8; Müslim, “Cenâiz”, 26).
Eşlerin üç ay veya daha fazla ayrı durmaları caizdir ve nikaha zarar vermez. Ancak altı aydan fazla ayrı durmamaları tavsiye edilmiştir.
"Zina büyük günahlardan olmakla beraber eşlerden birinin zina etmesi, bu fiili helal görmedikçe nikâhlarına zarar vermez.
Birinci ve ikinci boşa(n)ma sonrasında eşlerin yeniden bir araya gelme imkânı vardır (el-Bakara 2/229). Kişi ric'i talak ile boşadığı eşine, iddet süresi içinde nikâha gerek kalmadan, iddet süresi bitmiş ise yeni bir nikâh akdi ile dönebilir.
Sizin sorunuzda olan kaç sene meselesi için toprağın yapısı önemlidir. Bu da o yere ve coğrafyaya göre değişiklik arzeder. Belki bunun için bilgi ve ihtisas sahiplerine başvurmak lazımdır. Erkeğin üstüne kadın veya kadının üstüne erkek cenazesi defnedilmesi ise, bunda yukardaki şartlara göre bir sakınca yoktur.
Bir Çocuğun Annesiyle Aynı Mezara Konulmasının Hükmü
NŞA da bir kabre zaruret olmaksızın yalnızca bir insanın gömülmesi esastır. İkisi aynı anda ölmediyse kabrin üzerine önce ölen cesedin fena bulmasına yetecek bir vakit geçtikten sonra kemik kırmadan ve ölüye eziyet etmeden yeni ölen birisinin gömülmesi caizdir.
Cenazenin daha önce ölmüş bir yakının üstüne defin edilmesi için ilk gömü tarihinden itibaren en az 5 (Beş) yıl geçmiş olması şartı aranır. Üste gömü yapılacak olan kabrin başında mutlaka okunabilir bir baştaşı olmalı ve müdüriyet kayıtları ile baştaşındaki bilgilerin birbirini doğrulaması gereklidir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri