Ara öğün içermeyen beslenme alışkanlığı, uzun süreli açlık nedeniyle hipoglisemi yani kan şekerinin hızlı düşmesine neden olarak tatlı krizinin yüzünü güldürüyor.
Basit karbonhidratı es geçin: Hamur işi, pastane ürünleri gibi basit karbonhidratlar tatlıya eğilimi artırır. Bunun yerine Bulgur, kepekli ekmek, tam buğday ürünleri, kuru baklagiller proteinle tüketilirse tokluk hissi artar, tatlı isteği azalır.
İlgili 33 soru bulundu
Düzenli probiyotik kullanımın bağırsak sağlığını düzelttiği gibi tatlı krizlerini de azaltacaktır. Kefir, yoğurt, turşu gibi besinler doğal probiyotik besinlerimizdendir. Tatlı krizi için meyveli yoğurt tüketmeniz hem şeker isteğinizi bastıracak hem de probiyotiklerden de faydalanmanızı sağlayacaktır.
İşte bu şeker tüketimi bir de aşırıya kaçtığında, dehidrasyondan kaçınmak için sık sık su içme isteğiyle doluyor, sürekli ağız kuruluğu çekiyorsunuz. Bu sorunla baş etmek için her susadığınızda çay-kahve ya da asitli içeceklerden uzak durmalı ve doğrudan su içmelisiniz.
Tüketilen tatlının şerbetli, hamur ya da lokma gibi kızartılmış olmaması gerekmektedir. Ancak sütlü tatlılar diyetlerde kişilere motivasyon kaynağı olmaktadır. Diyet yapanlar en çok gün içerisinde gelen tatlı krizlerinde zorlanırlar. Ancak diyet yaparken tatlıyı tamamen hayattan çıkarmak gerekmez.
Reaktif hipoglisemi, gün içinde kan şekerindeki düşmeler nedeniyle ortaya çıkan ve insanda şeker, çikolata veta tatlı birşeyler yeme ve atıştırma ihtiyacı yaratan bir durumdur.
Kan şekerinin gün içerisinde dengeli olması çok önemlidir. Eğer kan şekeri gün içerisinde dengeli değil de dalgalı olarak seyrediyorsa ani kan şekeri düşmesi sonucu vücut tatlı tüketmek ister. Hareketsiz yaşam tarzına vücut adapte olmuşsa ekstra enerji sarfiyatı olduğu günlerde vücut geçici olarak tatlı ister.
Tatlı krizini önlemek için, Vitamin B, Krom, Koenzime Q-10, Vitamin C, Asetil L-Karnitin, Glutamin kullanabilirsiniz.
Şeker diyeti 21 gün boyunca hiçbir şekilde şeker tüketilmemesi ile yapılır. 21 gün boyunca şekerin her türünden uzak durulması gerekir. Bu zayıflama yönteminde şekerden tamamen uzak durulmalıdır. Yaşamdan şeker çıkarılarak vücudun daha sağlıklı olması hedeflenir.
Amerikan Kalp Derneği'nin yayınladığı rakamlara göre günlük olarak alınması tavsiye edilen şeker miktarı erkekler için 35 gram (150 kalori), kadınlar içinse 20 gram (100 kalori). Yani bir gün boyunca 1 kutu kolanın içerdiği şekerden daha az şekere ihtiyacımız var.
Sütlü tatlılar, tatlı tüketilecekse iyi bir alternatiftir ancak aşırı tüketim kilo vermeyi engelleyip; kilo almaya da neden olabilmektedirler. Bu nedenle dengeli ve miktarı belli biçimde tüketmek gerekmektedir. Sütlü tatlılara şeker eklemeyerek pişirmek kaloriyi düşürmede yardımcı olacaktır.
Şekeri bıraktıktan bir hafta sonra insülin seviyelerindeki ve enflamatuar (iltihap) tepkilerdeki gelişmelerle başlayarak vücudunuz hızla kendini onarmaya başlar. 72 saat içinde, insülin seviyeleriniz stabilize olmaya başladığında, diğer hormonlar da (yağ depolama ile ilgili olanlar gibi) normal seviyelere döner.
Kaynağı ne olursa olsun, yiyeceklerle kazandığımız şekerin (her bir glikoz molekülünün) önünde gidebileceği üç farklı yol var: O şeker molekülü ya enerji olarak yakılıp kullanılacak, ya yedek enerji kaynağı olarak yağa çevrilip depolanacak ya da idrar yoluyla böbreklerden süzülüp atılacak.
İçerdiği proteinin kana karışma hızı daha yavaş olduğu için kilo verme sürecinde iyi bir destek olmaktadır. Sütlü tatlılar, tatlı tüketilecekse iyi bir alternatiftir ancak aşırı tüketim kilo vermeyi engelleyip; kilo almaya da neden olabilmektedirler. Bu nedenle dengeli ve miktarı belli biçimde tüketmek gerekmektedir.
Bitter çikolata kararında yendiğinde kilo aldırmaz, aksine yağ yaktıran bir özelliği bulunmaktadır. Tokluk hissini arttırması, kan şekerini dengelemesi gibi özellikleriyle de diyete katkı sağlar.
Sporcular, poğaça, börek, kurabiye, baklava gibi tatlılar başta olmak üzere yoğun miktarda un ve şeker barındıran hamur işi, unlu mamül ve şerbetli tatlılardan uzak durmalıdır. Kilo almayı ve yağ depolamayı hızlandıran bu ürünler kilo artışına ve buna bağlı birçok hastalığa sebep olabilir.
Gece yeme sendromu genelde stres, depresyon ve düşük özgüvenle yakın ilişkili olurken, şişman kişilerde görülme sıklığı, zayıf veya normal ağırlıkta olan bireylere göre daha fazladır. Bu kişiler yetersiz uyudukları ve aralarda uyanıp yedikleri için sabah uyandıklarında çok tok olurlar ve yeme istekleri olmayabilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri