Ayrıca deniz suyu, yaraya zarar verebilecek yüzlerce inorganik madde içerir. Denizde yaşayan bakterilerin doğal olarak tuza dirençli olduğunu da hatırlamakta fayda var. Bu nedenle deniz suyuyla yaraların temizlenmesi tehlikeli bir uygulamadır. Vücudunuzda açık bir yara varsa denize girmekten kaçınmalısınız.
Ameliyat ya da belli yaralanmalar sonrası atılan dikişlerin ıslanması, enfeksiyon riskini ortaya çıkarır. Bu nedenle vücudunda dikişi olanların denize ve havuza girmesi tavsiye edilmez.
Doktorlar enfeksiyonun bacağındaki önemsiz görünen ufak bir sıyrıktan bulaştığını söyledi. Vibrio denilen bakteri açık yaralardan vücuda girerek oldukça tehlikeli olabiliyor. Uzmanlar bu sebeple vücudunda açık yara olan kişileri denize, okyanusa, gölete girmemeleri konusunda uyarıyor.
Güneşle beraber deniz suyundan yararlanabilen çocuklarda çeşitli cilt ve deri hastalıklarında büyük oranda iyileşme olduğu gözlemlenmiştir. Ek olarak isilik, egzama, yara izleri, kurdeşen ürtiker gibi hastalıklarda da olumlu etkisi vardır. Deniz suyu bağışıklık sistemine de yararlıdır.
Sodyum ve iyot gibi diğer mineral tuzları açısından zengin olduğu için, okyanus suyu antiseptik olarak kabul edilebilir, bu da yara iyileştirici özelliklere sahip olabilir.
İlgili 40 soru bulundu
İşin doğrusu şudur; Türkçede şap adıyla bilinen bir grup asidik tuz açık yaralara uygulandıklarında dolaşımın dışarı kan pompaladığı bölgelerde kanın sıvı içeriğini kandan ayırarak (bkz. Flokulasyon) kan proteinlerinin yoğunluğunun artmasını ve nitekim o kılcal damarda kasılmayı (vazokonstrüksiyon) sağlarlar.
Deniz suyundaki maddeler antienflamatuar etkiye sahiptir ve iltihapla mücadele eder. Bu özelliği sayesinde deniz suyu grip ve soğuk algınlığı semptomlarını hafifletir.
Halkımızda yaygın olarak yaraya su değmedeğirme korkusu var maalesef. Oysa ki su hariç her tür sıvı, bitki, ekmek, diş macunu ve aklınıza gelen herhengi bir nesnenin uygulanmasında sakınca görülmemektedir.
Deniz suyundaki mineraller cildi yeniler. Saçların kepeklenmesini önler, sivilceleri kurutur ve siyah noktaları temizler. Antiseptik özelliğiyle de enfeksiyonlara karşı savaşır, egzama ve kurdeşene iyi gelir; mantar ve bakterileri öldürür.
Yaraları tuzlu suyla durulamak, yara modern bir dezenfektanla temizlenene kadar geçici koruma sağlayabilir, ancak sağlığınızı riske atmamak ve tıbbi yardım istemek en doğru seçenektir. Tuzlu su ciltte oluşan yaralar için iyi bir çözüm olmasa da ağız yaraları ve boğaz enfeksiyonlarına karşı oldukça faydalıdır.
Yara bölgesi yıkanmamalı, su ile temasından kaçınılmalıdır. İlk 24 saat boyunca yaranın üzerindeki bandaj çıkarılmamalıdır. Bu süreden sonra yaralı bölge ıslanmayacak şekilde duş alınabilir. İlk günden sonra, bandaj çıkartılmalı, yara bölgesi sabun ve su ile hafifçe temizlenmelidir.
Yaraları oksijenli su ve tentürdiyotla temizlemeyin
Düşme ya da kesme gibi nedenlerle oluşan yaralarda temiz su ve sabunla yıkayıp, temiz bir bezle örtmek genellikle yeterli olmaktadır.
Bunun yanında kanalizasyon bulaşan deniz suyu kulak enfeksiyonları, göz iltihabı, ciltte mantar ve ishal gibi sindirim sistem sorunlarını da yol açabiliyor.
Uzun süre suda kalmak cilt tabakasını zedeleyebilir
Cilt, bağışıklık sistemin önemli bir parçasıdır. Sürekli suda kalındığında örtü tabakasında zedelenmeler olabilir. Uzun süre suda kalınması ciltte kurumaya neden olacağı için enfeksiyonlara da açık hale gelecektir.
Atık sularının denize karıştığı, şiddetli yağmur sonrası suların denize ulaştığı yerlerde yüzülmesi pek çok rahatsızlıklara zemin hazırlayabiliyor. İshal yapan bakteriler ve parazitler veya cilt -yumuşak doku enfeksiyonu yapabilen bakteriler deniz suyu vasıtasıyla insan vücuduna giriş yapabiliyor.
Nemli ya da kuru ortamda iyileşme:
İdeal nemli ortamda iyileşme daha hızlı gerçekleşir ve yara izi oluşma riski azalır. İdeal nemli ortamda iyileşme hızlanır ve ve ideal nem, kabuk ve çatlak olusumunu engelleyerek derinin en iyi düzeyde iyilesmesini saglar ve yara izi kalma riskini azaltır.
Enfeksiyon Kapan Yara Nasıl Anlaşılır? Yara enfeksiyonu, yaranın enfekte olması durumudur. Enfekte olmuş bir yara kızarık, şiş ve iltihaplı görünebilir. Ayrıca yara çevresinde ağrı, sızı ve kötü koku da oluşabilir.
Yaranın yetersiz beslenmesi, oksijenlenmesi ve enfeksiyonu gibi lokal faktörlerin yanısıra ileri yaş, beslenme sorunları, diyabet gibi eşlik eden ko-morbid durumlar, stres, çeşitli ilaçlar, alkol ve sigara alışkanlığı, radyasyon gibi etkenler de yara iyileşmesini olumsuz etkileyen pekçok önemli faktörlerdendir.
Yarayı Açık Bırakmak Daha Çabuk İyileştirmez
Yara iyileşmesi için oksijen gerektiği doğrudur ancak yaranın hızla iyileşmesi için kuru değil nemli bir ortam gereklidir. Kurumuş bir yarada iyileşme beklemek güçtür. Yaranın kuruması sonucu oluşan kabuk aslında yaranın gerçek anlamda iyileşmesini de geciktirmektedir.
Yaralı cildin iyileşmesine yardımcı olmak için, yarayı nemli tutmak için vazelin kullanın. Yaranın kurumasını ve kabuk oluşturmasını önler; kabuksuz yaraların iyileşmesi daha uzun sürer. Bu aynı zamanda bir yara izinin çok büyük, derin veya kaşınmasını önlemeye yardımcı olacaktır.
Yeni oluşan deri daha az elastiktir ve yaklaşık bir-iki yıllık bir süre boyunca gelişmeye devam eder.
Ayrıca deniz suyunda yüzmenin birçok faydası vardır. Cildin nefes almasının yanı sıra suyun içerdiği negatif iyonlar, toksinleri yok etmek için vücutta cilt yoluyla hareket eder. Tüm faydaları elde etmek sadece 20 dakika sürer.
Ölü derilerin cildinizden uzaklaşmasına yardımcı olan deniz tuzunun cilt tonunu eşitlemeye yardımcı olduğu ve doğal bir peeling görevi gördüğü biliniyor. Ayrıca ciltteki sebum dengesini sağlamanız için de doğal bir ajan.
DENİZ SUYU
Bilindiği üzere deniz tuzlu olduğu için sivilcelerin geçmesinde oldukça etkilidir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri