Bir vatandaşın, "Buluntu eşya (lukata) ile ilgili hükümler nelerdir?" sorusunu değerlendiren Din İşleri Yüksek Kurulu, başkalarının rızası olmadan mallarını ellerinden almak caiz olmadığı gibi, kaybettikleri mal ya da eşyayı alıp sahiplenmenin de caiz olmadığının altını çizdi.
Bir kimse bir yerde bir miktar para veya eşya bulsa onu sahibine vermek üzere alabilir. Ancak kendine mal edinmek üzere alması başkasının malını gasp etmek hükmündedir. Bulunduğu yerde bırakıldığı takdirde telef olmasından korkulan bir şeyi sahibine vermek üzere almak vâcip; telef olmayacak şeyleri almak ise mubahtır.
Helal ve mübah olmayan şeylere "caiz değildir" denilmektedir. Bu ifade ile haramlar kastedildiği gibi, zatı itibariyle helal olan ancak hükmen haram olan şeyler için de kullanılır.
Bir eşyayı bulan kimse, münasip bir şekilde ilân edip kıymetine göre münasip bir zaman bekledikten sonra sahibi çıkmazsa, o malı fakirlere sahibi adına dağıtır. Şayet kendisi fakirse istifade eder. Fakat daha sonra sahibi çıkarsa bedelini sahibine ödemesi gerekir. Yani yitik mala uygulanan hükümler ona da uygulanır.
Yaptığınız işi, kurallarına uygun olarak yapıyorsanız, yalan konuşmuyorsanız, malı olduğundan daha değerli duruma getirmiyorsanız yaptığınız işte sakınca yoktur. Açık sözlü ve yalansız, hilesiz bir yöntemle ikinci el mal ticaretinde sakınca yoktur.
İlgili 24 soru bulundu
Bu sebeple bu malı kabul etmesinde hiçbir sakınca yoktur. Bu yardımın, -dînî konuda birtakım şeylerden vazgeçmeye veya bırakmaya sebep olmaması kaydıyla-, müslüman veya kâfir olan bir devlet tarafından verilmesi arasında hiçbir fark yoktur. Allah Teâlâ en iyi bilendir.
Her günah haram olmadığı gibi haram da her zaman günah değil. Malum ihramdayken saç, tırnak vesaire kesmek haram olduğu halde hayatın geri kalan alanında günah değillerdir.
Hadislerden anlaşıldığına göre, bulunan malın bir yıl süre ile ilân edilerek sahibinin aranması ve beklenmesi, sahibi gelip de malını tanımlayabilirse malının iade edilmesi gerekmektedir.
CAİZ NE DEMEK DİYANET
Câiz, genel olarak ruhsat verilmiştir, günah değildir mânâsındadır. Fakat câiz değildir denilen şeyi yapmamak daha iyidir. "Yapılması daha iyi" demektir. Yapılması tenzihen mekruh demektir.
Ancak kanunlara aykırı olarak, kaçak yoldan telefon getirmek veya getirilen telefonu yasal olarak kaydettirmeden bir şekilde yazılımıyla oynayarak kullanıma açmak, kanunen suç olduğu gibi dinen de caiz değildir. Bu şekilde kullanıma açıldığı bilinen telefonların satın alımı da caiz değildir.
Sigara içmek haram, içmede ısrar ve bağımlı olmak daha şiddetli haramdır. Çünkü o pis/habis şeylerdendir ve Allah Teâlâ A'râf 157'de “Onlara pis şeyleri haram kılar” buyurmakta, Nebî (sav) de “Zarar vermek ve zarara karşılık zarar vermek yoktur” buyurmaktadır.
4- (Allah yazdıysa bozsun) demek, dua niyetiyle caizdir.
Fetva Kurulu, bir Müslümanın faizli bankalarda yönetici, danışman, muhasebeci, temizlikçi, aşçı ve bekçi gibi görevlerde bulunmasının caiz olmadığını belirtti.
Rayiç fiyattan ucuza almak ise mekruh olur. Zekât olarak verilen ticaret eşyasının fiyatı her yerde aynı değildir. Geri alınırsa, fakir zarara uğratılabilir. Bu bakımdan ticaret eşyasını fakirden geri satın almak mekruh olur.
İşinizle ilgili olarak; şüphesiz yabancıların konuk olduğu bir otelde çalışmak haram değildir. Fakat haram işler bulaşırsa bu durumda çalışmanız harama dönüşür. Genellikle bu tür otellerde içki içilir, erkek ve kadınlar bir arada olur, müzik, yüzme havuzları vb..
Buna “hıyaru'ş-şart” yani şart muhayyerliği denilir. Ancak bu durum alım satım akdi gibi, karşılıklı rıza ile feshi mümkün olan lazım / bağlayıcı akitlerde söz konusu olabilir. Buna göre, kusursuz (ayıpsız) malın önceden belirlenmiş süresi içerisinde iadesi caizdir, kul hakkı olmaz.
buyurarak harama bakmayı, zinaya götüren fiillerden olduğu için caiz olmadığını belirtmiştir. Bu itibarla, erkek veya kadının, birbirlerini tahrik edici hal ve hareketlerde bulunmaktan kaçınmaları gerekir.
Şu an ki borsa sistemi İslami sisteme aykırı olarak görmektedir. Borsa sistemini kumara sistemine benzetmektedir. Hisseler hayali ve hakikatte olmayan, sanal bir düzenlemeler olduğu için borsadaki işlemlere olumlu bakmamaktadır. Hakiki işler ve bu işler de İslam dinine aykırı işler yapmıyorsa caiz olarak görmektedir.
İslâm dini, insanın yaratılıştan var olan güzelliklerini daha belirgin hale getiren, takı takma, saç tarama, meşru ölçüde süslenme, israfa varmadan güzel giyinme gibi davranışları mubah kılmıştır. Ancak, zaruret bulunmadıkça, yaratılıştan verilmiş özellik ve şekillerin değiştirilmesini yasaklamıştır.
"Sahibi çıkmazsa yoksullara paranın sahibi adına sadaka olarak verir. Kendisi muhtaçsa kullanabilir. Ancak sahibi daha sonra çıkarsa geri vermek zorundadır. Sahibinin aramayacağı düşük değerli şeyler ise beklemeye gerek kalmaksızın ihtiyaç sahiplerine verilebilir; bulanın ihtiyacı varsa o da kullanabilir."
Değerli kardeşimiz, Öncelikle haram yoldan kazanılan para kişinin malı olmadığı için onu kullanamaz; kullandığı takdirde günah işlemiş olur.
Buluntu mal. Aynî haklara ve hukukî işleme konu olabilen nesne anlamında hukuk terimi.
Yedi büyük günah şunlardır: 1- Allah'a şirk koşmak. 2- Büyücülük, 3- Katillik, 4- Harpten kaçmak, 5- Yetim malı yemek, 6- Faizcilik, 7- Namuslu kadına iftira etmek. (Buhari, Müslim) Başka bir hadis-i şerifte de, yedi büyük günah içinde Müslüman olan ana babaya asi olmak ifadesi geçiyor.
Nikahsız el ele tutuşmak haramdır. Dudaktan yanaktan öpmek de günahtır. Zinaya girmez. Ama günahtır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri