Bununla beraber çiçekler, onlarla konuşulduğunu, müzik dinletildiğini ve yapraklarının sevildiği hissettirilirse daha hızlı bir şekilde büyürler. Çiçekler, çevrelerinde devam eden sürekli bir hayat olmasını severler ve buna tepki verirler.
Aynı şartlarda baktığımız çiçeklerden, Klasik batı müziği dinletilen çiçek daha iyi gelişirken, onu Tasavvuf müziği dinletilen çiçek takip etti. Hart rock dinletilen çiçek ise ötekilere göre az gelişti. Müzik dinlemeyen çiçek ise çok cılız kaldı" dedi.
Penn State Üniversitesi, 2007 yılında bu konuda bir araştırma yaparak, olayın sebebini anlamıştır. Bitkiler, tahmin edildiği gibi sesleri "algılayarak" tepki vermemektedirler. Yani bitkilerin "metalci kimliği" falan yoktur... Bitkilere "iyi gelen" şey, sesin içeriği değil, kendisidir: titreşimler!
Bitkiler insanlar gibi sohbet edemeseler de, sadece huzurlu bir sessizlik içinde oturmazlar. Su eksikliği veya fiziksel hasar gibi belirli koşullar altında bitkiler titreşir ve ses dalgaları yayar. Tipik olarak, bu dalgalar insan kulağı için çok tizdir ve fark edilmez.
Çiçeklerin bizim algıladığımız şekilde hayatı algılamaları teknik olarak mümkün değildir. Gelişmiş bir sinir sistemleri ve düşünme yetileri olmadığı için sözlerimizi anlamlandırarak ona göre tepkiler verebilmeleri ise imkansızdır. Bu durumdan çiçeklerin dış dünyayı algılayamadıkları sonucu çıkarılamaz.
İlgili 15 soru bulundu
Genel olarak bitkiler yaşamları boyunca tuzluluk, kuraklık, kirlilik, sıcak, soğuk gibi benzer birçok faktörle karşılaşır ve normal büyümeleri, gelişimleri olumsuz yönde etkilenir. Bitkilerde bu koşullarda meydana gelen değişiklikler stres olarak tanımlanır.
Hayır, bitkiler insan ve insan dışı hayvanlar gibi acı çekmiyor ama evet, bitkiler de kesinlikle canlı. En azından günümüzdeki mevcut bilimsel bulgulara göre durum bu. Bitkiler; kokulara, seslere ve ışığa tepki veriyorlar.
Bitkilerin bizimkilere benzeyen duyu organları, dokuları ya da sinir sistemleri olmayabilir, ama buna rağmen onlar gene de hisseder ve çevrelerinde olup bitenleri algılar. Tıpkı bizler gibi onlar da görür ve koklar. Hatta duyar, tat alır, teması hisseder, iletişim kurar, mutlu olur ve dans ederler.
Bitkiler tabi ki insanlar gibi duyamaz, hatta duyma yetileri yoktur. Bitkilerin sağır genleri vardır. Bitkilerin hayatta kalmak için duymaya ihtiyaçları yoktur.
Bilim insanlarının yaptığı araştırma sonucuna göre, bitkilerin ağladıklarında, stres altındayken ve üzgünken çıkardığı ses kaydedildi. Araştırma sonucu bitkilerin, susadıklarında ya da dalları kesildiğinde çok daha fazla gürültü çıkardığını ortaya koydu.
Bitkiler gündüzleri fotosentez, geceleri ›ş›k enerjisi olmad›ğ› zaman solunum yapar. Bitkiler gündüzleri solunum yaparken karbon dioksit al›r ve oksijen verir; geceleri ise oksijen al›p karbon dioksit verir.
Evet, bitkilerin duygular vardır ama bir bitkiye gidip "seni nalet giresi bitki" dediğinizde solacağını sanmam :). Bitkiler tehditlere karşı korku ve stres duyumsarlar ve böylece savunma düzenekleri devreye girer. Örneğin Küstüm otu dokununca çoğu bitkide olduğu gibi strese girer ve yaprakları ile kendini korur.
Kısaca, bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, bitkilerin evinizdeki havayı anlamlı ölçüde temizlemesi mümkün değil. İç mekânlardaki hava, ortalama her bir saatte tamamen yer değiştiriyor ve yalnızca pencereleri açmak bile, bitkilere atfedilen bu beceriden kat kat daha etkili.
Aşkın, sevginin sembolü olan gül, dünyanın en güzel çiçeği olarak kabul edilir.
Örneğin çiçekli bitkiler az miktarda direkt güneş ışığı sever, yeşil bitkileri direkt güneş ışığı almayan yerleri hatta bazı çeşitleri gölge yerleri sever, kaktüs gibi bitkiler ise bol güneş ışığı sever.Evinizdeki saksı çiçeğinin solgun yaprakları varsa, yaprakları arasında büyük boşluklar varsa ve alt tarafındaki ...
Yetersiz ya da gereğinden fazla suya maruz kalan çiçekler kısa sürede yaşamını yitiriyor. Kış mevsiminde çiçek sularken mutlaka yağışlar da hesaba katılmalı ve yaz aylarına göre daha az su verilmelidir.
Görünüşe göre bitkiler hava yolu ile -bazı kimyasalların salınımı- ve toprak yolu ile -kökler ve mantarlar aracılığı ile- haberleşip, iletişim kurarlar. Bitkilerin bu ve benzeri yollarla iletiştikleri bilimsel olarak defalarca kanıtlanmıştır. Bu iletişimde bitkiler kendilerine özgü dili kullanırlar.
Bitkiler, insanlar ve diğer hayvanların acıyı hissettiği şekilde acıyı hissedemez. Dış uyaranları acı verici bir şey olarak yorumlayacak ağrı reseptörleri, sinir ve merkezi sinir sisteminden yoksundurlar.
Acı çekme yetisi çok karmaşık bir biyolojik süreç gerektirir. Nösiseptör, sinir sistemi ve beyin olmayan bir canlının acı çekmesi mümkün değildir. Bakın acı sinyali üretilse bile bunu algılayamaz, anlamlandıramaz. Bitkilerin hücresel düzeyde zararlı uyaranlara verdiği hormonal tepki acı çekmek değildir.
Yapılan araştırmalar, bitkilerin de hissedebildiğini ortaya koyuyor! Süper-hassas ve lazerle kontrol edilen mikrofonlarla yapılan araştırmada, yaprakları koparılan veya bozulmaya başlayan bitkilerin "ağladığı" tespit edildi.
Bitkilerin Duyguları – Sevildiğini Hisseder mi? Bitkilere, insanlara gösterdiğimiz şefkat ve sevgiyi gösterdiğimizde onların sevgiyi ifade ediş ve yansıtma biçimleri çok daha farklı olabiliyor. Örneğin, bitkilerin yapraklarını okşayıp hatta öpmek onları mutlu etmeyecektir.
Bitkiler, belki de ihtiyaç duyduklarında sinirsel sinyalleri hayvanlardaki gibi kullanıyor fakat bunu pek olası görmüyoruz. Aslında mental süreçlerini insanla karşılaştırarak anlamaya çalıştığımız bitkileri, bizimkinden faklı bir bilinç düzeyine sahip oldukları için kavrayabilmemiz imkansız.
Bitkiler, köklerindeki kılcal emici tüylerle suyu ve suda çözünmüş halde bulunan mineralleri emer. Emilen su ve mineraller basınç farkı sonucunda bitkinin tüm organlarına ulaşır.
Şayet bitkinin yeni sürgünlerinin yaprak kısımları solmaya başlıyor, gelişimi yavaşlıyor, yaprak renginde farklılaşmalar ve dökülmeler meydana geliyor ise çiçeğin susuz kaldığına işaret etmektedir. Çiçeğin kurumaya yüz tuttuğunu toprak yüzeyindeki çatlamalardan ve dal kurumalarından da anlayabilirsiniz.
Gölge seven bahçe çiçekleri hangileridir sorusuna aralya, şimşir, Osmanlı çimi ve taflan şeklinde cevap verebiliriz. Bu bitkiler, tamamen gölge sevme özelliğine sahiptir. Dolayısıyla bahçeniz hiç güneş görmüyorsa, tam gölge bitkisi çeşitlerinden ekerek kolayca yetiştirebilirsiniz.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri