Bitkilerin bizimkilere benzeyen duyu organları, dokuları ya da sinir sistemleri olmayabilir, ama buna rağmen onlar gene de hisseder ve çevrelerinde olup bitenleri algılar. Tıpkı bizler gibi onlar da görür ve koklar. Hatta duyar, tat alır, teması hisseder, iletişim kurar, mutlu olur ve dans ederler.
Evet, bitkilerin duygular vardır ama bir bitkiye gidip "seni nalet giresi bitki" dediğinizde solacağını sanmam :). Bitkiler tehditlere karşı korku ve stres duyumsarlar ve böylece savunma düzenekleri devreye girer. Örneğin Küstüm otu dokununca çoğu bitkide olduğu gibi strese girer ve yaprakları ile kendini korur.
Bitkiler, MSS (Merkezi Sinir Sistemi) ve ağrı reseptörlerine sahip değil. Bu bilginin ışığında teorik olarak “Dış uyaranlara karşı 'acı verici' bir şey olarak tepki veremezler.” diye düşünebiliriz.
Peki bitkiler insanların farkında mı? Bu sorunun cevabı koca bir EVET. İnsanların kim olduğunu bilemezler elbette ama ona yaklaşan biri olduğunu veya ona dokunduklarını anlayabilirler.
Bitkiler bedensel temas ile sevgiyi algılayan canlılar değillerdir. Onların yapraklarını okşamanız hatta öpmeniz onları mutlu etmeyecektir. Ancak bitkilerinizin yapraklarını okşamanız onların hareketlerine katkı sağlayacaktır.
İlgili 42 soru bulundu
Bitkiler geçmişte olan olayları unutmama, ileride karşılaşacakları çeşitli durumlarda hatırlama ve bu bilgileri kullanma yeteneğine sahiptirler. Örnek vermek gerekirse ; Küstüm(otu)çiçeği Mimosa Pudica 🍃.
İsrail'de yapılan bir araştırma bitkilerin stres altındayken ses çıkardıklarını ortaya koydu. Tel Aviv Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre susuz kalan veya sapları koparılan bitkiler diğer bitkiler ve bazı hayvanların 5 metre uzaklıktan algılayabileceği 'sesler' çıkarıyor.
Hayır, bitkiler insan ve insan dışı hayvanlar gibi acı çekmiyor ama evet, bitkiler de kesinlikle canlı. En azından günümüzdeki mevcut bilimsel bulgulara göre durum bu. Bitkiler; kokulara, seslere ve ışığa tepki veriyorlar.
Bitkiler, belki de ihtiyaç duyduklarında sinirsel sinyalleri hayvanlardaki gibi kullanıyor fakat bunu pek olası görmüyoruz. Aslında mental süreçlerini insanla karşılaştırarak anlamaya çalıştığımız bitkileri, bizimkinden faklı bir bilinç düzeyine sahip oldukları için kavrayabilmemiz imkansız.
Bitkilerin nöronları yok. Dolayısıyla, fizyolojik açıdan ancak nöron ağlarıyla oluşturulan sinir sistemleri de yok. Bunun ötesinde, acı hissini iletmeye yarayan "nociception" sistemlerine de sahip değiller.
İbn Sînâ'ya (ö. 1037) göre nefs canlıların türleşme ilkesidir ve üçe ayrılır: Birincisi bitkisel (nebatî) nefistir. Bitkisel nefs, bitkilerde beslenme, büyüme ve üremenin ilkesidir. İkinci sırada hayvanî nefs gelir.
Ağaç da bir bitki türü olduğu için canlı bir varlık olarak kabul edilir. Ağacın dünya ekosistemine olan katkısı herkes tarafından bilinir ve kabul edilir. Ağaçlar olmadan dünyada yaşamın olması da mümkün değildir. Bu denli önemli varlıkların cansız olduğunu iddia etmek mümkün değildir.
Bitkilerin hücresel düzeyde zararlı uyaranlara verdiği hormonal tepki acı çekmek değildir. Bitkilerin bunu algılayacak, yorumlayacak, hissedecek kapasiteye sahip değildir. Cildimiz güneşin zararlı ışınları ile karşılaşınca melanin salgılar, ancak biz bunu hissedemeyiz. Bitkilerdeki durum da buna benzerdir.
Bitkilerin Hafızası Var mı? Bitkilerin beyinleri olmadığını biliyoruz. Aynı şekilde bir şeyleri hatırlamalarını sağlayacak bir mekanizmaya da sahip değiller.
Bitkinin sese tepki veren kısmı, bütün bitki hücrelerinde bulunan mekano-reseptör proteinleri olabilir. Bunlar, ses dalgalarının oluşturduğuna benzer mikro- deformasyonları elektriksel ya da kimyasal sinyallere dönüştürebilirler. (Mekano-reseptörler, mekanik ve fiziksel uyarıları algılarlar.
Bitkiler çevreden gelen uyaranlara tepki vererek, bireysel olarak hareket eder gibi gözlense de tüm populasyona avantaj sağlayacak şekilde davranırlar.
Bitkiler, her ne kadar hayvanlar kadar karmaşık yapılı olmasalar da ve algı düzeyleri hayvanlara göre oldukça düşük olsa da, kendilerine has bir algı ve bilinç mekanizmaları bulunmaktadır.
Evet, evlerimizdeki bitki ve çiçeklerimiz de hastalanıyor. Dahası, fungal ve bakteriyel hastalıklar süs bitkilerinde sıkça rastlanan bir durum. Üstelik kısa sürede hastalığa müdahale etmezsek bitkilerimiz ya kalıcı olarak zarar görüyor ya da tamamen ölüyorlar.
Ağaçlar topraktan enerji almazlar, enerjiyi kendileri üretirler. Ağaçlar topraktan aldıkları su (H2O) ile havadan aldıkları karbondioksiti (CO2) güneş ışığı ile tepkimeye sokarak şeker (C6H12O6) ve oksijen (O2) üretirler. Bu işleme fotosentez denir.
Veganlık, en basit tanımıyla, hayvan kullanımını ve hayvansal herhangi bir ürünü tüketmeyi reddetmektir.
Özetle veganlar sadece bitkisel gıdalar tüketirken, vejetaryenler süt ve yumurta gibi bazı hayvansal ürünleri tüketebilir.
Bitkilerin acıyı hissettiğine yönelik yapılan yorumların hepsi aslında bizlerden salınan substance p eşdeğeri olarak kabul edilen kimyasalların yapraklar kesildiğinde ya da koparıldığında ortaya çıkmasıdır. Henüz mevcut bilim ışığında, yalnızca salınan kimyasallara dayanarak bitkilerin acı çektiğini söyleyemeyiz.
Görünüşe göre bitkiler hava yolu ile -bazı kimyasalların salınımı- ve toprak yolu ile -kökler ve mantarlar aracılığı ile- haberleşip, iletişim kurarlar. Bitkilerin bu ve benzeri yollarla iletiştikleri bilimsel olarak defalarca kanıtlanmıştır. Bu iletişimde bitkiler kendilerine özgü dili kullanırlar.
Bitkisel üretimde meydana gelebilecek ciddi kesintiler yaşamın kendisini tehdit eder. Tıpkı insanlar gibi bitkiler de birtakım etmenler nedeniyle hastalanır ve strese girer.
Kokusuyla herkesi kendine büyüleyen lavanta çiçeğini stresi azaltan bitkiler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Evinizin veya çalışma ortamınızın bir köşesinde yer vereceğiniz lavanta, depresyon, uykusuzluk, anksiyete gibi çeşitli sorunlarınızı en aza indirgeyecektir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri