Evet olur. Ama birden fazla ışık kaynağı kullanılırsa olur. Yoksa mümkün değildir.
Örneğin ince bir teli (1 boyutlu kabul edebiliriz pratikte), bir lambaya doğrultarak tutarsak bir nokta şeklinde gölgesi oluşur (0 boyut), ama yanlamasına tutarsak doğru şeklinde gölgesi oluşur (1 boyut).
İki farklı gölge türü varmış: Tam gölge: Bu gölge türünde cismin arkasında oluşan gölge kısmına hiç ışık düşmezmiş. Yarım gölge: Cismin arkasında oluşan gölgenin kısmen ışık alan kısmına ise yarı gölge denirmiş. Güneş günün farklı saatlerinde yer değiştirir bunu biliyoruz.
Persona görünen yüzdür. Gölge ise görünmeyen yüz. Gölge diğer bir deyişle insanın yüzleşmek istemediği karanlık tarafıdır. Bilince kabul edilmeyen gölge, dışarıya, diğer insanlara yansıtılır, sorun onlardır, kötü olan da onlardır.
Bağımsız Değişken: Işık kaynağının cisme uzaklığı. Bağımlı değişken: Gölge boyu SONUÇ: Cisim ışık kaynağına yaklaştıkça gölge boyu büyür, cisim uzaklaştıkça gölge boyu küçülür. Işık kaynağı cisme yaklaştıkça gölge boyu büyür, ışık kaynağı uzaklaştıkça gölge boyu küçülür.
İlgili 43 soru bulundu
Gölgenin en kısa olduğu ( öğle vakitlerinde ) andaki yönü kuzeyi gösterir. ( Güney Yarımkürede güneyi ). Bunun tam zıt yönü ise güney yönüdür. Veya öğle vaktini hiç beklemeden çubuk gölgesinin ilk yerini işaretleriz. Dünya döndükçe – zaman geçtikçe – gölgenin yönü de değişecektir.
Çünkü gölgelerle ilgili en büyük yanlış anlamamız onların sadece yerde oluştuğunu sanmamız. Gölge sadece yerde oluşmaz. Gölgeler 2 boyutlu değil, 3 boyutludur. Dolayısıyla eğer Güneş her zaman aydınlıksa, Dünya'nın da her zaman bir gölgesi var demektir.
Cennet köşkleri gibi gölgelikler de yükseklerde kurulmuşlardır. Böylece yükseklerden bakılarak daha aşağılardaki güzellikler seyredilir, birçok detay aynı anda görüş sahasında bulunur.
Gölge arketipi bilinçdışı veya bilinçaltının bir parçasını oluşturan ve bastırılmış fikirlerden, içgüdülerden, dürtülerden, zayıflıklardan, arzu ve isteklerden, toplumun kabul görmeyeceği eğilimlerden ve utanç verici korkulardan oluşan tarafındır. Gölge, insan doğasının vahşi, karmaşık ve bilinmeyen karanlık yüzüdür.
Jung'un Gölge Teorisi'ne göre ”Gölge, bireyin bilmeyi tercih etmediği kısmını tarif eder. Benliğin “reddedilmiş taraflarını” içerir. Benliği bu görüşleri içerdiği için, bu görüşler bilinçli bir istekle ya da kazayla bir gün bir şekilde ortaya çıkar.
Kara kelimesinden türetilmiş olan karartı sözcüğü, hem gölge hem de muğlak ve belirsiz anlamına gelir.
Noktasal bir ışık kaynağından çıkan ışınlar doğrusal bir yol izler. Önüne konulan ışık geçirmeyen bir cismin arkasına kaynaktan çıkan bazı ışınlar ulaşabilir bazı ışınlar ulaşamaz. Cismin arkasında kalan ve ışık kaynağından çıkan hiçbir ışının ulaşamadığı bölge tam gölge olarak adlandırılır.
Örneğin; ses, gölge, ısı, ışık, sıcaklık, radyo dalgaları, TV frekansları gibi şeyler tanecikli bir yapıya sahip olmadıkları (hacim ve kütleleri bulunmadığı) ve (kendi başına hareket ettikleri ya da araz özelliğine sahip olup) eylemsizlik özelliği taşımadıkları için madde olarak kabul edilmezler.
Gezegenimizin Ay'ın üstüne vuran gölgesi de küre biçimindedir. Bu da Dünya'nın yuvarlak olduğunu kanıtlayan görsel kanıtlardan biridir.
Biz insanlar üç boyutlu uzayı aslında iki boyutlu görüyoruz; ama beynimizin simülasyon yeteneğiyle yaptığı işlemler neticesinde 3 boyutlu olarak algılıyoruz. Öncelikle insan gözünün 600 metreden uzaktaki cisimleri üç boyutlu olarak görmediğine dikkat edin.
Örneğin, su yüzeyinde oluşan dalgalar iki boyutludur.
Gölge, ışığın saydam olmayan nesneler tarafından engellenmesi sonucu oluşan bir imgedir. Kaynağının ikiz imgesi olarak varlığını tamamen ışığa borçlu olan gölge, ışıkla ilişkisi bakımından optik bir meseledir. Nesne üzerinde ışığın ulaşamadığı alanları temsil eder.
Deneyimlemekten hoşlanmadığımız duygulara kötü, negatif, olumsuz demek yerine onları deneyimlemekten hoşlandığımız diğer duygulara nazaran daha “karanlık”, “koyu”, “gölge” olarak düşünebiliriz. Psikologlar insanların deneyimlediği temel karanlık duyguları beş türe ayrır: iğrenme, utanç, korku, öfke ve üzüntü.
Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurdu:
Cennette gece yoktur. Gündüzler vardır. İmam-ı Şaranî'nin âlimlerden nakline göre gündüzler arasında ise perdeler vardır. Perdelerin ve kapıların kapanmasıyla bir gündüz bitmiş, perdelerin ve kapıların yeniden açılmasıyla yeni bir gündüz gelmiş olur.
Dolayısıyla bizce böyle bir değerlendirme, cennet ehlinin çocukları olmayacağına dair rivayet esas alınarak yapılmış tekellüflü bir tevildir. Bu konudaki rivayetler şöyle cem edilebilir: - Cennet bildiğimiz manada hamilelik vs. yoluyla bir tenasül yeri değildir. - Dünyadaki gibi çocuk sahibi olma yoktur.
Allahü teâlâ sadece Cennette mi görülecektir, dünyada görmek mümkün değil midir? Cevap: Konu ile alakalı olarak İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki: “Allahü teâlâyı müminler Cennette görecektir. Fakat, nasıl olduğu bilinmeyen bir görmekle göreceklerdir.
İnsanlar, 600 metreden daha uzakta olan bir varlığı 3 boyutlu olarak görmez. İnsanlar varlık anlamında 3 boyutlu olsalar da (bir insanın uzunluğu genişliği ve yüksekliği vardır) 4. boyut olan zamanın içinde yaşarlar. 4 boyuttan daha fazlası var mı sorusunun yanıtı halen kesinleşmemiştir.
Dördüncü boyut, genellikle üç boyutlu uzayda yaşadığımız dünyanın ötesinde bir boyuttur. Üç boyutlu uzayın yanı sıra, bir de zaman boyutu vardır ve bu dört boyutlu uzaya "uzayzaman" denir.
Bir ışık kaynağından çıkan ışınların saydam olmayan bir cisimle karşılaşmaları durumunda ışık cismin arkasına geçemez, böylece cismin arkasında gölgesi oluşur. Tam gölge ve yarı gölge diye iki doğa olayı var, bunları da bu yazıda inceleyeceğiz.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri