Asbestin yol açtığı “kötü huylu hastalıklar” kanserlerdir (akciğer kanseri, mezotelyoma, lenfoma, mide kanseri vd.). Asbeste maruz kalanlarda kalmayanlara göre kanser riski en az 30 kat daha fazladır. Kişi sigara da içiyorsa bu risk 90 kata kadar çıkmaktadır.
“Akciğer zarı kanseri” olarak da bilinen bu hastalığın tedavisi çok güçtür ve kesin bir tedavisi yoktur. Nadiren karın zarı ve kalp zarı kanseri de yapabilir. Akciğer kanserine de yol açabilen asbest hemen kansere yol açmaz.
Asbestozis (asbestosis), asbest (asbestos) minerali liflerinin tahriki ile akciğerde oluşan bir çeşit pnömokonyozdur. Sinsi ve ağır ilerleyen bir hastalık olan asbestozisin kendini göstermesi 10-20 yılı bulmaktadır.
Asbest, özellikle 80'li yıllardan önce inşa edilen binalarda yalıtım, çatı kaplama ve döşeme gibi yapı malzemelerinde yaygın olarak uygulanıyordu ancak kullanıldığı binalar yıkıldığında, çevredeki insanlar asbeste maruz kalabilir, kansere ve solunum yolu hastalıklarına yol açabilir.
Asbest son derece kanserojen bir maddedir. Solunum yoluyla vücuda girdiğinde başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açar.
İlgili 43 soru bulundu
Akciğer zarı kanseri yani “mezotelyoma” ülkemizde sık görülen kanser türleri arasındadır. Mezotelyoma, çocukluk çağı lösemileri veya melanomlardan daha fazla görülür. Akciğer zarı kanserinin en önemli nedeni asbest maddesinin solunum yoluyla vücuda alınmasıdır.
Krosidolit (Mavi asbest)
Özgül ağırlığının yüksek olması nedeniyle krosidolit spreyli (püskürtülerek) yalıtım işlerinde uzun yıllar tercih edilmiştir. Bu tür avantajlarına karşın asbest türleri arasında insan sağlığı açısından en tehlikeli olanıdır.
Asbest solunum yolu ile vücuda alınır. Akciğer için örnek olarak; nefes yolu ile alınan asbeste bağlı olarak önce yıllarca süren uzun süreli bir tür iltihap meydana gelir. Bu tahriş nedenli reaksiyon, akciğer dokusunda kalıcı hasarlar oluşur.
Asbestin yaptığı hasar daha da ilerlerse bu oksijensizliğin tüm vücudumuzdaki arazları giderek artar ki buna da solunum yetmezliği denir. Bu “iyi huylu hastalık” hali yıllarca ama yıllarca sürer, normal seyrinde en az bir 20 yıl daha süründürerek yaşama son verdirir.
Mikroskobik liflerden oluşan asbestin ne yazık ki gözle görülebilmesi mümkün değil. Asbest yalnızca laboratuvar ortamında tespit edilebilir. Asbestten şüphelendiğimiz takdirde, ilgili belediyeye ve ALO 170 üzerinden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na asbest şüphesini bildirmek gerekir.
Özellikle asbeste (taş pamuğu, kaya lifi) sıkça maruz kalan kişilerde ortaya çıkan bu hastalık; Türkiye'de yılda 500, dünyada ise toplamda 30 bin kişide görülebilmektedir. Ağırlıkla Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgesinde rastlanan bu hastalık, asbestin bilinçsiz kullanımından kaynaklanmaktadır.
Ülkemiz asbest rezervleri bakımından oldukça zengindir. Bursa, Tokat, Erzincan, Sivas, Hatay ve Bitlis'te krizotil yani beyaz asbest, Eskişehir'de ise amfibol türü asbest yatakları yer almaktadır. Amasya bölgesinde ve kayılar yörüklerinde asbest yaygın olarak kullanılmaktadır.
b) Asbest tozuna maruziyetin sona ermesinden sonra kayıtlar en az 40 yıl süreyle saklanır.
Asbest, 1990 senesinden önce inşa edilmiş evlerde kullanılan 3 bin'den fazla çeşitte yapı malzemesinde bulunabiliyor. Renksiz ve kokusuz; ayrıca müdahale edildiğinde de ölümcül etkiye sahip.
Kahramanmaraş merkezli 10 kenti etkileyen depremin ardından yıkılan binlerce bina görünmeyen tehlikeler barındırıyor. Yıkılan binalarla birlikte yüksek miktarda asbest yayıldığı belirtiliyor. Uzmanlar yeni felaketlerin yaşanmaması için uyarıda bulunuyor.
Asbest lifleri 3-3.5 mikron uzunluğunda, bir mikron kalınlığında. Yani gözle görülmeyecek kadar küçük. Yerçekimi etkisiyle yere çökmüyor. Rüzgar, yağış, fırtına gibi meteorolojik olaylarla çok uzaklara taşınabiliyor.
Diyarbakır, Tokat, Kütahya, Sivas, Konya, Yozgat, Eskişehir, Muğla, Malatya, Çorum, Elazığ ve Adıyaman'ın bazı köylerinde asbest saptanmıştır. Asbeste maruz kalan kişilerde ortaya çıkabilecek en önemli hastalık mezotelyoma olarak adlandırılan akciğer zarının kanseridir.
Kahramanmaraş ve Hatay'daki depremlerin ardından ortaya çıkan asbest, beton ve tuğla tozu ve yıkılan hastanelerdeki radyoaktif maddeler insan sağlığı için ciddi tehlike doğuruyor. Göğüs Hastalıkları uzmanı Prof.
İçerisinde asbest bulunduran binaların yıkım aşamasında asbestin lifleri ortaya çıkar ve havada asılı kalır. Bu hava asılı kalan lifler solunduğunda akciğer ve kanser hastalıklarına yol açar. Cilt ile temas ettiğinde ciddi cilt yaraları açar. Asbest akciğer zarı aralarında su toplama gibi hastalıklara da yol açar.
Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli depremin sonucunda enkazların altında anılar, molozların ardında ise bir numaralı kanserojen ASBEST yığını kaldı.
3-20 mikrometre uzunluğunda, 0,01 mikrometre çapındaki asbest lifleri çıplak gözle görülmez. Tüm asbest türleri ciddi sağlık sorunlarına sebep olur. Akciğer kanseri, mezotelyoma ve asbestoz (bir pünomokonyoz türü) bu sağlık sorunlarının en önemlilerindendir.
Binaların yıkım süreçlerinde asbest en önemli mesleksel ve çevresel risklerden birini oluşturmaktadır. Bazı ülkeler bu yıkım süreçlerinde, asbest izlem ve kontrolü ile ilgili programlar oluşturarak tehlikeyi kontrol altına almaktadır.
Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Ensari, "Arama kurtarma ekipleri ile ortamdan yayın yapan medya mensupları kanserojen tozlardan korunmak için mutlaka FFP3 toz maskesi kullanmalı" dedi.
Madde 10- İşveren, işçilerin maruz kaldığı havadaki asbest konsantrasyonunun , sekiz saatlik zaman ağırlıklı ortalama (TWA) değerinin 0,1 lif/cm3'ü geçmemesini sağlayacaktır.
Asbest içeren malzemeler, genellikle inşaat sektöründe, özellikle de binaların çatı, duvar ve zeminlerinde kullanılmıştır. Bu malzemeler, asbest içeren çatı kaplamaları, izolasyon malzemeleri, duvar levhaları, fayanslar, çimento ürünleri, fırınlar, ısıtma sistemleri ve daha pek çok şey olabilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri