Köken. Osmanlı Türkçesi آرابه sözcüğünden. çuvaşça uraba (uraba) veya urava (urava, “tekerlek”) ve Moğolca araa (“tekerlek”) ile aynı kökene dayanmaktadır. Araba kelimesi Türkçeden Arapça, İngilizce ve Rusça gibi bâzı dillere de geçmiştir.
Kelimenin kökeni. Araba kelimesi ilk kez Codex Cumanicus'ta geçmektedir. Sakaca rraha (at arabası) ses evrimi ile Zentçe raθa aynı anlamda ve eşkökenli Sanskritçe rátha (ata koşulan tören arabası) eşkökenli Arapça arrādat (عرّادة ) (iki tekerlekli savaş arabası) eşkökenli Latince raeda (dört tekerlekli at arabası).
Otomobil sözcüğü Türkçeye, Grekçe "kendi" anlamındaki αὐτός (autós) ve Latince "hareket eden" manasındaki mobilis sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşturulan ve başka bir hayvan ya da araç tarafından itilmek ya da çekilmek yerine kendi kendine hareket eden araç anlamına gelen Fransızca automobile sözcüğünden geçmiştir ...
Araba kelimesi ise; Türkçe bir kelimedir ancak ilk çıkış noktası olarak Pers kökenli bir kelime olduğunu ve Türkçe'ye de buradan geçtiği düşünülmektedir.
Eski Türkçe ev “yaşam alanı, konut” sözcüğünden evrilmiştir. İlkel anlamı belki "çevrili yer" olabilir.
İlgili 29 soru bulundu
Gün kelimesinin kökeni Türkçe dilidir.
Eski Türkçede ''eb'' şeklinde yazılan ev kelimesinin sözlük anlamı çadırdır. İçinde yaşanılan, korunaklı yapılara ev denir.
Dilimizde isim kökleri en fazla üç heceden oluşur. » at, bel, göz, kan, kül, o, pek, siz, sol, yol, araba, kitap… » “içimizden” sözcüğünün anlamlı en küçük parçası “iç” sözcüğüdür.
Varlıkların, kavramların, duyguların ismi olan köklere isim kökü denir. İsim kökleri cümle içinde “isim, zamir, zarf, sıfat, edat, bağlaç ve ünlem” göreviyle kullanılabilir. Dilimizde isim kökleri en fazla üç heceden oluşur. »at, bel, göz, kan, kül, o, pek, siz, sol, yol, araba, kitap…
Otomobillerin mucidi olarak Karl Benz gösteriliyor. Bunun nedeni Benz'in benzinle çalışan, içten yanmalı bir motora ev sahipliği yapan aracı ilk kez kullanınan kişi olması.1886 yılında patenti alınan araç çağımızdaki modeller gibi çalıştığı için ilk otomobil olarak kabul ediliyor.
Araba, kağnı, fayton isimleri zaman içerisinde 'atlı araba' için kullanıl- mıştır. Ancak günümüzde artık teknoloji karşısında at arabaları sa- dece, süs aracı olarak kullanılmaktadır. Faytonlar, turistik mekân- larda kullanılmakla beraber, at arabası ve kağnıların artık minya- türleri yapılmaktadır.
İstanbul trafiğine ilk benzinle çalışan otomobili sokan, Galata rıhtımının açıldığı 1895 yılında Basra eşrafından Züheyrzâde Ahmed Paşa oldu.
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in talimatıyla 1961 yılında üretilerek Türkiye'nin yerli otomobil macerasını başlatan "Devrim" otomobili Togg Gemlik Kampüsü'ne getirildi.
İstanbul trafiğine ilk benzinle çalışan otomobili sokan, Galata rıhtımının açıldığı 1895 yılında Basra eşrafından Züheyrzâde Ahmed Paşa oldu. İlk otomobilin halk arasında görücüye çıktığı yer ise Fenerbahçe semtidir.
Günümüzün oldukça tercih edilen modellerinden biri olan Civic'in ismi Latince'den geliyor. Civis kelimesinden türetilen bu isim aslında 'vatandaş' demek. Modelin eski nesilleri karşımıza daha çok modifiyeli olarak çıksa da Civic aslında vatandaşı rahatlatma hedefi ile üretildi diyebiliriz.
Taşıt kelimesinin kökü taşımaktır.
KÖK : Bir sözcüğün parçalanamayan, anlamlı, en küçük parçasına kök denir. Sözcüğün kökü bulunurken sondan başa doğru ekler çıkarılır ve sözcükle anlam bağlantısını kaybetmeyen en küçük parça kök olarak bulunur. UYARI: Kök bulunurken ek ve kök arasındaki anlam bağlantısı çok önemlidir.
Kök, dil bilgisinde bir sözcüğün ön ve son ekleri çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı kısmıdır. Bir sözcüğün kökü isim ya da eylem olabilir. İsimler varlıkları fiiller de hareketleri karşılayan sözcüklerdir.
Latincede “potere” (to be able) kelimesinden türemiş olan 'power' güç kelimesi; amaçlara ulaşabilme olarak tanımlanmaktadır1. Türk Dil Kurumu15 tarafından ise güç; fiziksel, düşünsel ve ahlaksal bir etki yapabilme ya da bir etkiye direnebilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır.
Araç, Türkiye Türkçesinden olan “ara” sözcüğünden “Iç” eki ile türemiştir.
Kökler; ana kök, yan kök ve ek kök gibi çeşitlere ayrılırlar. Tohumun çimlenip, radikulanın gelişmesiyle meydana gelen köke, ana kök denir.
Kalem kelimesi, sözlükte; “kamış, tırnak, bitki sapı, mızrağın boğumu gibi sert bir cismi kısaltmak, kesmek, budamak, açmak, ucunu sivriltmek” anlamına gelen kalm kökünden türeyen bir ad olup; ucu açılmış, budanmış, yazı için ucu sivri hale getirilen, kendisi ile yazı yazılan her türlü âlete denilmektedir.
Eski Türkçede “anne” karşılığı kullanılan “ög” bugün sadece annesini kaybetmiş çocuklar için kullanılan “öksüz/ög- süz” sözcüğünde yaşamaktadır. g/k ses değişimi ile ög sonuna yokluk eki alarak öksüz olmuştur.
Eski Türkçe dönemi, Türk dilinin yazıya geçirildiği Köktürkçe (Orhun Türkçesi), Uygurca ve Karahanlı yazı dillerini (7-12. yy) kapsar. 13. yy'a kadar Türk dünyasının doğu kolunda iki ayrı bölgede iki ayrı yazı dili oluşmuştur.
Osmanlıca dediğiniz aslında Türkçedir. İçinde bugünkü Türkçede olduğu gibi Arapça, Farsça, İtalyanca, Fransızca ve eski Yunanca gibi dillerden geçen birçok kelime vardır. Bugünden farkı, Arap alfabesiyle yazılmasıdır ama Arap alfabesi de değildir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri