Allah'a gerçek olarak değil mecazi anlamda irade sıfatı nisbet edilebilir. Allah'ın dilemesi kendi fiiliyle ilgili ise mecbur olmadan yaratması, başkasının fiiliyle ilgili ise emretmesi demektir; zira irade arzu (şehvet) anlamına gelir.
Arapça'da şart edatı olan in ile “dilemek, istemek” anlamındaki şey' kökünden türeyen şâe fiili ve lafza-i celâlden meydana gelmiş olup “Allah dilerse” demektir. Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. Peygamber'e, Allah'ın dilemesine bağlamadıkça hiçbir şey hakkında, “Şunu yarın yapacağım” dememesi emredilmiştir (el-Kehf 18/23-24).
Allah'ın dilediğine hidayet etmek, rızık vermek, azap etmek ve saptırmak gibi tasarruflarda bulunacağını ifade etmesinin yanı sıra dilemesini istisnâ ederek bir şeyin olacağını veya olmayacağını da ifade etmektedir.
İrade, Allah'ın dilemesi demektir. İrade, bir şeyin olup olmamasını, şöyle veya böyle olmasını dilemek ve dilediği gibi yapmaktır. Dünyada var olan her şey Allah'ın dilemesi ile var olmuştur, O'nun dilediği zaman da yok olacaktır. O'nun dilediği olur dilemediği olmaz.
Sıkıntılardan kurtulmak için peygamberlerin veya velîlerin ruhaniyetinden yardım istemek anlamında bir terim. Sâlih amelleri veya bazı kişileri vesile edinerek Allah'a yakın olmaya çalışmak, O'ndan dilekte bulunmak anlamında terim.
İlgili 38 soru bulundu
KUDRET Allah'ın (c.c.) her şeye gücünün yetmesi, dilediğini dilediği zamanda var veya yok etmesidir. KAVRAMLAR İRADE Allah'ın (c.c.) dilemesi ve dilediğini dilediği şekilde yapmasıdır.
Bu sıfatlardan bazıları sadece yüce Yaradan'a mahsustur. İşte Allah'ın yaratma sıfatı nedir ve konu hakkında çok daha fazlasını sizler için derledik. Allah'ın yaratma sıfatına "Tekvin" denir.
İrade sahibi olmak ise dilediğini dilediği zamanda, dilediği şekilde ve dilediği biçimde yapmayı gerektirir. Bu düşünceden hareketle Allah'ın irade sıfatıyla mürid olduğunu benimseyen Sünnî kelâmcılar ve Basra Mu'tezilîleri müstakil bir irade sıfatının varlığını kabul etmişlerdir.
3. Kelâm sıfatı Allah'ın ezelde konuşma gücü bulunması ve zâtında kelâm yaratması demek olup konuşma gücü ezelî, zâtında harf ve ses yaratmak suretiyle söz söylemesi ise hâdistir, çünkü zâtının hâdis olaylara konu teşkil etmesinde bir sakınca yoktur.
Sözlükte “işitmek, duymak; birinin arzu ve dileğini kabul etmek, anlamak; duyurmak” mânalarına gelen sem', terim olarak “Allah'ın işitilmeye konu teşkil eden her şeyi tam bir yetkinlikle işitmesi” diye tanımlanır.
Tekvir suresi, ayet 29: "Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz." Ayetin Tefsiri: Gerçekte insanın doğruya ermeğe muvaffak olabilmesi için dilemesi bir şarttır. Fakat bütün şart ve sebepler ondan ibaret değil, onun da bir şartı vardır.
Bu alana ise “Küllî irade” denir. Allah'ın (c.c) istediğini istediği gibi dilemesi ve seçmesi olan küllî irade mutlak ve sınırsızdır. Küllî irade, her şeye hâkim olan, her şeyi içine alan iradedir.
39 İnşa ya da terkip suretindeki Allah'ın yaratması, ayette belirtilen yaratmanın üçüncü safhasına işaret etmektedir. İnşa tarzı yaratma gibi, ihtira' tarzı yaratma da hâlihazırda sürekli olarak devam etmektedir. İlk varlıkların yaratılması ile son bulmuş ve bitmiş bir yaratma şekli değildir.
İnşallah (Arapça: إِنْ شَاءَ ٱللَّٰهُ, ʾin šāʾa -llāh), bazen İnşaallah ya da İn şa Allah olarak söylenen, "Allah dilerse" veya "Allah isterse" anlamına gelen bir işin/davranışın öncesinde söylenen Arapça ifadedir.
Hadisin lafzı yukarıda geçtiği gibi "Allah'ın ilk yarattığı şey akıldır" şeklindedir.
Meşîet kelimesi, varlık ve var olan anlamındaki “şey” kökünden türemiş mimli masdardır. ءاش fiilinin masdarı olmakla birlikte bu fiil “yok olan” hakkında da kullanılabilmektedir. Zira yokluğu ifade etmek de var olan ile mümkündür.
Haberî sıfatlar, el, yüz, kadem, parmak gibi nasslarda geçen ancak aklî deliller nedeniyle zahirî manalarıyla; nasslar içindeki bağlamları (siyak, sibâk ve sevk) dışında, tek başına Allah Teâlâ'ya nispet edilemeyen sıfatlardır.
Allah harflerle konuşur; harfler de mahlûk değildir. Kulun okuyuşu, sesi ve okuma fiili yaratılmıştır; Allah ile kaim değildir. Fakat dinlenilen Kur'an mahlûk değildir, Allah ile kaimdir. Allah'ın kelâmı Cibril vasıtasıyla inzal olunan anlamın hikâyesi değil, ibaresidir.
Zati sıfatlar ve anlamları nelerdir? Sizin için detaylı bir şekilde derledik. Subuti sıfatlar hayat, irade, semi, basar ve ilim olmak üzere beş tanedir. Zati sıfatlar ise sırasıyla şöyledir: Vücut, Beka, Kıdem, Muhâlefetün li'l-havâdis, Kıyâm bi-nefsihî ve Vahdaniyet.
Mâtürîdî, vahdâniyyet sıfatını “Allah'ın zâtı ve sıfatları başta olmak üzere hiçbir yönden dengi ve benzerinin bulunmaması” şeklinde açıklamıştır.
Buna göre cüz'i irade insanın kendi yaptıklarıyla kaderini belirlemesidir. Külli irade ise Allah'ın belirlediği kader olarak ifade edilmektedir.
Mâturîdîlere göre Tekvîn, Allah'ın zatı ile kaim ezeli bir sıfattır. Allah'ın diğer fiili sıfatlarını da ihtiva edecek şekilde “yok olanı, yokluktan varlığa çıkarma” anlamında Allah'ın yaratıcılığını ifade eder. Mâturîdî'lerin tekvîn sıfatı konusundaki düşüncesi son derece açık ve netttir.
Sözlükte “var olmak, bulunmak; varlık” anlamındaki vücûd felsefe terimi olarak “bir şeyin zihinde ve zihnin dışında gerçek varlığa sahip olması” veya “bir şeyin aklî tahlil yoluyla belirlenen mahiyeti, zatı” diye tanımlanır.
2. Selbî Sıfatlar. Allah'ı zâtına lâyık olmayan niteliklerden ve yarattıklarına benzemekten tenzih etmeyi gerektiren sıfatlar olup O'nun ne olmadığını ifade eder ve tenzihî olarak da anılır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri