Bunlar sırasıyla can, din, akıl, mal ve nesildir. Bu beş ilkeye ''Zarurat-ı Diniyye'' ve ''Zarurat-ı Hamse'' adı verilir. İslam fıkhında da geçen bu kavramlar korunması gereken beş temel haktır.
İslam, beş şeyin korunmasını, dînin zarûretlerinden. saymıştır. Bunlar; “Can, mal, nesil, akıl ve din emniyeti” olarak kaynaklarımızda uzun uzadıya anlatılır…
ZARÛRÂT-I DİNİYYE: Bir Müslüman için din yönünden bilinmesi gereken, Hz. Muhammed (s.a.s)'in Allah tarafından tebliğ edip haber verdiği kesin olarak belli esas, hüküm ve haberler. Zaruret, sözlükte; ihtiyaç, çaresiz sıkıntı, meşakkat demektir. Çoğulu "zarûrât" ve "zarâir" dir.
Zarûrât-ı dîniyye dinin temel ilkelerine işaret ettiğinden daha çok kelâm ilminin konuları arasında yer almakla beraber “şâriin hüküm koyarken murat ettiği kesinlikle bilinen ilkeler” anlamında fıkhın “makāsıd” alanıyla da doğrudan ilgilidir.
Zarurat-ı Diniyye kelimesinin sözlük anlamı dinde inanılması ve uygulanması farz olan temel ilkelerdir. Dinin en temel ilkesi Allah'ın varlığına ve birliğine iman etmektir. Buna kısaca Tevhid denir.
İlgili 39 soru bulundu
Zarurat-ı Diniyye, İslam dininin temel ilkelerini ve değerlerini yansıtır ve Müslümanlar için doğru yaşamanın yolunu gösterir. Bu esaslar arasında namaz kılmak, zekat vermek, oruç tutmak, hac yapmak ve Allah'a ve Peygambere rıza göstermek bulunur.
İslam hukukunda yer alan beş temel ilke vardır. Bunlar sırasıyla can, din, akıl, mal ve nesildir.
Genelde dinin, özelde ibadetler ve hukuk alanındaki dinî hükümlerin gayeleri anlamında bir tabir. Şer'î hükümlerin içerdiği veya akıl ve tecrübe yoluyla belirlenmekle beraber bunlarla uyum içinde olan faydalar anlamında fıkıh ve usûl-i fıkıh terimi.
Aklı koruma, bilgi elde etme, düşünce ve ifade hürriyeti ile sağlanır. Akıl ve aklın bir eylemi olan düşünme, insanı öteki canlılardan ayıran ve üstün kılan en önemli yetenektir. Kişinin gerçek insanlık seviyesine ulaşabilmesi, akli yeteneklerini hür olarak ve tam kapasiteyle kullanabilmesine bağlıdır.
Malın Korunması
Malın korunması; mülkiyet, ekonomik haklar, üretmek, sahip olmak, satmak ve tüketmek ile ilgili hakları kapsar. İslam'a göre herkes kendi imkân ve ölçüsünde mülk edinme hakkına sahiptir.
İslâm'da temel insan haklarından olan neslin korunması, fıtrata müdahaleyi engellemek ve meşru şekilde neslin devamını sağlamak için teminat altına alınmıştır. Bu bakımdan İslâm yaratılış kodlarımıza yani fıtrata müdahaleyi yasaklamış, buna yeltenilmesini de insan hakları ihlali olarak görmüştür.
Bu şartlar sırasıyla: Şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir.
İslam dini, huzur, barışı birliği ve beraberliği de kendisiyle birlikte getirir. Bu yüzden islam dininin temel gayesi insanların daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir ahiret yaşamıdır. Din, insanların yükümlü oldukları ilahi emirleri yerine getirmektedir.
İslam'ın ana kaynağı olan Kur'an'ın dışında Muhammed'in hayatı, davranış tarzı (sünnet) ve sözleri (hadis) de çoğu Müslüman için bağlayıcı bir öneme sahiptir.
Her çağda insanların bu temel arzularını gerçekleştirip yaşatacak mükemmelliğe sahip olan İslâm dininin, ilk ve nihai gayesini gerçekleştirmek üzere ortaya koyduğu beş “Temel Değeri” vardır. 1) Hayatın/Canın korunması 2) Aklın korunması 3) Dinin korunması 4) Malın korunması 5) Namusun-Neslin korunması.
Güncel dini meselelerin çözümünde öncelikle Kur'an ve sünnete başvurulur. Bu iki kaynakta sorunla ilgili doğru- dan bir hüküm bulunamadığında İslam'ın temel ilkelerine göre çözüm aranır. Bu amaçla sahabe görüşleri, icma ve müçtehitlerin içtihatları incelenir.
Iztırar hali (Zaruret hali), kişinin kendisinin ya da bir başkasın mal ya da kişi varlığına yönelik ciddi bir tehdidi önlemek amacıyla üçüncü bir şahsın mal varlığına tecavüz etmek zorunda kalması halidir.
Tecrübeye dayanan, tekrar edilen deneyler sonunda verilen hüküm anlamında mantık terimi.
Arapçada zorunluk, kısıtlama, sıkıntı anlamında kullanılan bir sözcüktür. Bir kişi ''Bu zaruri bir iş'' dediğinde kişinin o işin yapılmasının zorunlu olduğu manasını ortaya çıkmaktadır.
İslâm'da içkinin haram kılınıp yasaklanması makâsıd-ı şerîa olarak bilinen dinin, canın, malın, aklın ve neslin korunmasına dair temel ilkelerden aklın korunması esasına dayanır. Bu beş ilke hukukta bir ortak değer olarak kamu yararına da temel teşkil eder.
İnsanın dinini, aklını, canını, malını ve neslini korumak İslâm dininin temel hedefidir. İnsan ve toplum açısından birinci dereceden sorumluluk alanına giren bu haklar ihlal edildiği zaman hem kendi güvenliğimiz hem de toplumsal huzurumuz tehdit altındadır.
II.
Kuran ve Sünnet'in belirlediği cezalar netice itibariyle İslam'ın korunmasını esas aldığı beş temel değerin yani akıl, din, can, ırz ve malın korunmasını, insanların genel ve özel yararını bir denge içinde gözetmeyi hedef alır.
Dine göre herkesin yaşama hakkı vardır ve bu hakkı insanların elinden Allah dışında hiç kimse alamaz. Dinin temel gayesinin ne olduğu ile beraber dinin temel konularını sizler için derledik. Dinin temel gayesi neslin, aklın, malın ve dinin korunmasını sağlamak ve bunu insanlara anlatmaktır.
Buna göre dinler, İlâhî ve beşerî olmak üzere iki kısma ayrılır.
Yani Allah"a iman etmek; Allah"ın varlığını, birliğini, O"nun eşi, benzeri, ortağı ve dengi hiçbir varlığın olmadığını bilerek tasdik etmek, bu bilgiyi ikrar etmek ve bu doğrultuda yaşamaktır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri