Kelam ilmini yenileme düşüncesi de, yenilenme ihtiyacını gerektiren toplumsal şartlardan bağımsız olarak ele alınamaz. Bu ilmin yenilenmesi ih- tiyacının dillendirildiği ve bu ihtiyaca yönelik çabaların benimsendiği dönem 19. yüzyıldır.
KELÂMÎ AKILDAN TASAVVUFÎ KEŞFE. İSTANBUL: DİVAN KİTAP, 2018, 230 S. Kelâm ilmi hicri birinci yüzyılda başlayan olaylar ve tartışmaların etkisiyle görünür olmaya başlamış, ikinci yüzyılda ise bir disiplin olarak ortaya çıkmıştır.
Yeni ilm-i kelâm hareketinin Türkiye'deki en önemli temsilcisi sayılan İzmirli İsmail Hakkı'nın bu eseri ve aynı konuda çıkan makaleleri daha çok Osmanlılar'ın son dönemiyle Cumhuriyet'in ilk yıllarına rastlar.
Sünni itikad mezheb imamlarından Ebü'l Hasan Eş'arî Sünni kelam ilminin kurucularından sayılır; akıl ve nakili birlikte kullanır.
Yeni İlm-i Kelâm arayışını gerekli kılan sebepler arasında şunlar zikredilmektedir: Batı bilim ve düşüncesindeki düşünsel ve metodik değişim, bunun İslâm coğrafyasına tesiri, İslâm dünyasında batılılaşma ve modernleşme temayüllerinin başlaması, (Özervarlı, 1998: 17-45), batı ve doğuda İslâm'a yönelik birçok itirazın ...
İlgili 42 soru bulundu
“Yeni Kelam İlmi” dönemi diye adlandırılan bu dönemin en önemli temsilcisi İzmirli İsmail Hakkı'dır. İzmirli, kaynağı Batı olan fikir akımlarının ortaya çıktığı bir dönemde yaşamıştır.
Kelâm ve Halk, İslâm düşünce tarihinin en dikkat çekici isimlerinden Gazzâlî'nin, vefatından hemen önce kaleme aldığı ve haberî sıfatların yorumlanması merkezinde kelâm ilminin işlevini incelediği İlcâmu'l-avâm an ilmi'l-kelâm adlı eseri ile inziva sonrası Bağdat'a döndüğünde Endülüslü talebesi Ebû Bekir İbnü'l-Arabî' ...
Böylece felsefî ilimleri ve yöntemleri araştırmaya büyük ilgi duydular. Mutezile ile başlayan bu ilgi, gerçek anlamda felsefî kelam döneminin başlatı- cısı olan Gazzâlî'den sonra şerh ve haşiyecilik dönemine kadar trendi hızla artan bir se- yir izledi.
Osmanlı dönemi ilim çevresi, genel hatlarıyla müteahhirîn dönem İslam düşüncesinin devamı, bu dönemde geliştiği şekliyle İslamî ilimlerin varisi konumundadır. Müteahhirûn dönemi genellikle Fahreddin er-Râzi ve Âmidî nesliyle başlatılır.
Gelişim süreci içerisinde, Kelâm ilmi için, "Usulu'd-Din, Nazar ve İstidlal İlmi", "Tevhid ve Sıfatlar İlmi", "el-Fıkhu'l-Ekber" ve "Akaid"1 gibi isimler kullanılmıştır. Kelâm ilminin bir çok tanımı vardır.
“Kelâm, İslâm dininin iman esaslarını ve amellere ilişkin temel ilkeleri naslardan hareketle belirleyen, onları nasların bütünlüğü çerçevesinde temellendirip aklî yöntemlerle destekleyen ve karşı fikirleri eleştirip cevaplan- dıran bir ilimdir”.
Fıkıhta hem fetvaya konu olan hususlar hem de mezhep içinde veya mezhepler arasında tartışılan ve kesin bir sonuca bağlanamayan problemler mesâil kavramıyla ifade edilir.
v) Semiyyat: Melek, Cin ve Şeytan, Kıyamet ve Âhiret: Âhiretin Varlığı, Kabir Ahvâli, Haşir, Âhiret Ahvâli, A'râf, Cennet ve Cehennem, Şefaat, İman.
Bu ilim dalının, inanç esaslarını tartışmaya girmeden izah eden bir alt koluna ise akaid denir.
Kelam; en üstün Varlık'ı yani Allah'ı, varlık bakımından özüne ait niteliklerini ve kendi dışındaki varlıklarla ilişkisini konu edinen bir ilimdir.
Kelam İlminin Amacı & Doğru bilgi vererek insanları yanlış inançlardan korumak. Kişinin imanını taklit düzeyinden kurtarıp tahkikî bir iman derecesine yükseltmek. & Diğer İslam ilimleri için sağlam bir inanç temeli oluşturmak. & Amellerin bilinçli ve ihlaslı bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak.
Bu bağlamda görüşlerine yer verilen kelamcılar Abdüllatif Harputî, Filibeli Ahmet Hilmi, İsmail Hakkı İzmirli, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi ve Ömer Nasûhi Bilmen'dir.
Mu'tezile açısından mütekaddimîn kelâmı Eş'arî'nin hocası Ebû Ali el-Cübbâî ile (ö. 303/916) nihayete ermekte ve Cübbâî sonrasına müteahhirîn dönemi denmektedir.
Müteahhirûn Döneminin Özellikleri
Mütekaddimûn ilm-i kelam dönemi ile müteahhirûn ilm-i kelam dönemini zamansal olarak ayrıştırmak gerekirse, genel kabul gören ayrım, mütekaddimûn kelamının V./XI. Asır ve öncesini, müteahhirûn ilm-i kelamının ise V./XII. Asır ve sonrasını içine aldığı şeklindedir.
İslâm düşüncesi ve özelde kelâmın köşe taşlarından olan Fahreddîn er-Râzî, gerek yazdığı eserler gerekse doğrudan ya da asırlara yayılan tesiri üzerinden dolaylı talebesi ve takipçisi olan isimler vasıtasıyla bir "ekol”ün kaynağı ya da kurucusudur.
MU'TEZİLE, İslam'da kuramsal kelam ilminin temellerini atan, problemlerini tespit ve tayin eden, bu problemleri çözüme kavuşturmaya çalışan en önemli teolojik okullardan biridir. Bu okul, İslam akaidini felsefi ilke ve yöntemlere dayanarak ispat etmeye ve savunmaya çalışan bir düşünce sistemi olarak da bilinmektedir.
Önceleri sadece felsefî isbat metodu olarak kullanılan mantığın kelâm ilmine dâhil edildiği ikinci dönemin başlatıcısı Gazzâlî'dir. İbn Haldun'a göre, İmam Bâkıllânî ile başlayan birinci devirde kelâm ilmi determinist olduğu halde Gazzâlî'nin başlattığı ikinci devirde indeterministtir.
Bu sebeple Kelâm tarihinin, amacının, konularının ve günümüzdeki işlevinin bilinmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda tanıtımını yapacağımız, Cemalettin Erdemci'nin kaleminden çıkan ''Kelâm İlmine Giriş'' adlı eser ciddi bir öneme sahiptir.
Bu dönemin önemli kelâmcıları arasında Bâkıllânî, İbn Fûrek, Ebû Bekir el-Beyhakī, Cüveynî, Hakîm es-Semerkandî, Ebû Seleme es-Semerkandî, Ebü'l-Yüsr el-Pezdevî ve Ebü'l-Muîn en-Nesefî yer alır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri