C vitamini, yara iyileşmesinde etkili bir oksidandır. Yara iyileşirken yara derisini güçlendirir ve deride kolajen oluşumuna yardımcı olur. C vitamini ayrıca yeni kan damarları oluşumunda çok etkin roldedir ve demir emilimine yardımcı olur.
Kollajen sentezinde rol oynayan C vitamini eksikliği yara iyileşmesini ve yara kontraksiyonunu olumsuz etkileyecektir. Yara iyileşmesi için gerekli C vitamini alımı 1gr/gün'dür.
Nemli ya da kuru ortamda iyileşme:
İdeal nemli ortamda iyileşme daha hızlı gerçekleşir ve yara izi oluşma riski azalır. İdeal nemli ortamda iyileşme hızlanır ve ve ideal nem, kabuk ve çatlak olusumunu engelleyerek derinin en iyi düzeyde iyilesmesini saglar ve yara izi kalma riskini azaltır.
Yaraların çabuk iyileşmesine yardımcı olur
Cilt, kas ve diğer dokularda bulunan C vitamini, vücudun kolajen üretmesine yardımcı olur. C vitamini eksikliği olan kişilerin vücutları daha az kolajen üretebileceğinden yara iyileşmesi daha yavaş olabilir.
Çevreye bağlı faktörler dışında yara iyileşmesinde beslenmenin önemine değinen Yahcı, özellikle protein, arjinin ve glutaminin yanı sıra çinko, bakır, A vitamini ve C vitamininin yara iyileşmesinde etkin olan besin öğeleri olduğunu belirtiyor.
İlgili 31 soru bulundu
ÇİNKO EKSİKLİĞİ BELİRTİLERİ
Sık sık hasta olma, sürekli yorgunluk, saç dökülmesi, yaraların geç iyileşmesi, sık sık uçuk çıkartma, gece körlüğü çinko eksikliği belirtilerindendir.
Esansiyel yağ asitleri içeren gıdalar: Balık, ceviz, keten tohumu ve chia tohumu gibi gıdalar içeriğinde yüksek oranda esansiyel yağ asitleri barındırır. Bu ise yaraların normalden daha hızlı iyileşmesine katkıda bulunur. Bu nedenle beslenme listenizde bu gıdalara mutlaka yer açmalısınız.
Bazı bulaşıcı hastalıklar, cilt kanserleri, cildin damarsal yapısının bozulmasına neden olan iç organ hastalıkları, sistemik hastalıklar, uzun süre devam eden allerjik durumlar, güneş hassasiyetine bağlı bazı hastalıklar, iyileşmeyen yaralarla kendini gösterebilir.
D Vitamini Cilde Faydaları
Bağışıklığı güçlendirmesi sayesinde yaşlanmayı hızlandıran çevresel etmenlerden koruyor. Sivilce ve akne üretiminin yavaşlamasına yardımcı oluyor. Yara ve sıyrıkların iyileşmesini sağlayarak anti-enflamatuar etkisiyle bu hasarların yol açtığı enfeksiyonlarla savaşıyor.
Yaranın yetersiz beslenmesi, oksijenlenmesi ve enfeksiyonu gibi lokal faktörlerin yanısıra ileri yaş, beslenme sorunları, diyabet gibi eşlik eden ko-morbid durumlar, stres, çeşitli ilaçlar, alkol ve sigara alışkanlığı, radyasyon gibi etkenler de yara iyileşmesini olumsuz etkileyen pekçok önemli faktörlerdendir.
Yara bölgesine düzenli olarak pansuman yapılmalıdır. Günümüzde yaranın iyileşmesini hızlandırmak için özel olarak tasarlanmış ve üretilmiş medikal yara bakım örtü ve ürünleri kullanılmaktadır. Bu ürünler yarayı temiz tutarken, enfeksiyonu, akıntı ve kokuyu azaltmaktadırlar.
Yeni oluşan deri daha az elastiktir ve yaklaşık bir-iki yıllık bir süre boyunca gelişmeye devam eder.
İltihaplı yaraların, genel olarak iyileşme süreçlerine bağlı olarak çeşitlendirilmesi yapılmaktadır. Bu iyileşme süreçleri ilk olarak bakterileri yok etmek amacıyla antibiyotik tedavisiyle gerçekleşir. Ve bu süreç uygun görülen antibiyotik tedavisinden cerrahi müdahalelere kadar ilerleyebilmektedir.
B12 eksikliğinin neden olduğu bağışıklık sisteminin zayıflaması, unutkanlık gibi hafıza problemleri ve kansızlık gibi durumlar için hayvansal gıda tüketmeyen kişiler takviye ürünlerden faydalanabilmektedir. B12 Vitamininin en çok bulunduğu besinler ise; Et. Süt.
K vitamini, kan pıhtılaşmasında önemli rol oynar. Pıhtılaşma, vücudun hem içinde hem de dışında aşırı kanamayı önlemeye yardımcı bir işlemdir. Pıhtılaşma sürecinde işe yarayan proteinleri üretmek için vücudun K vitaminine ihtiyacı vardır. K vitamini eksikliği olan kişilerin vücudunda bu protein yeterli değildir.
Phylloquinone (K1 vitamini olarak da adlandırılır): K1 vitamini daha çok lahana, karalahana ve ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Menaquinone (K2 vitamini olarak da bilinir): K2 vitamini et, yumurta ve peynir gibi bazı hayvansal gıdalarda ve fermente gıdalarda bulunur.
E Vitamini:
Besleyici ve iyileştirici özelliğinin yanında çok güçlü bir antioksidan olan E vitamini, cilt için en faydalı vitaminlerin başlarında gelir. Nemlendirici özelliği de bulunması nedeniyle yara, yanık ve sivilce gibi problemlerde gönül rahatlığıyla kullanılabilir.
Balıktaki omega-3, yeşil sebzelerdeki lutein, domatesteki likopen cildin yenilenmesini sağlar. Bu besinlerin yanı sıra A, E ve C vitamini içeren besinler tüketerek de cilt yenilenmesine destek verebilirsiniz. Cilt dostu meyve, sebze ve bitkilerden yapacağınız maskeler de cildin yenilenip gençleşmesinde büyük rol oynar.
DEVİT-3, D vitamini eksikliği tedavisinde, D vitamini eksikliğinin tedavisine devam etmek amacıyla (idame) ve eksikliğin önlenmesi için kullanılır. DEVİT-3, oval, şeffaf, açık sarı renkli yumuşak kapsül şeklinde, karton kutularda kullanıma sunulmaktadır.
Kronik Yara bakımında günlük pansuman ve debritmana ek olarak vakum tedavisi, hiperbarik O2 tedavisi gibi ek tedavileruygulanır. Hastaların damar yapısı gerekli tetkiklerle USG, BT, anjiyografi gibi girişimler yapılıp araştırmalıdır.Bu konuda girişimsel radyolog işlem yapar.
Eski yara izlerinin geçmesi için çeşitli lazer tedavi yöntemleri tercih edilebilir. Bunlar arasında iğneli lazer, radyofrekans, IPL lazer ve kimyasal peeling gibi yöntemler bulunur. Yaranın boyutu ve oluşum zamanına göre en doğru tedaviye uzman eşliğinde karar verebilirsiniz.
Bazı durumlarda; yaraların geç iyileşmesi, kapanmaması ve kendiliğinden ortaya çıkması, çeşitli hastalıkların işareti olabilir. Özellikle 6 haftayı tamamladığı halde yara kapanmazsa; kabuklanma,kaşıntı veya akıntıyla kendini belli eden deri değişiklikleri varsa, mutlaka dermatoloğa başvurmak gerekir.
Yarayı temizlemek için kullanılan alkol ve tentürdiyot gibi maddeler sadece mikroplara değil, yaranın iyileşmesi için gerekli hücrelere de zarar vermektedir. Ayrıca sürülen alkol içerikli maddeler, yara bölgesini tahriş ederek alerjik rahatsızlıklara neden olabilmektedir.
Yara iyileşmesinde çeşitli sitokinler ve büyüme faktörleri rol oynar. Sitokinler vücutta hücreler arası iletişimi sağlayan, hücre gelişimini, olgunlaşmasını ve fonksiyonlarını etkileyen protein yapısında moleküller olup büyüme faktörleri sitokinlerin alt grubunu oluşturur.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri