Vicâdet, lügat olarak bulmak demektir. Istılah olarak, bir kimsenin, bir muhaddis veya bir şeyhin hattıyla yazılmış bir kitabı veya bazı hadisleri ele geçirmesi demektir. Hadisçiler bunu semâ', icâzet ve münavele söz konusu olmadığı halde bir kitaptan hadis almayı ifade için kullanılır.
Kısaca, sözlü veya yazılı olarak izin vermek anlamında terimleşen icâzet, şeyhin şifahî veya yazılı olarak yahut mektupla talebesine rivâyetlerini vermesi ve söz konusu rivâyetleri kendisinden nakledebileceğine dair açık bir beyanda bulunmasıyla meydana gelmektedir.
Hadis diye uydurulan sözleri ifade eden terim.
12 Buna göre, icâzet kelimesi terim olarak; talebenin hocasına okumaksızın ondan aldığı hadisleri rivâyet etmek için izin istemesi ve hocanın da bu izni vermesi13 anlamında kullanılmaktadır.
Hadisleri yazılı haliyle elde etmek, bulmak manasına gelen vicâde, usûl-ü hadîsin rivâyet keyfiyeti esası ile ilgili bir ıstılahtır. Tahammül ve edâ yolları, hadis öğrenim ve öğretim şekilleri olarak da zaman içinde isimlendirildiği gö- rülmektedir.
İlgili 44 soru bulundu
Sözlükte “öğretmek, bildirmek” anlamına gelen i'lâm, hadis terimi olarak hocanın semâ ve kıraat metotları ile aldığı hadisi veya hadis kitabını rivayeti için herhangi bir açıklamada bulunmadan öğrenciye göstererek bunların kendisine ait olduğunu bildirmesi veya öğrencinin hocaya rivayetlerini hatırlatması karşısında ...
Sözlükte “fazlalık, ziyade, ilâve” anlamlarındaki zâidenin çoğulu olan zevâid kelimesi, hadis ilminde bir veya birkaç hadis kitabının Kütüb-i Sitte gibi temel kaynaklardan fazla veya farklı olarak ihtiva ettiği hadisleri konularına göre bir araya getiren eserleri ifade eder.
Tasavvufta icâzet, şeyhlerin mürid yetiştirmek üzere ehliyetini ispatlamış ve seyr u sülûkunu tamamlamış olan mensuplarına verdikleri yazılı veya şifahî izindi.
İcazet kelimesinin Türk Dil Kurumuna göre karşılığı da merak konusu olmaktadır. Bu kelimenin Türk Dil Kurumuna göre anlamı izin ya da onay şeklindedir. Bunun yanında diploma almak şeklinde de anlamı bulunmaktadır.
Farklı alanlarda verilen bu icâzetnâmeler; ilmi icâzet, hadis icâzeti, tarîkat icâzeti, fennî icâzet ve sanat ve meslek icâzeti olmak üzere beş kısıma ayrılmaktadır.
Zayıf hadis veya münkatî hadis, sahih ve hasen hadiste bulunması şart olan esasların en az birine hâiz olmayan hadislere denir.
Cerh ve Ta'dil, hadis rivayet eden kişilerin dini ve bilimsel açıdan eleştirisini konu edinen ilimdir. Cerh ve Ta'dil'in amacı hadisleri, güvenilirlik açısından zayıf olanlardan ayırmaktır. Temel hedefi ise İslam dinini korumaktır.
Buna göre istilâhì anlamda müdelles hadis, râvisi tarafından herhangi bir kusuru gizlenerek, kusursuz bulunduğunu vehmettirecek şekilde rivayet edilen hadistir.
B- Dirayetü'l Hadis İlmi:Sened ve metn durumlarını anlamaya imkan veren kaideler ilmidir. Bu ilmin amacı Peygamberimizin (s.a.v)hadislerini karıştırılmaktan, tedlisten ve iftiraya uğramaktan korumaktır. Bu ilim sayesinde: - İslam dininin tahrif ve tebdilden korunması tam olarak sağlanmıştır.
Bir âlimin elinde bulunan hadisleri sözlü veya yazılı olarak rivayet etmesi için talebesine izin vermesidir. Bu iş, hadis talebesinin şeyhten kitaplarındaki rivayetleri başkalarına rivayet etme hakkını istemesi, şeyhin de bu isteğe olumlu cevap vermesiyle gerçekleşir.
Genellikle hadisin semâ yoluyla rivayet edildiğini belirten terim. Sözlükte “bildirmek, haber vermek, anlatmak, nakletmek” anlamındaki tahdîs kelimesi terim olarak muteber bir yolla hadis nakletmeyi, özellikle de hocanın bizzat kendisinden semâ yoluyla alınan hadisi rivayet etmeyi ifade eder.
Osmanlı Devletinde, uzun zamandır askerlik mesleğini icra eden kişilere haseki denirdi. Bu kelimenin sözlük anlamı ise padişahın yakınında olan kişidir. Haseki olarak nitelendirilen subaylar, padişahın gittiği her yerde yanlarında olurdu.
Müsadere; Osmanlı İmparatorluğu'nda devletin, haksız kazançla zengin olmuş görevlilerin mallarına istediği zaman el koyabilmesi usulüdür.
Türk Dil Kurumu kapsamında kavis kelimesinin anlamı, eğrinin sınırlı bir bölümüdür. Farklı açılar halinde ortaya çıkmış olan eğri yapıdır. Bu yapı daha çok yollar üzerinden kullanılması ile beraber, bilim ve eğitimde de değerlendirilir.
Sözlükte “vermek” anlamına gelen münâvele kelimesi, hadis terimi olarak “hocanın kendi rivayetlerini içeren nüshayı rivayet etmesi için öğrencisine vermesi veya o nüshanın kendine ait olduğunu onaylaması” demektir.
Muayyen icâzet. Hocanın, talebesine veya başka birine, rivayetlerinin yazılı olduğu belli bir kitabı yahut fihristinde tanıtılmış kitapları rivayet etmesi için izin vermesidir.
İcâzet, hocanın öğrencisine, kendisinden öğrendiği bilgileri aktarması için verdiği izni ifade eden terimdir. Öncesi miladî IX. yüzyıla dayanan ve tarihî bir derinliğe sahip olan uygulamadır. İlk olarak hadis alanında kullanılmaya başlamıştır.
Zevâid türü hadis kitaplarının en büyüğü olan bu eserde 18776 hadis-i şerif konu başlıklarına göre okuyucuya sunulmuştur. Meşhur ALTI HADİS KİTABI'ında (Kutub-u Sitte'de) olmayan oldukça nadir hadis-i şerifler ihtiva eden bu muhteşem klasik kaynak eser, sınıfındaki en büyük hadis koleksiyonudur.
Vasfi sünnetler de kendi içerisinde ikiye ayrılır. Hz. Muhammed'in güzel ahlakından deliller taşıyan huylarına huluki, fiziksel özelliklerini anlatan hadislere ise hulki sünnet denir.
Peygamber efendimizin, hiç aksatmadan yerine getirdiği ibadetlere sünnet-i hüda denir. Diğer adı sünnet-i müekkede olan bu ibadetleri, herhangi bir mazaret bildirmeden terk etmek, mekruh, yani küçük günah sayılır. Hz. Muhammed'in günlük alışkanlıklarına ve adetlerine ise sünnet-i zevaid denir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri