Asıl adının "Yusuf Bin İzzeddin" olduğu bilinen Mevlevi aşçısına, olağanüstü özelliklerinden ötürü ateşle oynayan anlamına gelen "Ateşbaz" adı verilmiş. Vefatının ardından Selçuklu mimarisiyle inşa edilen türbede metfun bulunan Ateşbaz Veli'ye, Türkiye'nin birçok yerinden ziyaretçi geliyor.
Ateş Baz-ı Veliyi tanıtmanın en basit tanımı:Haz.Mevlananın aşçısıdır.. Mevlevilikte Mutfağın ayrı bir yeri ve önemi var.. Hz. Mevlananın aşçısı ATEŞ BAZ-I VELİ'ye (Bir aşçıya ilk defa) Konya'da 13.yüzyılda bir anıt mezar yaptırılmıştır.
ATEŞBAZ-I VELİ EFENDİ KİMDİR? Âteşbâz-ı Velî ya da gerçek adıyla Yûsuf bin İzzeddin, (ö. 1285, Karaman) Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin aşçısı ve Mevleviliğin önemli isimlerinden. 12. yüzyılda adına Konya'da bir türbe yapılmıştır.
Veli Efendi Hoca, Hicri 1280 yılında, Denizli'nin Göveçlik köyünde dünyaya geldi. Annesi Meryem Hanım, babası Hacı Hatip adıyla maruf Hacı Bekir Efendi'dir. Kültürlü bir aile ortamında yetişen Veli Efendi Hoca, ilk dini eğitimini babası ve dedesinden aldı.
“Âteş-bâz Veli” Şemseddin Yusuf 1285 yılında Hakk'a yürür. Türbesi, Selçuklu asırlarının Meram yolu üzerinde. Semtin adı “Aşkan” doğrusu “Âşıkân” yani “Âşıklar”.
İlgili 23 soru bulundu
Bahaeddin Veled'in isteği üzerine küçük bir çocuk olan Mevlana'nın manevi terbiyesini üstlenen Seyyid Burhaneddin, görevini tamamladıktan sonra Belh'ten ayrıldı. Mevlana büyüdükten sonra onun terbiyesiyle ilgilenen ve maneviyat eğitimi veren Seyyid Burhaneddin, Mevlana'yı da farklı şekillerde imtihan etti.
Mevlana'nın kadim dostu: Şems-i Tebrizi.
Mevlevilik adına hareket edenlerden bazıları iktidar ile ilişkiler geliştirmişlerdir. Hatta bu yüzden olsa gerek Mevlevilik, Bektaşilik gibi kitleselleşmemiştir. Ama bunun sorumlusu Mevlâna'nın düşünceleri asla değildi. Mevlâna, düşünce, inanç itibariyle kesinlikle Alevidir.
Gerçek Mevlevi, gerçekten Alevi'dir. Çünkü gerçek Alevilik, Hz. Ebubekir'e, Hz. Ömer'e ve Hz.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin yakın dostu Şems-i Tebrîzî önemli bir din adamıdır. Tebrizi'nin savunduğu ve insanlara öğütledi 40 kural günümüze kadar ulaşmıştır.
Anadolu'da hattâ bütün İslâm ve insanlık "aleminde, bir fikir ve felsefenin temelini kuran ve Türk tasavvuf ve kültür hayatında, önemli bir yer işgal eden evliyadan Seyyid Burhaneddin Muhakkik Tirmizî, 1165 yılında Tirmiz'de dünyaya gelmiştir.
Mevlâna'nın Sandukası
1274 yılında Konyalı Genak oğlu Hümâmeddin Mehmed ile Tebrizli Selîm oğlu Mimar Abdülvâhid tarafından fırınlanmış ceviz ağacından yapılmıştır (ön kısımda bulunan iki sarıklı mezar Mevlana ve oğlu Veled, arkada bulunan tek sarıklı sanduka ise Mevlana'nın babası Muhammed Bahâeddin Veled'e aittir.
Mevlana, toplam iki evlilik yapmış. İlk eşi Gevher Hatun'dan, Sultan Veled ve Alaaddin adlı iki oğlu olmuş. Gevher Hatun vefat edince, Kira Hatun ile evlenen Mevlana'nın Emir Muzaafferudun Alim Çelebi ve Melike Hatun adında iki çocuğu daha olmuş.
Mevlana Türk soyludur. Mevlana net olarak Harzemşah soyundandır. Büyük annesi Harzemşah sultanıdır. O dönem Pakistan'dan Anadolu'ya kadar olan coğrafyada edebiyat dili Farsça, bilim dili ise Arapça'ydı.
Mevlana bir Hanefi'dir. İtikatta ise Maturidiliği kendine ilham kaynağı olarak alıyordu. Yani Mevlana'nın mezhebi amelde Hanefi, itikadda ise Maturidi idi.
Mevlana, yerli Farsça konuşan ebeveynlerden aslen o zamanlar Harezm İmparatorluğu'nun bir parçası olan, ancak günümüzde Afganistan'da bulunan Belh'te doğdu.
Her sene 17 Aralık'ta düzenlenen Şeb-i Arus törenleri de “Vuslat Gecesi ya da Düğün Gecesi” anlamına geliyor. Şeb-i Arus Ne Demek? Şeb-i Arus'un Türkçe karşılığı “Düğün Gecesi”dir. Düğün Gecesi Mevlevilikte Mevlânâ Celaleddin-i Rumi'nin öldüğü gece olarak bilinir.
Bak ne diyor Hz. Mevlana: “Sanma ki bir dert sende var; Sendeki derdi nimet sayanlar var.” Bak ne diyor Hz. Mevlâna: “Sanma ki bir dert sende var, sendeki derdi nimet sayanlar var.”
Şems'i babasına yakın olduğu için Mevlânâ'nın oğlu Alaaddin'in öldürdüğü de iddia edildi, Konya eşrafı tarafından öldürülüp cesedinin saklandığı da öne sürüldü.... Ancak Mevlânâ uzmanı Sinan Yağmur, Şems'in hayatını anlatan “AşkınGözyaşları” adlı son romanında Şems'in Haşhaşiler tarafından öldürüldüğünü yazdı.
Mevlana'ya verilen Rumi ismi Anadolu demektir. Mevlana'nın, Rumi diye tanınması, geçmiş yüzyıllarda Diyar-i Rum denilen Anadolu ülkesinin vilayeti olan Konya'da yaşaması, ömrünün büyük bir kısmının orada geçmesi ve türbesinin de orada olmasındandır.
Mevlânâ, yazdığı Mesnevî adlı eserinde kendi adını Muhammed bin Muhammed bin Hüseyin el-Belhî şeklinde vermiştir. Burada yer alan Muhammed isimleri baba ve dedesinin ismi, Belhî ise doğduğu şehir olan Belh'e nispettir.Lakabı Celâleddin'dir.
Şems-i Tebrizi'nin Makalat'ı, Eflaki ve Sipehsalar'ın rivayetine göre, bir gün Mevlana, Pamukçular Medresresi'nden çıkmış, bineğinin üstünde, öğrencileriyle giderken, Şems-i Tebrizi ile karşılaşır.
Ayrıca doğduğu şehre nisbetle “Belhî” olarak anıldığı gibi hayatını geçirdiği Anadolu'ya nisbetle “Rûmî, Mevlânâ-i Rûm, Mevlânâ-i Rûmî” ve müderrisliği sebebiyle “Molla Hünkâr, Mollâ-yı Rûm” gibi unvanlarla da zikredilmektedir.
Kur'ân-ı Kerîm'de “Ahsenü'l-kasas” olarak vasıflandırılan Hz.Yusuf ile Züleyha'nın aşkından sonra, insanlık âlemini en çok cezbeden öyle bir aşk var ki; o da Hz. Şems-î Tebriz-î ile Hz.Mevlâna'nın birbirlerine duymuş oldukları ilâhi muhabbettir.
Şems-i Tebrîzî (Farsça: شمس تبريزى; 1185-1247), İranlı mutasavvıf. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin gönül dünyasında büyük değişikliklere sebep olan ve Mevlânâ tarafından yazılan ilâhî aşk şiirlerinden oluşan "Dîvân-ı Şems-î Tebrîzî" adındaki nazım eser sayesinde tanınan Mevlana'nın sohbet şeyhidir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri