Tecdid, İslâm'da içine şüphe veya fesat karıştığından yenileme ihtiyacı duyulan abdest (tecdîd-i vudû'), nikâh (tecdîd-i nikâh) ve akîde (tecdîd-i îman) hakkında kullanılmıştır.
Câmi'lerde imâm efendiler cemâ'ate, (Tecdîd-i îmân) düâsını, ya'nî (Allahümme innî ürîdü en üceddidel-îmâne vennikâha tecdîden bi-kavli lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) okutarak tevbe ve tecdîd-i nikâh yapılıyor. Böylece, (Lâ ilâhe illallah diyerek, tecdîd-i îmân yapınız!)
Yukarıda işaret edilen sözlük anlamları bağlamında tecdid; eskiyen, bozulup çürümek suretiyle asıl özünü kaybeden herhangi bir şeyi, nesne ya da düşünceyi ilk durumundaki taze hâline döndürme çabasıdır.
Sözlükte “yenilemek, yeni bir yol açmak” anlamındaki tecdîd, bir işi ya da bir şeyi ciddiyetle ve bir yöntemle yeniden ve aslına uygun biçimde yenileme faaliyetini ifade eder. Tecdidi gerçekleştiren kimseye müceddid denir.
Tecdit, Kur'ân'da ve sünnette inceleme ve araştırmanın devam etmesi; her zaman ve mekânda yenilik ve değişiklikler karşısında nassların gücünü kanıtlamak içindir.
İlgili 22 soru bulundu
Tecdit, İslam‟da içine şüphe veya fesat karıştığından yenileme ihtiyacı duyulan abdest (tecdit-i vudû‟), nikâh (tecdit-i nikâh) ve akîde (tecdit-i îman) hakkında kullanılmıştır (Karaman: 584; Ertürk 1997, s. 129-130).
İcmâlî ve Tafsilî İman
Gerçekte Allah'ı ve O'nun elçisini tanıyıp kabul eden kişi, Allah'ın peygamber vasıtasıyla gönderdiği dini ve bu arada iman esaslarını da toptan kabul etmiş demektir. Tafsilî iman ise inanılması gereken şeylerin her birine ayrıntılı ola- rak inanmaktır.
1- Buluğ çağına ermiş bir çocuğun annesi ya da babasından görerek namaz kılmaya başlaması. 2- Surelerin anlamını bilmeden namaz kılmak ya da dua etmek. 3- Ayetlerin sadece zahiri (görünen) anlamını öğrenip batıni manasını bilmemek.
Tahkiki iman için şu şekilde örnekler bulunuyor: Başkalarını taklit etmeden, ihsan ile ibadet etmek. Kur'an-ı Kerim'i uzunca, tefekkür ederek okumak. Dini konularda araştırma yapmak.
Kulların ayetlerin anlamını bilerek, araştırma yaparak ve müşahede ederek iman etmesine tahkiki iman denir. Tahkiki iman, imanın en üst derecesidir. Bu mertebeye erişen kişiler insan-ı kamil olarak nitelendirilir.
Tahkiki imanda araştırma ve düşünce esastır. Bu nedenle Kuran'ı Kerim'in birçok ayetinde ''hala akletmeyecek misiniz'' diye sorulur ve insanlara düşünmeleri emredilir. Tahkiki imanda inanç ve bilgi eşittir. Bu dereceye erişmiş olan müminler Kuran'ı Allah'ın emrettiği üzere, uzun uzun, düşüne düşüne okur.
İman çeşitleri; icmali ve tafsili iman olarak ikiye ayrılmaktadır. İnanılacak hususlar göz önünde bulundurulduğu zaman imanın icmali iman ve tafsili iman olarak incelendiği bilinmektedir. İcmali iman, imanın en özlü ve kısa şekli olarak bilinmektedir.
Taklide dayalı olmayıp düşünme ve araştırmaya bağlı iman olup, her Müminden istenen gerçek inançtır. İman esaslarından her biri üzerinde, elden geldiğince bilimsel çerçevede düşünerek, araştırarak, bunları kendine mal ederek, yürekten tatmin olarak inanmak, İslâm'ın ve Kur'ân'ın emridir.
Dinî bir terim olarak ----; kişinin Allah'ın (c.c.) varlığını, birliğini, sıfatlarını, peygamberlerini, ahiret gününü ve bunlardan başka inanılması gereken şeyleri kalp ile tasdik edip dil ile söylemesidir.
"Zina büyük günahlardan olmakla beraber eşlerden birinin zina etmesi, bu fiili helal görmedikçe nikâhlarına zarar vermez.
Anladığımız kadarıyla misyar denilen nikah, tarafların evlilik sorumluluğu almadan rahatça kendi yaşamlarına devam etmesi ve evliliği -sadece isim olarak- bir arada götürmesi anlamına geliyor. Sanki bu nikah sadece tarafların istedikleri anda görüşmelerine biçilmiş şer'i bir kılıf gibi olmuş.
Şimdi ise askıda kalma olmadığı için yıldırım nikahı mevzuattan çıkarıldı ve sadece hızlı nikahlar için söylenen bir isim olarak kaldı. Yani ne kadar acele ederseniz, nikahınız o kadar "yıldırım" olur!
İslam hukukunda, taklid (Arapça: تَقْليد taqlīd), bir müctehidi, dini kurallarda ve emirlerde onun türetmelerine ve yorumlarına göre takip etmek demektir.
“Şu üç özellik kimde bulunursa o kişi imanın tadına erer: Allah ve Resûlü'nü herkesten çok sevmek, sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmek, ateşe atılmaktan nasıl korkuyorsa imandan sonra küfre dönmekten de öylece korkmak.”
36 Herkes için farz olan icmâlî imandır ki bu da imanın ilk derecesi sayılır. Matlup olan Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği bütün haber ve hükümlere Allah'ın murad ettiği tarzda iman etmektir.
Tafsili İman
Allahı ilah kabul etmek, Kuranı kitap, Hz. Muhammed aleyhisselam'ı rasul ve örnek kabul etmektir. 2- Allah'a, meleklerine, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe ve kaza/kaderin Allah'tan geldiğine inanmak tafsili imanın ikinci ana maddesini oluşturmaktadır.
Tafsili iman üç derece incelenmektedir. Birinci derece olarak Hz. Muhammed'e, Allah'a ve ahiret gününe kesin olarak inanmaktadır. İkinci derece; ahiret gününe, Allah'a, kitaba, peygambere, cehennem ve cennete, kadere ve kazaya, sevap ve azaba ayrı bir şekilde inanmaktır.
1- Allah'ın varlığına inanmak: Allah tektir ve sonsuz dünyanın tek yaratıcısıdır. Bütün varlıkları O'nun yarattığına inanıp bunu asla sorgulamamalıyız. 2- Meleklere İnanmak: İman'ın diğer bir şartı ise Meleklere inanmaktır.
Tahkiki İman Kaça Ayrılır
Tahkiki iman 3 kısma ayrılır: Bu üç mertebe, kâmil bir imanın mertebeleridir. Yakîn; sağlam, şüphesiz ve kat'i olarak bilmektir. 1) İlmel yakîn, ilmen şüphesiz bir bilgiyle delilleriyle bilmek ve iman etmektir.
Çünkü el-Mâturîdî ve onun yolunu izleyenler, istidlal ve tahkiki, imanın geçerliliği için Ģart görmezler.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri