Nefsânî arzulardan kurtularak ruh temizliğine ermek için girişilen sıkı perhiz ve mahrumiyet dönemi anlamına gelen tasavvuf terimi.
Çile (halvet), çoğunlukla tekkelerde olur. Şeyh, halvete sokacağı dervişi bir odaya (çilehane) götürür ve dua edip odadan çıkar. Bu müddet içinde derviş mecbur kalmadıkça dışarı çıkmaz ve kimseyle konuşmaz. Yemeği ve suyu her gün ayağına gelir.
Halvete girmek, ibadet, zikir, riyazet ve murakabe ile meşgul olmak üzere yalnız başına tenha bir odaya, tekkelerde halvethane denilen bir hücreye, kapanmaktır. Halvete çekilmek, tenha bir yerde yalnız başına oturmaktır. Halk arasında kırk günlük halvet eğitimine çile de denir.
Nikâh akdinden sonra ve birleşmeden önce kadın ve erkeğin baş başa kalmasını ifade eden fıkıh terimi. Kişiye nesep bakımından yakın olan kimseler.
6 İkrar vermek: Başka bir tabirle “çileye soyunmak” yani derviş olmaya söz vermek.
İlgili 27 soru bulundu
Mevlevîlikte erbaîn ve halvet yerine “çile” kelimesi kullanılır. Süresi üç yıla yakındır. Bir başka ifadeyle 1001 gün süren bir hizmet uygulaması şeklindedir. Mevlevîlik tasavvuf kurumları içinde teşkilâtlanma, âdap, erkân ve kurallar bakımından önde gelen bir özellik taşır6.
Meselâ çileye giren dervişe çilenişîn, çilesini tamamlayana çilekeş, çilesini yarıda bırakana çileşiken denir.
Meşru bir evlilik hayatını ilgilendiren sahih halvet, hukuken geçerli bir nikâh akdinden sonra eşlerin başkalarının kendilerini görmeyecekle- rinden emin olabilecekleri kapalı bir yerde baş başa kalmalarını ifade eden fıkhi bir terimdir.
Sâlikin benliğinden arınmış ve ilâhî vasıflarla bezenmiş olarak halvetten çıkıp insanlara karışması anlamına gelen bir tasavvuf terimi.
Kulun Hakk'ın dışındaki her şeyi terketmesi anlamında bir tasavvuf terimi. İbadet niyetiyle camide kalmak anlamında bir fıkıh terimi. Sûfîlerin halvete çekildikleri ufak boyutlu, genellikle dış dünyaya kapalı mekân.
[1] Çok sıkıntılı dönemler yaşamak, sürekli üzüntü içinde yaşamak.
Bunlar arasında ibadet, takva, vera', zikir, tevbe, murakabe, sıdk, ihlâs, sabır, tevekkül, şükür, rıza, fakr, zühd, istikamet sayılabilir.
Çilenin eş anlamlısı sözcükler şöyle sıralanabilir: Eziyet. Meşakkat. Dert.
Cezbe, Allah'ın sevdiği kulunun kalbinden perdeyi kaldırıp çalışma ve gayreti olmadan onu yakīn nuru ile birdenbire mânevî makamlara yükseltmesidir. Allah'ın kuluna bir ihsanı olan cezbe, kulda istikamet ve ibadet arzusu doğurarak ona belâ ve musibetlere sabretme gücü kazandırır.
Çile-i zenan kadınlar tarafından kırk gün boyunca gündüzleri hiçbir şey yemeden ve içmeden yapılan oruç ibadetidir. Çile-i merdan ise 40 gün boyunca kırk öküz kesilip bunlardan yapılan yahninin yenilmesi ile yapılan çiledir.
ÇİLEHÂNE. (ﭼﻠﻪ ﺧﺎﻧﻪ) i. (Fars. çile ve ḫāne “ev, yer” ile çile-ḫāne) Dervişlerin çilelerini doldurmak üzere kapandıkları yer: Hacı Bayram'ı Roma kartalının bu mermer yuvasında çilehânesini seçmeye götüren gizli tesâdüf nedir? (Ahmet H. Tanpınar).
1-Her gün 100 defa "ESTAĞFİRULLAH EL-AZİM" demek. 2-Her gün Peygamber Efendimiz (S.A.V. )'e 100 defa selat ve selam getirmek. 3-Günde 700 defa "LA İLAHE İLLALLAH" ve her 20. veya 30. 'da bir defa "MUHAMMEDÜN RESULÜLLAH" demek, mürid mürşidinin verdiği bu evradın dışına çıkmaz.
Meşhur Celvetî şeyhi İsmâil Hakkı Bursevî, Hüdâyî'nin bazı ilâhileriyle kendi yazdığı şiirleri çeşitli makamlarda bestelemiştir. Aziz Mahmud Hüdâyî, Vâkıât Tercümesi (trc.
Celvetî tarikatı da kulun rıza makamına ulaşması ve sâlikin İnsan-ı kamil mertebesine ulaşması amacıyla ortaya çıkan manevi bir teşekküldür. Celvetîler de Lâ ilâhe illallah olan tevhid zikrinin yanı sıra diğer isimlere de temessük etmişlerdir.
Cima, eski dilde kullanılan ve insanlarda çiftleşme, cinsel ilişki anlamına gelen Arapça kökenli sözcüktür.
Musa'nın Tûr'daki kırk günlük Allah ile olan özel görüşmesinden esinlenerek, halvet genelde kırk güne hasredilmiştir. Bu kırk güne bağlı kalınarak, halvete kırk anlamına gelen çile (çihil) ve erbaîn kelimeleri de aynı anlamda kullanılır.
Türk hamamlarının en sıcak kısmında hücreler halindeki küçük mekân.
Çile, saf ipeğin önce güneşte kurutulup sonra kaynatılarak sağlam bir sicim haline getirilmesiyle elde edilir. İpek, yün gibi her türlü iplik kangalı.
Necip Fazıl Kısakürek'in 1934'te yaşadığı buhranlı dönemini anlattığı "Çile" şiiri 1939'da okuyucuyla buluştu.
Necip Fazıl'ın hayatının izdüşümü olan Çile eserindeki şiirler, yaratıcı sürecin tüm sancılarını yansıtmaktadır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri