Sözlüklerde ar kelimesi ayıp, kusur, utanma, yaramaz nesne gibi anlamlarla karşılanmaktadır (Şemseddin Sâmî, 1317: 921; Ahterî, 1978: 297).
ʿÂr-ü nâmūs şîşesini taşa çaldım kime ne
Bilinç sâhibi olan insanı öbür varlıklardan ayıran, kişiliği yapan unsur manasına da gelir. Tasavvufta gerçek varlığın sâdece Allah olduğu idrâkine henüz varmamış kişinin kendisi için tasavvur ettiği varlık, nefis olarak da geçer.
mobil uygulamamızı indirerek reklamsız aboneliğinizi başlatabilirsiniz. doğrusu ar u namus (yani ar ve namus) şişesi olması gereken, melamet hırkası diye bilinen türküde geçen söz. ar ve namus'un şişesinin kırılması, kişinin ar ve namus gibi baskılardan azade olduğunu belirten bir semboldür.
Ferc kelimesi hakikat olarak cinsel organlar, mecaz olarak da iffet ve namus demektir.
Namus, kadınların cinsel davranışlarındaki ahlaki kurallara bağlılık anlamını taşımaktadır. Cinsel saflık ve bakirelik anlamının (Kardam, 2007) yanı sıra namus kavramı, kadının ve ailesinin saygınlığını ve ahlaki durumunu da kapsamaktadır.
İlgili 22 soru bulundu
Asım, 1305:487) Levm kelimesinden türetilen mimli mastarlar olan melâm ve melâmet, sözlükte “kınamak, ayıplamak, azarlamak, serzenişte bulunmak, korkmak, rüsvaylık” anlamlarına; melâm(et)î ise kınanmaya konu olan anlamına gelmektedir.
Haydar Haydar iyi bilinen geleneksel mistisizm şarkısıdır. Kul Nesimi mahlasıyla bilinen halk ozanı tarafından yazılmış ve birçok müzisyen tarafından seslendirilmiştir.
Tanımı ve kimliği. Melâmet veya Melâmîlik, bir mezhep veya tarikât değildir. Melamî,' Arapça "sövme", "yerme" anlamına gelen "levm etmek" fiilinden türetilmiştir. Melamîlik, bugünkü modern tarzda tüm dünyada yaşanan dini anlayışı asırlar öncesinde savunan düşünce akımıdır, aynı zamanda bir duruş, felsefe ve anlayıştır.
İlk Devre Melâmîliği: Hareketin Horasan'da Hamdun Kassar'la ortaya çıktığı dönemi ifade eder.
Muhammed Nurü'l-Arabî'nin halifesi olan Hacı Salih Rif'at Efendi'nin halifesi olan Hacı Ali Rahmi Efendi, sadece istidadı olanlara bâtınî ilimleri öğretiyordu. Hacı Fehmi Efendi'deki istidadı fark edip onu bu alanda yetiştirmiş, böylece Hasan Fehmi Efendi yirmi iki yaşında Melâmî halifesi olmuştur.
“Meşreb” (meşrep) kelimesi Türkçede: “bir kimsenin yaratılışında bulunan huy, yaratılış, tabiat, mizaç, karakter” (Ayverdi, 2011: 2061) ve “davranış biçimi, yaşayış tarzı, gidiş, yol, meslek” (Ayverdi, 2011: 2061) anlamlarında kullanılmaktadır.
Hz. Ali'nin lakabı.
''Dara / zara düş olmak'' tasavvufta bir makam önünden hesap vermek anlamına gelir. Kırkların ceminde dara düş oldum'' Burada bahsi geçen ''kırklar'' muhtelif makamlardaki kerâmet sahibi ve ermiş kişilere halk tarafından verilen bir unvandır.
Melamet Hırkası Giymek Hangi Anlamda Kullanılır? Melamet hırkası somut bir hırka değil bir semboldür. Dünya nimetlerinde vazgeçmek, kendini yüksek mevkilerde görmemek ve olgunlaşmak anlamındadır. Dini istismar eden şeyhlere karşı kullanılmıştır.
Hakk'ın tecellîlerinin farklılaşması ile kulun halinin devamlı değişmesi anlamında bir tasavvuf terimi. İlâhî bir lutuf olarak sâlikin kalbine gelen his ve bunun ruh ve bedenine yansıması anlamında bir tasavvuf terimi.
Sahv kavramı işlenirken bu kavramın kulun her an kendinde olması anlamını içerdiği belirtilmiştir. Bu bağlamda bu kavramın Allah'ın kulun üzerinde görmek istediği hale uygun bir hal olduğu belirtilmiştir. Hz. Peygamberin her zaman sahv halinde olduğu özellikle belirtilmiştir.
Zühd, hem çileciliğin İslamî kavramını hem de daha özellikle feragât kavramını kapsamaktadır. Zühd sadece haram olanı değil helal olanı da bırakmayı gerektirmektedir. Çilecilik, bazı rahatlıklardan ve lükslerden yoksun bir hayat içermektedir. Önceki zahidler yoksullukları ile vasıflandırılırdı.
bir zaman gül için zara düş oldum. anlamı şöyleymiş: aile, toplum veya arkadaş çevresine karşı işlediğe kusurlar için hesap vermek zorunda kalmak, utanmak. efsane bir deyiştir sözleri anlayarak dinlenmesi gerekir.
kültürlerinde rüzgarının sahibi Haydar'dır, rüzgarın adı da bu yüzden Haydar'dır. Özellikle rüzgârın yardımı ile yapılacak işler için esmesi istenirken “es be Haydar” diye adı verilerek çağrılırdı.
“İçtim şarabını mestanelikte Kırkların ceminde dara düş oldum Kırkların ceminde tek bir üzüm tanesinin sıkılıp suyunun kırk kişi tarafından içilip mest olunmasına telmih yapılıyor.
Hacı Bektaş'ın Tarikatın oluşumundaki rolü
Bu nedenlerle Hacı Bektaş-ı Veli, Alevi-Bektâşî toplumunun gözünde yolun-yolağın “Piri” ve Tarikat kurucusudur.
Ali kültü etrafında şekillendiğine inanma hali var. Bu inanca göre Ali, Aleviliğin temel kurucu mürşidi ve piri oluyor. Alevi dedeleri de Hacı Bektaş Veli'nin soy şeceresi üzerinden kendilerini Ali soyuna bağlamakta sakınca görmüyor. Nitekim Anadolu dışında Aleviliğin Ali soyu olarak görüldüğü bir gerçektir.
Aklın ve duyuların yetersiz kaldığı ilâhiyyât konularında doğrudan bilgi edinme yolu anlamında bir tasavvuf terimi.
Rind Tanrı'ya inanmakla birlikte konformist ve konservatif düşünme ve yaşama biçimlerine mesafeli duran, kalender meşrep, hazcı olmamakla birlikte dini sebeplerle dahi olsa haz düşmanlığına kapılmayan, tüm insanlara hoşgörüyle yaklaşan, latifeden anlayan, hoşsohbet ve bilge (arif) bir karakteristiğe sahip insan ...
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri