Selef, "önde olan" anlamına gelir ve geleneksel olarak İslâm Peygamberi, sahabeler ve onları görerek tâbî olanlardan (tâbiîn ve tebeut tâbiîn) oluşan gruba verilen isimdir.
Türk Dil Kurumu selef kelimesini bir meslekte ya da görevde kendinden önce bulunan yada yerine geçilen kimselere verilen isim olarak açıklamaktadır. Ayrıca selef kelimesi öncel ve halef karşıtı olarak da bilinmektedir.
Bir görevde veya meslekte daha önceden bulunan, yerine geçilen kişilere selef; birisinin ardından gelip onun makamına geçen kimseye de halef denir. Genelde selefler bir işi A'dan B'ye taşımaya çalışırlar.
Sözlükte “önce gelmek, geçmek, geçmişte kalmak” anlamındaki selef (sülûf) kelimesinden gelen selefiyye “geçmiş insanlar, soy, fazilet ve ilim bağlamında önce gelip geçenler” demektir. Selef, terim olarak ilim ve fazilet açısından müslümanların önderleri sayılan ashap ve tâbiîn için kullanılır.
[1] Biri ötekinin yerini alma.
İlgili 40 soru bulundu
Selef Kelimesinin Mahiyeti
Selef “ilk gelenler”; Selefiye de “ilk gelenlere tabi olanlar, onları esas alanlar” demektir (Uludağ, 1979, s. 33; Özervarlı, 2009, c. 36, s. 399).
Bir İslâm hukuku terimi. Sözlükte “bir şeyin yerine geçen şey, bedel” ve selefin karşıtı olarak “sonraki nesil veya kişi” anlamlarına gelir.
İslam düşünce tarihinde terim olarak selef, "Hz. Peygamber'in (s.a.v.) kalınmasını savunan düşünce ve zihniyettir.
Haricilere ve selef alimlerin bir kısmına göre amel imanın bir parçasıdır yani amel olmadan iman olmaz, bir kişi amel etmiyorsa kafirdir. Eş'ariler ve Maturidilere göre ise kişinin amel etmemesi onu ancak günahkar yapar, kafir olmaz. O kişi inanıyorsa hala mü'mindir. Onlara göre amel imanın kemali için vardır.
“Selef” kelimesi İslam literatüründe ilk dönemlerden beri kullanılagelmiştir. Kelime Kur'an-ı Kerimde sekiz yerde geçer. (Bakara, 2/275; Nisâ, 4/22-23; Maide, 5/95; Enfal, 8/38; Yunus, 10/30; Hakka, 69/24; Zuhruf, 42/56.)
Halefiyet, kelime anlamı itibariyle, bir kimsenin yerine geçmeyi ifade etmektedir. Hukukî anlamda halefiyet, hak sahibi bir kimsenin yerine geçmektir. Daha açık bir ifade ile bir başkasının bir hakkına -veya bütün olarak malvarlığına- sahip olmak suretiyle o kimsenin yerine geçmektir.
Türk Dil Kurumunun yaptığı tanımlamaya göre halef; “birbiri ardından gelip onun makamına geçen kimse.” olarak tanımlanmaktadır (www.tdk.gov.tr). Halefin bir başka ifade şekli ise ardıldır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere halef itibarlı bir göreve, aynı görevlendirme ile gelen yeni kişiyi ifade etmektedir.
Bir başkasını başarılı kılan veya takip eden bir kişi veya başarılı olan unvana sahip olan kişi demektir.
Selefilik bir mezhep değildir. O daha ziyade korumacı bir zihniyet ve dünya görüşüdür.
Yani Hanefi ve Maliki mezhepleri Selef mezhepleridir.
"Selefiye" en basit tabiri ile "selefin, yani geçmişte ve özellikle de İslam'ın ilk zamanlarında yaşamış olanların yolundan gidip sadece Kur'an'a ve sünnete bağlı olup mezhep imamlarının hükümlerini kabul etmemek, yani yoruma karşı çıkmak demektir; bu yolu kabul edenlere "Selefî" denir.
Günümüzde de devam eden üçüncü kuşağın öncüsü, 18. yüzyılın başında doğmuş olan Muhammed bin Abdülvahhab'dır.
Öyle ki, Selef ya da Selef-i Salihin kavramları ile Selefiyye kavramları yer değiştirerek aynileşmeye ve böylelikle Sünniliğin öncü mezhebi olarak Selefilik anılmaya başlandı.
İslâmî bir terim olarak ilim ve yaşayış bakımından önder olan İslâm Peygamberi'nin sahâbeleri ve tâbi'îni de içine alan ilk dönem Müslümanlarını ifade eder. Bâzı İslâm âlimleri ise selef terimini daha geniş tutarak sahabeler ve tâbi'în yanında tebe-i tâbi'îni ve onlara uyanları da bu terimin içine alırlar.
Hanbel -bir kısım görüşleri itibariyle Ebû Hanîfe- Evzaî, Sevrî gibi müctehid imamlar, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Dârimî, İbn Mende, İbn Kuteybe ve Beyhaký gibi hadisçiler, Taberî, Hatîb el-Bağdâdî, Tahâvî, İbnü'l-Cevzî ve İbn Kudâme gibi bilginler Selef düşüncesinin önde gelen isimleri arasında sayılabilir.
Genellikle fıkıhta Hanbelî olanlar akaidde Selefî'dirler. Hadisle ilgilenen bilginler de çoğunlukla Selef inancını benimsemişlerdir. Günümüzde dünya müslümanlarının % 12'si Selefî'dirler. En yoğun oldukları ülkeler Suudi Arabistan, Küveyt ve Körfez ülkeleridir.
Bugünkü Suudi Arabistan Devleti ve Krallığı'nın kurucusu. Güneybatı Asya'nın en büyük ülkesi. Görüş ve eleştirileriyle İslâm düşüncesinin gelişmesine tesir eden Selefî âlimi, müctehid.
Halef kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğü anlam karşılığı; “Birinin ardından gelip onun makamına geçen kimse, ardıl, selef karşıtı.” olarak tanımlanmıştır. Halef, Arapça üzerinden Türkçeye yerleşmiş olan bir kelimedir.
Halef kelimesi Arapça kökenli bir sözcüktür. Türkçede yerleşik olarak çok uzun yıllardan bu yana kullanılan ve günümüzde hala değerlendirilen kelimelerden biridir. Anlam açısından ise Türk Dil Kurumu üzerinden bakıldığı zaman, 'Bir kişinin ardından gelerek onun makamına geçen' biçiminde anlatılmaktadır.
18. yüzyılda Muhammed bin Abdülvehhâb tarafından Arap Yarımadası'nda yayılan Vehhabilik (mensupları Vehhabi kelimesini uygun görmediği için Selefilik şeklinde adlandırmayı tercih etmektedir) Sünni İslam'ın Suudi Arabistan'daki resmi ve baskın formudur.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri