Kısaca sefeh, görüş ve düşüncede hevâ ve hevese uymak, akıl ile değil zevk ile hareket etmektir.
Ergenlik çağına ulaşmış ve temyiz gücüne sahip olmakla birlikte harcamalarındaki ölçüsüzlük sebebiyle kısıtlı sayılan kimse. Hakları kullanma ehliyetinin yokluğu, kaldırılması veya kısıtlanması anlamında İslâm hukuku terimi.
Ehliyet ârızaları semavî ve kesbî olmak üzere ikiye ayrılır. Semavî ehliyet ârızaları; çocukluk, delilik, ateh, unutma, uyku, bayılma, kölelik, maraz'ul-mevt, hayız, nifas ve ölümdür. Kesbî ehliyet ârızaları ise; cehalet, sefeh, sarhoşluk, hezl (şaka), hata, sefer, ikrahtır.
Arapça sfh kökünden gelen safīh سفيه “akılsız, ahlaksız” sözcüğünden alıntıdır.
Sözlükte “engellemek, yasaklamak, kısıtlamak” mânasına gelen hacir (hacr) kelimesi, İslâm hukukunda sözlük anlamıyla da bağlantılı olarak kişinin sözlü tasarrufunun hukukî geçerliliğinin engellenmesini ifade eder.
İlgili 26 soru bulundu
Hidane, çocuk ve çocuk hükmünde olan kişilerin bakımını, himayesini, eğitimini içeren bir kavramdır. Hidane, İslam Hukukuna özgü bir teridir. Medeni Hukuktaki karşılığı, çocuk himayesi ve velayeti olarak tanımlanabilir. Evlilik devam ederken çocuğun bakımı ve himayesi aile ortamında yapılır.
Erş sözlükte “bedel, rüşvet fesat, husumet” gibi farklı anlamlara gelir. Borçlar hukukunda, satılan malın kusurlu çıkması halinde satış bedelinden düşülen miktara, ayrıca bir mala zarar verilmesi durumunda meydana gelen noksanlığın maddî karşılığına erş denir.
Kısaca sefeh, görüş ve düşüncede hevâ ve hevese uymak, akıl ile değil zevk ile hareket etmektir.
Genelde eğlence ve zevke düşkün olan, hayatı uçarı bir şekilde geçen kişiler sefih olarak bilinmektedir. Arkasını pek fazla düşünmeyen ve sadece eğlenmesine bakan, bu duruma aşırı hale getiren kişiler olarak da ifade etmek mümkündür.
FAZÎHA – FAZÎHAT. ( ﻓﻀﻴﺤﺖ– ﻓﻀﻴﺤﻪ) i. (Ar. fażіh “rezil”den fażіḥa – fażіḥat) Rezillik, rüsvâlık: Mehin Bânû verir pend ü nasîhat / Ki şükr et hâsıl olmadı fazîhat (Şeyhî).
sefih / sefîh / سفيه / سَف۪يهْ
Zevk ve eğlenceye düşkün. Sefahete düşmüş. Malını düşünmeden harcayan.
1-VÜCUB (HAK) EHLİYETİ
İki kısma ayrılır. a-Eksik Vücub Ehliyeti: Cenin için söz konusudur. Cenin hiçbir borcu yüklenmeye ehil olmayıp mirasçı olma, kendisine yapılan vasiyete hak kazanma ve nesebinin sübutu gibi bazı haklara ehildir. b-Tam Vücub Ehliyeti: Doğumla birlikte başlar ve ölüme kadar devam eder.
İkrah; tehdit ettiği şeyi yapmaya muktedir kabiliyetteki bir şahsın, bir başka kişiyi, korkutmak ya da tehdit suretiyle kendi hâline bırakıldığında yapmaya rıza göstermeyeceği ve tercih etmeyeceği bir fiili işlemeye ya da bir sözü söylemeye sevk edilmesidir.
Hz. Peygamber'in ganimetten seçerek aldığı özel pay anlamında fıkıh terimi. Doğrudan devlet başkanının tasarrufunda bulunan sahipsiz topraklar ve işletmeler.
Namazdaki bazı kusurları telâfi etmek için yapılan secde.
süfeha / süfehâ / سفها
Sefihler, günahkâr kimseler, ahmaklar.
Yaşantısı içerisinde onurlu, şerefli bir duruş gösteren kişiler için alicenap denmektedir. Aynı zamanda yüksek bir karakteri olan ve bu karakterini bozmayan kişiler adına da bu sözcük kullanılır. Genelde daha çok eski dönemlerde kullanılmış günümüzde ise çok fazla öne çıkmayan sözcüklerden biridir.
Mariz TDK sözlük anlamı şu şekildedir: sıfat,eskimiş Hastalıklı, hasta olan.
Kur'ân-ı Kerîm'de hukukî tasarruflar bağlamında kullanıldığında rüşd kavramı, çocukluk çağını takiben cinsel gelişmenin ötesinde bir fikrî olgunluk düzeyine erişmeyi ifade eder (en-Nisâ 4/6).
Sözlükte “bir şeyi bilmek, iyi ve tam anlamak, derinlemesine kavramak” mânasına gelen fıkıh kelimesi ilim, fehim gibi yakın anlamlı diğer kavramlara göre daha özel bir anlam taşır. Fakīh de (çoğulu fukahâ) “bir konuyu derinden kavrayan, ince anlayış sahibi kimse” demektir.
Fıkıh, Arapça kökenli bir sözcüktür. "Bir şeyin özünü ve inceliklerini kavramak" anlamındadır. Kur'an'da da bir bilimden çok "ince anlayış, keskin idrak ve konuşanın amacını anlamak" anlamlarında kullanılmıştır. "Fakih" ise "bir şeyi iyi bilen, iyi anlayan kimse" demektir.
Matuh TDK sözlük anlamı şu şekildedir: sıfat,eskimiş Bunamış, bunak.
Gurre, kelime anlamı olarak köle, cariye, nur, beyazlık anlamlarında kullanılan bir kelimedir ve dilimizde bu anlamlarda kullanılır. Ceninlere karşı cinayet işlenmesi halinde gurre adında bir tazminat ödenir ve bunun miktarı da sünnetteki tatbikat örneğinden yola çıkarak belirlenir.
Öz: Sözlükte “yol kesme” anlamına gelen Hırabe (Kat'-ı Tarik), İslam ceza hukuku içerisinde had suçları arasında yer alan bir suç tipidir.
Tazir sözcüğü yasaklamak, cezalandırmak, zorlamak, reddetmek, terbiye etmek, anlamında kullanılmaktadır. İslam hukuku kaynaklarında gerek suç, gerek karşılığında cezası gösterilmiş olmamakla beraber, kişilere veya kamuya zarar verdikleri için ulülemr tarafından cezalandırılan fiiller olarak geçmektedir10.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri