Sadr, kelime anlamı olarak bir şeyin başlangıcı ya da başı, göğüs, ileri, yürek gibi anlamlar taşımaktadır. Bunun yanında TDK sözlüğünde benzer ifadeler yer almaktadır. Sadr, özellikle tasavvuf içinde karşılık bulan bir kavramdır.
Sadr, başlangıç, baş ve yürek gibi anlamlara gelen bir ifadedir. Reddü'l-acüz ale's-sadr ise düz yazıdaki bir cümlenin veya şiirdeki beytin sonunda bulunan bir kelimeyi önceden tekrarlamaktır. Anlamı ise "sonu başa çevirmek" demektir.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan Sadır kelimesi, sudur kelimesinden türetilmiştir. Sudur, hasıl olmak, tecelli etmek, ortaya çıkmak anlamına gelirken, sadır sözcüğü de çıkan, zuhur eden, görünür olan demektir. Başta şeref-sadır olmak üzere bu kelimenin içinde yer aldığı birçok tamlama edebi eserlerde sıklıkla kullanılır.
Peygamber'in göğsünün melekler tarafından açılıp kalbinin üstün niteliklerle bezenmesini ifade eden tabir. Sözlükte “yarmak” anlamındaki şakk ile “göğüs” mânasına gelen sadr kelimelerinden meydana gelen terkip “göğsün yarılması” demektir.
Tasavvufta ilâhî bilginin kaynağı olan kalbin yedi mertebesinden biri.
İlgili 38 soru bulundu
Maddesine göre; mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkâr edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler, aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılırlar. Senedin altındaki imzanın inkâr edilmemesi imzanın kabulü anlamını taşır.
Yedi ölümcül günah arasında sayılan hasetten nefret, kötüleme, dediko- du, bir yakının yaşadığı talihsizliklerden ötürü düğün bayram etme, onun zen- ginliğinden dolayı acı çekme gibi günahların sadır olduğu belirtilmiştir (Gre- gory 1850: III-II/490).
Büyük sorumluluk sahibi anlamına gelen vezîr-i âzam tabiri 16. yüzyılın ikinci yarısıyla beraber baş, üst mevki anlamına gelen "sadr" kökeninden türetilen ve başta oturan, yüksek makam sahibi anlamına gelen sadrazam terimine yerini bırakmıştır.
Sadırlı (Yunanca: Πλάτη, Plati), Yunanistan'ın Doğu Makedonya ve Trakya Bölgesi'ne bağlı Kumçiftliği belediyesinde bulunan bir köydür.
1. Hasislik, cimrilik, pintilik: Hayr umma eğer sadr-ı cihân olsa da bilfarz / Her kim ki hasâset ola ırk u güherinde (Ziyâ Paşa). 2.
Hesaplamada sayı değil (İngilizce: NaN (Not a Number)), özellikle kayan noktalı sayı hesaplarında kullanılan, belirli olmayan ya da tanımlanamayan değerleri temsil eden bir sayısal veri değeridir.
Vazgeçme, hesâba katmama. 2. (-den) Hesâba katılmasa da, sayılmasa da: “O semt, uzaklığından sarfınazar güzel de değil.” ѻ Sarfınazar etmek: Vazgeçmek, hesâba katmamak: Bunun üzerine pâdişah kadıların katillerinden sarfınazar eder (Fâik Reşat).
Törelere, ahlak kurallarına aykırı davranış. 2. huk. Yasalara aykırı davranış, cürüm.
Irak'ta politik ve toplumsal gelişmelere yön vermiş, Şii mezhebine mensup Sadr ailesinin mevcut lideridir.
Kethudây-ı sadr-ı âl-î olarak da bilinen unvan, sadrazam'ın dairesinin başı olan ve sadrazamın bizzat yardımcılığını üstlenen içişlerinden sorumlu yetkiliye verilen addı. 1718'den itibaren Divan-ı Humayun üyesi de olan Sadaret Kethüdası protokolde başlangıçta nişancı (Dışişleri Bakanı) ve defterdardan (Maliye Bakanı) ...
Kısacası anlayacağımız Kur'an-ı Kerim-i, 'Satırdan Değil; Sadırdan (kalpten) okumak' gerekir.
Türk Dil Kurumu açısından bakıldığı vakit oturmak ve yatmak için kullanılan tahta seki sedir şeklinde anlatılır. Genellikle üzerine bir şilte sevilmek suretiyle bu amaç altında kullanılır.
örneğin imzanın x'ten sadır olması. onun elinden çıkmış olması anlamını taşır.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan müşahede, ''şühud'' kökünden türetilmiştir. Şühud, gözle görmek manasına gelirken, müşahede maddi alemden olmayan kutsal ve ruhani bir şeyi kalp gözüyle keşfetmek demektir.
Hz. Peygamber'in göğsünün melekler tarafından açılıp kalbinin üstün niteliklerle bezenmesini ifade eden tabir.
Bunlar Nefs, Suret ve Madde'dir.
Kapı dörttür. Bunlar sırasıyla; Şeriat, Tarikât,Marifet ve Hakikât kapılarıdır. Her kapının onar makamı vardır. Böylece toplamda kırk makam olmaktadır.
Resulullah (s.a.v) dedi ki: “ Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmek, yetimin malını yemek, faiz yemek, cihaddan kaçmak, hiçbir şeyden habersiz namuslu mümin kadınlara zina iftirasında bulunmak.”
Çeşitli hadis rivayetlerinde Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, ana babaya karşı gelmek, yetim malı yemek, faiz yemek, dürüst kadınları iffetsizlikle suçlamak, büyü yapmak, savaştan kaçmak, yalancı şahitlikte bulunmak ve ödenemeyecek miktarda borçlu olarak ölmek büyük günahların başında zikredilmiştir (Müsned, II, ...
Yedi büyük günah şunlardır: 1- Allah'a şirk koşmak. 2- Büyücülük, 3- Katillik, 4- Harpten kaçmak, 5- Yetim malı yemek, 6- Faizcilik, 7- Namuslu kadına iftira etmek. (Buhari, Müslim) Başka bir hadis-i şerifte de, yedi büyük günah içinde Müslüman olan ana babaya asi olmak ifadesi geçiyor.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri