Klasik edebiyat akımına tepki olarak 18. yüzyılın sonlarında doğan ve Victor Hugo'yla birlikte büyük ün kazanan romantizm, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur.
Romantizm, klasizme tepki olarak doğan bir akımdır. 18. yüzyılın ortasında ortaya çıkan bu akım hayal ve duyguyu ön plana çıkarmayı sağlayan bir yapıya sahiptir.
Coşumculuk adıyla da bilinen romantizm akımı, duygu ve hayalin ön plana çıktığı bir akımdır. Fransız ihtilali, eşitlik, özgürlük gibi ilkelerden beslenen romantizm akımı, o dönemde yaşanan olayların zemin hazırlaması sayesinde ortaya çıkmıştır.
Alman, İngiliz, Amerikan, İskoç, Rus Edebiyatlarında Romantizmin Başlıca Temsilcileri: Johann Wolfgang Goethe. Friedrich von Schiller. Lord Byron.
Romantizm Akımının Özellikleri
Aynı zamanda aşk, doğa, özgürlük, bireysellik ve duygusallık gibi temaları da işler. Romantizm akımı özellikleri arasında içsel duyguların vurgulanması, melankoli ve hüzün temalarının önemi, imgelem ile rüyaların kullanımı, geçmişe duyulan özlemle özgürlük isteği yer alır.
İlgili 17 soru bulundu
Romantizm, genellikle Klasisizm ile karakteristik olarak bağdaştırılan rasyonellik, idealleştirme, denge, uyum, düzen gibi temel düşünsel öğelerin bir reddedilişini içerir. Ayrıca 18. yüzyıl rasyonalizmi ve fiziksel materyalizm başta olmak üzere Aydınlanma düşüncesine karşı eleştirel bir nitelik taşır.
Realizm ve Romantizm İlişkisi
Realizm, gerçekçilik ve nesnellik özelliklerinin vurgulandığı bir akım olarak dikkat çekerken; romantizm ise gerçeküstü öğelerin ve duygusallığın ön plana çıktığı bir sanat hareketi olarak öne çıkar.
18. ile 19. yüzyıl arasında ortaya çıkan romantizm, duygusallık ve hayali ön plana çıkaran entellektüel bir akım olarak ifade edilir. Avrupa'da başlaması ile beraber kısa zaman içerisinde tüm dünyaya yayılmış önemli edebi alanlardan olduğunu söylemek gerekir.
Gerçekçilik kavramı Fransızca realite kavramından türetilmiş, bir sanat akımı olarak ortaya çıkışı ise 19. yüzyılda gerçekleşmiştir. Realizm, (gerçekçilik) bir sanat akımı olarak, kendisinden önce doğmuş olan romantizme bir başkaldırı olarak ortaya çıkmıştır.
Klasisizm akımının öne çıkan temsilcileri; François de Malherbe, Pierre Conhielle, Jean de La Fontaine, John Milton ve Moliere olarak ifade edilebilir.
Klasizme tepki olarak doğan romantizm akımı, diğer bir ifadeyle coşumculuk olarak bilinmektedir. 18. yüzyılın ortasında çıkan bu akım duygu ve hayali ön plana çıkaran bir yapıya sahiptir.
Romantizm, on dokuzuncu yüzyılın büyük bölümünde hüküm sürmesine rağmen, 1780 ile 1850 arasında gelişen sanatsal bir harekettir. Romantiklik sanat, bireyciliği, duyguyu, doğal güzelliği ve hatta politik ideolojileri vurgular.
Örneğin romantizm akımının klasisizm akımına, realizm akımının da romantizm akımına tepki olarak ortaya çıkmıştır. İlk önce Batı edebiyatlarında ortaya çıkan bu akımlar, Türk edebiyatının Batı'ya yönelmeye başladığı Tanzimat edebiyatıyla birlikte kullanılmaya başlanmıştır.
Romantizme ihtiyaç duyduğu kuramı sunan Hugo, romantik ekolün kurucusu ve önderi olur.
“Klasisizme göre sanatın üç temel öğesi vardır: Akıl, sağduyu ve tabiat. Her eser güzelliğini akıldan alır.
Victor Marie Hugo (Fransızca telaffuz: [viktɔʁ maʁi yɡo]; 26 Şubat 1802, Besançon - 22 Mayıs 1885, Paris) Romantik akıma bağlı Fransız şair, romancı ve oyun yazarı. En büyük ve ünlü Fransız yazarlardan biri kabul edilir.
Realizm, konuların idealist bir tarzda ele alındığı Romantizm'e bir tepki olarak başladı. Realistler sıradan veya gerçekçi temaları ortaya koyabilmek için teatral dramadan ve sanatın klasik formlarından uzaklaşma eğiliminde oldular.
Realizm, romantizmi akımına karşı 19. Yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış bir edebiyat akımıdır.
Realizme ve romantizme tepki olarak doğan Natüralizm, doğalcılık adıyla da bilinir. Natüralist yazarlar roman, öykü ve tiyatro türündeki eserlerini sade bir dille kaleme almıştır. Ağdalı ve süslü ifadelerden kaçınan yazarlar, gerçeğin okura olduğu gibi aktarılması gerektiğini savunmuştur.
Romantizm kendi dönemindeki resim, heykel, mimari, edebiyat ve müzik alanlarında etkili olan sanatsal bir eylem olarak değerlendirilebilir. Romantizm sanat akımıyla beraber, evrenin merkezi olarak kabul edilen insan, aynı zamanda ahlâki değerlerin kaynağı ve ölçüsü olarak da değer görmeye başlamıştır.
Romantik ilişkilerde aşk, sevmek ve sevilmek en yoğun ve özgün biçimde yaşanır. Herkesin hikayesi başkadır ve özünde tüm aşk hikayeleri bir tamamlanma arzusuyla ilişkilidir. Aşkta ruhlar birleşir ve çiftlerin arzu ettiği şey, geleceğe amaç ve anlamı birlikte katmaktır.
Fransız edebiyatının en önemli romanlarından biri olan Sefiller, romantik akımın etkilerini taşıyan bir eserdir. Bir suçlunun yaşam öyküsünü konu edinen bu eser, birçok dile çevrilmiş, sevilerek okunmuştur.
Romantizm, Aydınlanma Çağı boyunca, toplumu geliştirmek ve insan koşullarını iyileştirmek için duygusal öz farkındalığı gerekli bir ön koşul olarak vurgulayan felsefi bir harekettir.
Fransız edebiyatında Flaubert ile Zola'nın yanı sıra Honore de Balzac, Stendhal, Rusya'da Lev Tolstoy, İvan Sergeyeviç Turgenyev, Dostoyevski, İngiltere'de Charles Dickens ve Anthony Trollope, Amerika'da Theodore Dreiser, Ernest Hemingway, John Steinbeck İrlanda'da James Joyce realizmin önemli temsilcileridir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri