Ölmüş bir Müslüman'ın başı ile beraber vücudunun çoğu bulunuyorsa yıkanır, kefenlenir ve namazı kılınır. Fakat başsız olarak yalnız vücudun yarısı bulunsa veya gövdesinin çoğu kaybolmuşsa yıkanmaz, kefenlenmez ve üzerine namaz kılınmaz. Bir beze sarılarak gömülür.
Dolayısıyla bir kadın veya erkeğin, vefat eden eşinin yüzüne bakmasında dinen herhangi bir sakınca yoktur (bkz. İbn Mâce, Cenâiz, 9; Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, III, 398).
Ölen eşe bakılır mı Dinimize göre ölünün kabre konmadan önce yakınları tarafından yüzünün açılıp bakılması caiz görülmüştür.
Kadın cenazenin yüzüne mahremi olan erkeklerle, kadınların bakmaları caiz ise de mahremi olmayan erkeklerin herhangi bir zaruret bulunmadıkça bakmaları mekruh görülmüştür. Erkek cenazenin yüzüne kadınların bakmasında bir sakınca yoktur (Kâsânî, Bedâî', I, 304-305; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, I, 531-532).
Ölü, ruhun cesedinden ayrılmasından sonra öldüğünü anlamaktadır. Nitekim hadislerden de anlaşıldığı gibi, ruhun cesedden ayrılması ile nimet ve azap başlamaktadır.
İlgili 33 soru bulundu
Hayır, yıkayamaz.
Yıkayacak kadın bulunamazsa, cenaze baştan ayağa örtülü olarak, akrabası, eline bez sararak, elini örtü altına sokup, teyemmüm yaptırır; çünkü ölünün avreti, dirinin avreti gibidir. Bakması haram olan yere, dokunmak da, haramdır.
Ayetin Tefsiri. Fıkıhta kadının 4 ay boyunca eğer kocası öldü ise evinden dışarı gündüz çıkıp gece çıkamayacağı, eğer boşanma iddetinde ise gece-gündüz çıkamayacağı söylenmektedir.
Zaruret halinde kızlar, babalarını, dediğiniz şekilde yıkayabilirler. Zaten bir kız, babasının galiz avretinin dışında kalan vücuduna bakabilir. Böyle zaruret olursa, bir yabancıya bile cevaz verilmiştir.
Allah daha iyi bilir. Erkeği erkek kadını kadın yıkar. Kişi dıriyesini ve [öldüğü esnada] halen evli olduğu karısını yıkayabilir. Bu ikisi [yani efendinin cariyesi ve kadının kocası cariye ve kadını yıkarken] elleri ile dokunmazlar, ellerine bir bez sararlar.
"5 yaşına gelene kadar çocukları kimin yıkadığı (baba veya anne; hatta ikisi birlikte) pek fark etmez. Ayrıca anne ile baba birlikte çocuğunu bir oyun gibi yıkayabilir.
Ancak cenâzenin otopsi vb. zaruret sebebiyle bekletilmesi gerekiyorsa, o zaman morga konulabilir. Lâkin zaruret olmadan morga veya soğuk depolara koymak, cenâzeye eziyet hükmüne girer.
Kadınlar kocaları öldükten ya da boşandıktan sonra hemen başka bir adamla evlenemezler. Bu duruma "iddet müddeti" adı verilir. Kocası ölmüş olan bir kadın yeniden evlenebilmek için hamile değilse en az 4 ay 10 gün beklemelidir. Ancak kadın hamile ise iddet müddeti doğum yapması ile tamamlanır.
Buna göre iddet; kocası vefat eden, karı koca hayatı yaşadıktan sonra boşanan ya da fesih yöntemiyle nikâhı sona eren kadı- nın nikâhtan kalan izlerin temizlenmesi için kurallarına uyarak başka bir nikâh arayışına girmeden beklemesi gereken zaman dilimidir.
Eski Türkçe ve Osmanlıca kaleme alınmış metinlerde ''tûl'' şeklinde geçen dul kelimesi, eski Türkçe sözcüklerden biridir. 10. yüzyıldan beri kullanılan bu kelime, eşinden ayrılmış kadın ve erkekler için kullanılır. Eşi vefat etmiş olan kişilere de dul denir. Dul ne demek?
Nikah var hükmündedir. Kadın öldüğünde nikah akdi biter. Erkek hanımını kabre koysa caizdir. Yıkaması ise tafsilat isteyen bir durumdur.
Kadın ölünce bikah hemen düşer, kocası onu mezara indiremez- dokunamaz vs.. Ama erkek ölünce nilah hemen düşmez- ölümden 4 ay 10 gün sonrasına kadar devam eder.. Bunun sebebi, kadının kocası ölmeden kısa süre önce hamile kalmış olması ve doğacak çocuğun mağdur olmaması içindir.
Cenazenin mahremiyeti hayatta olan insanın mahremiyeti gibidir. Ancak karı koca arasında fark vardır. Genel olarak erkeği erkek, kadını da kadın yıkar. Karı ve kocanın birbirini yıkamaları hususuna gelince: Kadının, ölü kocasını yıkaması ittifakla caizdir.
Birinci ve ikinci boşa(n)ma sonrasında eşlerin yeniden bir araya gelme imkânı vardır (el-Bakara 2/229). Kişi ric'i talak ile boşadığı eşine, iddet süresi içinde nikâha gerek kalmadan, iddet süresi bitmiş ise yeni bir nikâh akdi ile dönebilir.
Mahkemeden talepte bulunan kadının gebe olmadığını kanıtlaması durumunda iddet müddeti sona erer. Bu durumun kanıtlanabilmesi için de kadın doğum uzmanının imzasını taşıyan doktor raporu ile belgelenmesi gerekir.
Evlilik, boşanma veya fesih yoluyla sona ermişse ve kadın da hamile değil ise âdet gören kadın üç hayız süresi iddet bekler. “Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler.” (el-Bakara, 2/228). Herhangi bir sebeple âdet görmeyenler ise üç ay süreyle iddet beklerler.
Eşlerin ayrılmalarının ardından tekrar evlenmek istemeleri karşılaşılan durumlar arasında yer alır. Boşandıktan Sonra Aynı Kişi ile Tekrar Evlenme Süresi için belirli bir sınırlama bulunmamaktadır. Eşler boşanmanın hemen ardından tekrar evlenebilir.
Ölüm İddeti.
Kocası ölen kadın hamile değilse beklemesi gereken süre dört ay on gündür. Bu hüküm Kur'an'ın kocası ölen kadınların iddetiyle ilgili genel ve sarih ifadesine dayanır (el-Bakara 2/234). Diğer birçok fıkhî ahkâmda olduğu gibi burada da aydan maksat kamerî aydır.
Boşanma ric'î talak (dönüş imkânı veren boşama) ile gerçekleşmiş ise eşler aynı evde oturmaya devam ederler. Bu esnada mahremiyet kurallarına dikkat etme mecburiyetleri yoktur. Bu, ric'ate zemin hazırlaması açısından teşvik de edilebilir.
Ölüm olayında cenaze en kısa sürede evine getirilir. Gömülmeden önce cenaze bir gün evde bekletilir. Bu bekletme gurbette bulunan yakınlarının gelişlerini bekleme ve öleni son yolculuğuna uğurlamadan önce, evinde ailesi ile bir gece daha geçirmesini sağlama amacı ile yapılır.
(K2) Cenaze evinde keyfi bir durum gerçekleşmez, herkes gelir ortam sakin olur. Kadınlar ve erkekler ayrı yerde oturur. Cenaze evinde kimse gülmez, televizyon, radyo açılmaz, banyo yapılmaz, çamaşır yıkanmaz, yemek pişirilmez.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri